Psikolog İbrahim Eke açıkladı: Bakanların katliamdan sonra sırıtması ne anlama geliyor?

İleri Haber, Ankara Katliamı'ndan sonra devletin üst kadrosunun beden dilinin neyi ifade ettiğini Uzman Psikolog İbrahim Eke'yle konuştu.
Psikolog İbrahim Eke açıkladı: Bakanların katliamdan sonra sırıtması ne anlama geliyor?
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2019-04-28 04:12:59    

KARİKATÜRÜNÜ ÇİZSEM ANCAK BU KADAR OLURDU'

Ankara Katliamı'nın hemen ardından İçişleri Bakanı Selami Altınok, Adalet Bakanı Kenan İpek ve Sağık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun düzenlediği basın toplantısındaki hareketleri infiale yol açtı. Öellikle Adalet Bakanı'nın sırıtması büyük tepki çekti. O toplantıda Adalet Bakanı'nın sırıtması neyi ifade ediyor?
Çok net olarak şok halini ifade ediyor. Duruma uygun olmayan bir jest ve mimikti o. Çok kabaca sosyal medyadaki troll hikayesindeki gibi 'Bu adamlar patlamadan keyif aldılar' diyemeyiz. Bu adamlar şoktalar. Demirtaş'ın söylediklerinde mesela çok ilginç bir cümle var. Demirtaş, devletin içindeki klik bu sürecin içinde olmasaydı bu eylem yapılamazdı dedi. Bütün süreç içindeki en doğru laflardan bir tanesi. Herhalde kim işin neresinde zaman içinde göreceğiz. O basın toplantısına dair söyleyebileceğim en iyi şey şudur:
Şokun ne olduğunun en iyi görülebildiği yer o basın toplantısıydı. Duruma uygun olmayan o tepki, Adalet Bakanı'nın yaşananlardan haz aldığı anlamına gelmiyor. Durumu yönetemediği anlamına geliyor. Zaten bu yüzden istifa çağrısı doğru bir çağrı. Bu tip durumlarda krizi yönetmesi gerekenler yönetemez haldeyse geri çekilmeleri gerekir. O basın toplantısında bakanların söylediklerinden öte söyledikleriyle ve vücut dilleri arasındaki açı, krizi yönetemediklerinin en somut göstergesidir. Politik olarak bir çok şey söylenebilir ama, teknik açıdan bakıldığında, 'yalan söylüyor'dan çok, durumu ve duyguyu yönetemediklerinin göstergesiydi o hareketler. Bu durumun karikatürünü çizsem bu kadar çizebilirdim yani.
'DAVUL KUCAĞINDA AMA TOKMAK ELİNDE DEĞİL'
Başbakan'ın katliamdan sonra yaptığı 'Suruç bombacısını yakaladık ve adalete teslim ettik' ile 'Canlı bomba eylem yapmadan onu tutuklayamayız' açıklamalarını nasıl değerlendirmeliyiz? İlk gün inanılmaz gergin görünüyordu. Aynı Davutoğlu'nun Reyhanlı'daki bombalı saldırıdan sonra sırıtarak yaptığı açıklamayı da biliyoruz...
Bakanlar'ın durumuna benzer bir şeyi Davutoğlu'nun yüzünde de çok net görüyoruz. Aslında yönetenin kendisinin olmadığını bildiği bir noktada, eline gelen bilgi kadar, kendisine söyleneni konuşabiliyor. Yani davul kucağında ama tokmak elinde değil.
'DAVUTOĞLU DAĞILMIŞ HALDE'
Büyük abisi Erdoğan gibi prompter kullanma becerisi de yok. Dolayısıyla ne kadar akademisyen olursa olsun söyleneni zihninde yönetemeden aktarıyor. 
Faturanın kendine kesilmesi korkusu anlaşılıyor mu Davutoğlu'nda?
Önüne gelen hazırlanmış metinden kopup dağılacak halde Davutoğlu. Duygusal olarak sürece hakim değil yani.
'DAVUTOĞLU MAĞDURLARDAN İĞRENMİYOR'
Bir pişmanlık görünüyor mu hal ve hareketlerinde?
Mağdurlara ilişkin iğrenmeye yönelik bir jest ve mimik göremedim ben Davutoğlu'nda. Eğer görseydim benim için çok tedirgin edici olurdu. Ne olursa olsun, ideolojik olarak nereden bakarsan bak, derin bir utanç ve suçluluk olur tabii ki. Bunun olmaması gibi bir durum söz konusu değil. Söylemek istediğiyle söylediği arasında fark oluyor ve kendini düzeltmek zorunda hissediyor sürekli. Bu derin bir suçluluktan dolayı oluşuyor diyebilirim. Korku ve panik de olabilir işin içinde çünkü dehşet bir olay. Ne kadar kötü niyetli olursan ol, hakim olduğun alanda böyle bir olayın yaşanması insanın duygularını alt üst eder. Eninde sonunda bu insanların da kanı kırmızı akıyor. 
Cumhurbaşkanı biraz daha profesyonel davranıyor diyebilir miyiz?
Ona dair yorum yapmak benim şu konumumda zor. Çünkü söyleyeceklerim mesleki olarak bir yere değeceği için etik olmayacak. Ama becerikli demek doğru olacaktır.
'PKK İDDİASIYLA ODAĞI DAĞITIP KİTLELERİNİ KONSOLİDE EDİYORLAR'
Davutoğlu dün 'katliamın sorumluları PKK ve IŞİD ortaklığı' dediği sırada saldırganların kimliği belli olmuştu. Canlı bombaların IŞİD ile ilişkili olduğu kamuoyu tarafından öğrenilirken, hemen sonrasında Davutoğlu'nun farklı şeylerden söz etmesi halkı kandırmaya yönelik bir hareket olabilir mi? Yoksa cidden konuyla ilgili yeterli bilgisi olmadığından mı o açıklamayı yaptı sizce?
İdeolojik ve politik olarak bir tutum alarak yönlendirme yapıyor Davutoğlu. En azından ekibinin bu kabiliyeti var. Şu anda yapılmaya çalışılan şey, tek bir noktadan çok birden fazla hedef göstermek. Bu tabii ki odağı dağıtmak için. 
IŞİD'le ilgili bir bağlantı çıktığında, kendi kadrolarının bir kısmı bile inanmıyor. Kendi içlerinden bir kısım biliyor meseleyi, çok naif bir kısım ne söylerse inanıyor. Siyasal olarak bir yalanı ne kadar çok söylersen ve ne kadar tutarlı gidersen o kadar çok inanılacağına dair Gobbels'ten gelen bir bakış açısı var. Propagandif bir yöntem. 
Bu yöntem gerçeği bilenlere yönelik değil. Kendi kitlesinin konsolidasyonuna yönelik hamle bunlar. Dönüp mağdur olanlara ya da vicdanen olayı sorgulayanlara söylemiyor bu yalanları. Kendi kitlesine diyor ki; 'Bak bunların geçmişte böyle eylemleri var. Bugün de onlar yapmış olabilir'
'TOHUMLAMA YÖNTEMİ KULLANIYORLAR'
Cumhurbaşkanı 'İstifa mekanizması her zaman işletilecek bir şey değil' dedi ve Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi iktidar yapamamasına karşın istifa etmemesine değindi. Meselenin Kılıçdaroğlu'na gelmesi yine hedef dağıtma çabası değil mi?
'İstifa mekanizması demokratik ülkelerde işler' dedi Cemil Çiçek. Erdoğan da konuşurken ayırt edilmesi gereken en önemli husus toplumun bütününe yönelik konuşmamasıdır. Zaten gözden çıkardı ülkenin bir kısmını. Oradaki söylemlerin sağlıklı bir akılla yorumlanacağını bekliyorsak bu boşuna bir beklenti olur. Duymak istediğini duyan okeyliyor durumu. Konuşmada içerikten ziyade duruş önemli. O duruşu gördüğü sürece ve AKP ekonomik paylaşımı kendi içinde çevirdiği sürece o söylemlere inanacak bir kitle var zaten. Erdoğan bu ülkenin bütününe hiç bir zaman konuşmadı ve konuşmuyor. Bunu çok tutarlı bir şekilde ilerletiyor. 
AKP'nin üst düzey isimlerinden katliamın olduğu gün güvenlik zaafiyeti olabileceğine dair açıklamalar gelmişti. Bu açıklamalar, AKP kitlesinin tepkisini bir kişide toplayıp yeni alanlar açmak için mi yapılıyor yoksa bir itiraf mı söz konusu gerçekten?
Tohumlama diye bir yöntem vardır. Bir konuyla ilgili çok sayıda başlığı ortaya atarsın sonra hangisinden gitmen gerekiyorsa onu çekersin içinden öyle yol alırsın. 
Safça verilmiş bir demeç değil yani...
Tabii ki değil. Roller belli sonuçta. Üç gün sonra Erdoğan benim kadrolarım da bunu söyledi dediğinde verecek yanıt var mı? Söyledi Mehmet Ali Şahin işte. Zaafiyet var dedi. Her konuda hareket edebilecek bir esnekliği sağlıyor yani.
 
İleri Haber/ Can Bursalı
Vehaber Menu