Avrupalı bakanlar, toplumda cinsiyet temelli şiddetle mücadeleyi temel alan İstanbul Sözleşmesi'nin 10. yıldönümü nedeniyle ortak bir açıklama yaptı.
Salı günü çeşitli Avrupa gazetelerinde yayımlanan açıklamada, 10 yıl önce imzalanan sözleşmenin toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadelede bir dönüm noktası olduğu vurgulandı.
Kadına yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali ve bir tür ayrımcılık olduğunu açıkça ortaya koyan sözleşmenin 33 ülke tarafından onaylandığına işaret edilen açıklamada, 11 ülkenin ise sözleşmeyi imzaladığı ama henüz onaylamadığı anımsatıldı.
Ortak açıklama yapanlar arasında Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok, Belçika Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sophie Wilmès, Danimarka Dışişleri Bakanı Jeppe Kofod, Norveç Dışişleri Bakanı Ine Eriksen Søreide ve Kıbrıs Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis de bulunuyor.
Avusturya, Estonya, Finlandiya, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, İspanya ve İsveç'ten bazı bakanlar da açıklama metnine imza attı.
İstanbul Sözleşmesi'nin, Avrupa'daki kadınların yaşamları üzerinde gerçek bir olumlu etki yarattığı vurgulanan açıklamada, bu kapsamda kadın şiddet mağdurları için sığınma evleri ve yardım hatları oluşturduğu kaydedildi.
Sözleşmenin, AB içinde ulusal düzeyde mevzuat ve politika için daha iddialı standartların benimsenmesine de katkıda bulunduğunun altı çizildi.
Koronavirüs salgını döneminde yaşanan kapanma sırasında kadına yönelik şiddetin yeniden arttığını ve mağdurların failleriyle birlikte evlere kapatıldığını anımsatan Avrupalı bakanların açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
Her kadın ve kız çocuğu, şiddetten uzak bir hayat yaşama hakkına sahiptir. Her türlü şiddetin önlenmesi ve istismar mağdurlarının koruması tartışmasız gereklidir. Hepsinden önemlisi de bu pazarlık konusu yapılamaz.
Ortak açıklamada, sözleşmeye karşı eşi görülmemiş bilgi kirliliği ve yanlış yorumlama kampanyası başlatıldığına dikkat çekilerek, Muhalifler, sözleşmenin toplumsal bir yapı olarak cinsiyeti tanımlamasından veya basmakalıp olmayan toplumsal cinsiyet rolleri üzerine öğretim materyalleri hazırlama gerekliliğinden rahatsız oldular dendi.
AB içindeki bazı hükümet ve parlamenterlerin de, endişe verici şekilde İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkmaya başladığını belirten Avrupalı bakanlar, 19 Mart'ta Türk hükümeti anlaşmadan çekilme kararı aldı. Bu da bizi ciddi endişelendiriyor. Geri çekilme tehdidinin gerçeğe dönüşebildiğini gösterdi ifadesine yer verdi.
Kadın haklarına ve güvenlikliğine yönelik bu saldırılardan endişe duyduklarını vurgulayan bakanlar şunları söyledi:
Türkiye ve diğer ülkelerdeki kadın ve kızlarla dayanışma içindeyiz. Türkiye'den kararını yeniden gözden geçirmesini istiyoruz. Bu çığır açan anlaşmayı henüz imzalamamış olan Avrupa Konseyi üyesi ülkeleri, bir an önce bunu yapmaya çağıryoruz. Sözleşmenin ülkelerimizde uygulanması ve sözleşme ile garanti edilen temel değerlerin korunması için birlikte çalışmaya kararlıyız.