Davutoğlu, Furkan Vakfı üyelerine yönelik polis saldırısı ile ilgili açıklama yapması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği iki günlük süre sonunda konuştu.
Parti genel merkezinde basın açıklaması yapan Davutoğlu, Erdoğan’ın konuyla ilgili sessiz kalmasını eleştirdi, “Sessiz kalarak ülke yönetilemez” dedi.
Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Mesele başörtülü kadınların coplanması değil"
“Erdoğan hâlâ konuşabilir ve tavrını ortaya koyabilir. Erdoğan, ülkenin cumhurbaşkanı olduğunu ispatlar. Vatandaşlarına sokak ortasında işkence edenlerden hesabın sorulacağını söyler, bakanı görevden alır, Bahçeli’nin ağzının payını verir. Bizim tavsiyemiz, Erdoğan’ın makamına, demokrasiye, hukuk devletine ve insan haklarına sahip çıkmasıdır. Kamera önünde bunlara şahit oluyorsak kim bilir arka planda neler oluyor? Bize yakışan hukuk devletine yakışacak şekilde adaletin tesis edilmesidir. Erdoğan yol ayrımındadır. Bugün bu tablo karşısında bile sesini çıkarmayan AK Parti görevlilerine sesleniyorum; bir kez olsun durun düşünün ve sorun: Nereye gidiyoruz? Bir suç istinadı varsa bu yargı önünde çözülür. Mesele başörtülü kadınların coplanması değildir”
Bu aşamada devreye sokulmak istenen iki kirli ve şaibeli senaryoya karşı millete çağrıda bulunacağını belirten Davutoğlu, şu ifadelere yer verdi:
"Adana'da yaşananlar gösteriyor ki ülkemizde sokaktaki şiddet meşrulaştırılmaya çalışılıyor"
“Ne yapılırsa yapılsın önümüzdeki seçimler bizden sonraki nesillerin ikinci yüzyılımızı nasıl yaşayacaklarını da belirleyecektir. 15 Temmuz şehitlerimizin mübarek kanları üzerinde otoriter bir sistemi inşa etmek isteyen güçler iki şer senaryosunu alternatifli olarak devreye sokmak istemektedir. Birinci senaryo çürümüş ve halkı yoksulluğa mahkum etmiş bu iktidarın bir dönem daha devam etmesidir. Böylece bu iktidarın temsil ettiğini iddia ettiği bütün milli birikim itibarsızlaşacak ve yeni nesillerin sadece iktidara değil onun istismar ettiği değerlere de tepki ile deizm benzeri akımlara savrulması sağlanacaktır.
İkinci senaryo, bu iktidara yönelik tepkilerin sadece iktidardaki bir küçük zümreye değil onun temsil ettiğini iddia ettiği bütün toplumsal kesimlere yöneltilmesi ile bir iktidar değişiminin rövanşist bir zeminde gerçekleşmesi ve alternatif jakoben bir otoriterliğin yeni bir yolsuzluklar ağı ile devreye girmesidir. Adana'da yaşananlar da gösteriyor ki ülkemizde sokaktaki bu şiddet meşrulaştırılmaya çalışılıyor.”
"Kapalı kapılar ardında yaptığınız eleştiriler işe yaramıyor"
"Biz bu iki şer senaryoyu durdurabilmek için her türlü baskıya direnerek çaba göstermeye devam edeceğiz. Gelecek olarak bizim partimizin temel amacı ülkemizin insan onuruna yaraşır şekilde yönetilmesidir. Biz ülkemizin yasaklara değil özgürlüğe, polis devletine değil hukuk düzenine dönüşmesini istiyoruz. AK Partili kardeşlerim, eğer hâlâ partinizin düzeleceğine inanıyorsanız konuşmaktan çekinmeyin. İnanmıyorsanız da buna ortaklık etmeyin. Sizin kapalı kapılar ardında yaptığınız eleştiriler işe yaramıyor. AK Partililere, tüm siyasilere sesleniyorum, Cumhurbaşkanının arkasında durduğu İçişleri Bakanı'nın boynunuzu nasıl büktüğünü biliyoruz. Peki, ne zaman ses vereceksiniz? Bu düzene ne zaman itiraz edeceksiniz? Kalpleri kararmamış kardeşlerime sesleniyorum, daha ne zaman 90'ların aktörlerinin her yeri sardığı dönemde bu otoriterliğe ne zaman karşı çıkacaksınız? Helalleşmemiz gereken toplumsal kesimlerle bir araya gelmeliyiz. Gelin, adalet, eşitlik ve siyasi ahlak temelli bir düzen inşa edelim."