Buna göre 65 yaş üstü yurttaşlar, sadece hafta içi 10.00 ila 14.00 saatleri arasında sokağa çıkabilecek.
Ayrıca 65 yaş üstü yurttaşların hafta içi veya hafta sonu ayrımı olmaksınız şehir içi toplu ulaşım araçlarını kullanmalarına da izin verilmeyecek.
Bu durum kamuoyunda, Yaşlıların büyük bir bölümü aşılandığı halde onlara yeni kısıtlama getirilmesi doğru mu? tartışmasını doğurdu.
Aralarında bilim insanlarının olduğu bazı kesimler bu kısıtlamaları yanlış bulurken bazıları ise bunların yaşlıları korumak için gerekli olduğunu savunuyor.
Aşılanmak, kısıtlama gerekliliğini ortadan kaldırıyor mu?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 13 Nisan'daki Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, 65 yaş üstü yurttaşların yüzde 76.4'ünün aşılandığını söyledi.
Uzmanlara göre 65 yaş üstü bir kişinin aşılanmış olması, bugünkü koşullarda onu, salgına karşı tamamen korunaklı hale getirmeyebilir.
BBC Türkçe'ye konuşan 65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Dr. Gülüstün Salur bu durumu, Birincisi biz, aşılamaya geç başladık. İkincisi de mutantların hepsine karşı etkili olmayabilecek bir aşıyı kullanıyoruz. 'Yaşlılar aşılandı o zaman onları neden kapatıyorsunuz?' tartışması, tıbben yüzde 100 arkasında durabileceğimiz bir tartışma değil sözleriyle değerlendiriyor.
Nöroloji uzmanı olan Dr. Salur, bu durumla ilgili kendi hastaları üzerinden de örnek veriyor:
Benim yaşlı hastalarımın aşılanmaları bir yıl içinde tamamlandı. Antikor etkinliği yeni yeni başladı. Hem yaşlılarda hem de sağlık çalışanlarında aşılı olup hastalanan kişiler de görüyoruz. Yine de aşının eskiye göre daha koruyucu olduğunu, hastane yatışlarını azalttığını düşünüyoruz ama bu rakamlar Türkiye'de halk sağlıkçıları tarafından değerlendirilecek noktaya gelmedi. Bunlar biraz hızlı gözlemler.
BBC Türkçe'ye konuşan bir başka isim, geçmişte bir süre Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyeliği de yapmış olan, Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Füsun Eyüboğlu da, yaşlıların korunmasına hâlâ özel önem gösterilmesi gerektiği kanısında:
Evet, 65 yaş üstünün büyük bölümü aşılı ve hastalığın sık görüldüğü yaş grubu, daha geç yaşlara indi. Yoğun bakımda yatan 65 yaş üzeri hasta oranı da azaldı ancak bu kesim hâlâ yoğun bakım yatışlarının anlamlı bir kısmını oluşturuyor.
Belli bir yaşın üzerindekilerin, eşlik eden başka hastalıkları olduğu için de korunmaları lazım. Öte yandan şu andaki aşı, İngiliz varyantına karşı oldukça etkili ama 65 yaş üstündekiler diğer varyantlarla da karşılaşabilirler. Hele de eşlik eden başka hastalıkları varsa o zaman onların bu yeni enfeksiyonla baş etmeleri daha da zor olabilir.
Son kısıtlama kararları yerinde mi?
Peki son alınan kararlar, bu tıbbi bilgiler ve kaygılar açısından bakılırsa 65 yaş üstünü korumak için yerinde kararlar mı?
Prof. Dr. Füsun Eyüboğlu, saat kısıtlaması kararına olumlu bakmayanlardan:
Yaşlılar zaten günlük yaşamlarında kontrollüler, dikkatliler. En azından benim Ankara için gözlemim bu yönde. Türkiye'nin geneli içinse bir şey söyleyemem.
Bu kişiler aşı olmuşlarsa, kurallara da dikkat edecek olgunlukta ve akılda insanlar olduklarından; maskelerine ve mesafelerine dikkat ederek dışarı çıkmalarına engel bir durum yok diye düşünüyorum.
70 yaş üstünü düşünürseniz; onlar zaten hava almak için vesaire için dışarı çıkacak. İşyeri olanların zaten gidip çalışmalarına izin var. O zaman diğer kalanlar da aşılarını da oldukları için bir tek maske ve mesafeye dikkat ederek günlük işlerini yapmak için dışarı çıkabilirler. Ama buradan şu anlaşılmasın; bütün günlerini dışarıda geçirsinler anlamında söylemiyorum.
Prof. Dr. Eyüboğlu, toplu taşıma kısıtlamasına ise olumlu yaklaşıyor ve bunu, Ben ona katılıyorum çünkü toplu taşımada hiçbir şekilde yoğunluğun azaltılmadığını duyuyorum diyerek açıkladıktan sonra Tamam, toplu taşıma kullanmasınlar ama yürüme mesafesinde olan yerlere gidebilirler diye de ekliyor.
Yaşlılar için hangi kararlar, nasıl alınmalı?
BBC Türkçe'nin kısıtlama kararıyla ilgili görüştüğü, 65 yaş üzeri iki emekli, bu süreçte kendilerinin günah keçisi gibi görüldüğünü, gençler tarafından da gündelik hayatta kendilerine suçlu gibi davranıldığını söylüyor.
65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Dr. Salur, yaşa dayalı kararların, bu kesimde dışlanmışlık hissi yarattığını belirtiyor.
Bunu açarken, öncelikle, yaşlıların ilk aşılanan ekipte yer almasının çok önemli olduğunu hatırlatıyor Dr. Salur:
Sağlık çalışanlarıyla birlikte ilk olarak yaşlılar aşılandı. Bizim sağlık yönetimimizin bir samimiyetiydi bu. Yaşlılara kısıtlama geldi ama ilk aşılama da yaşlılara yapıldı. Gerçekten niyet bir koruma niyeti gibi görünüyor.
Bunları dedikten sonra Ama deyip cümlesini bağlıyor Dr. Salur:
Yaşlılar kendi kararlarını veremeyecek, kendilerini koruyamayacak insanlarmış gibi davranmanın yanlış olduğunu görüyoruz.
Biz dernek olarak 'Bu kuralları dinlemeyelim' deyip, elimize bayrakları alıp bütün yaşlıları sokağa çağırmıyoruz çünkü bilimsel gerçekler var diyen Dr. Salur ancak konuya insan hakları ve yaş ayrımcılığı üzerinden bakılmasını öneriyor ve son kısıtlamaları da yine bu bağlamda değerlendiriyor.
Dr. Salur'a göre son dönemde yaşlılar çok yıpranmış durumda:
Kısıtlamalar, 'biz yaşlıyız, bizi gözden çıkardılar' duygusu yaratmamalı. Burada başından beri yaşlılara, 'Siz evde oturun, kimsenin de ayağına dolanmayın' muamelesi yapılır gibi bir şey oldu. Ama iş, onların evde oturmasıyla bitmedi.
Yaşlılar yıprandılar. Onlar adına karar alınırken onlara fikir sorulmaması ve gerçek ihtiyaçlarının görmezden gelinmesi duygusunu yaşıyorlar. Bir kısmı zaten ekonominin ve hayatın çok içinde. Olmayanların bile bu mantığını anlaması zor. Kısıtlamalarla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için hayata küsüyorlar. Yaşlıların fiziksel ve psikolojik sorunları çok arttı.
Son kısıtlamalarla ilgili örnek veren Dr. Salur, Diyorsunuz ki '65 yaş üstü otobüse binmesin'. Kaç tane hastam, 'Taksi de beni almadı, gelemedim, kaçak motora bindim vs.' diyor. Şimdi doktora giden bir 65 yaş üstünün ki en çok onlara gidiyor doktora, İstanbul gibi bir şehirde toplu taşıma kullanamama lüksü var mı? sorgulamasını yapıyor.
Dr. Salur, çözümün yaş ayrımcılığı yaratmayacak, bütün faktörleri gözeten, farklı ihtiyaçlara cevap verecek kararlarda olduğunu savunuyor:
Biz dernek olarak evet tedbirden yanayız ama sadece yaş ayrımcılığıyla bu konuya yaklaşılmasının yanlış olduğunu, yaşlıların artık çok hırpalandıklarını, onların eve kapanmamaları gerektiğini savunuyoruz.
İki haftalık yarım kapanmayla bunun çözülmeyeceğini hepimiz görüyoruz. Burada kararları alanların böyle yekten değil, değişik insani ihtiyaçları ve hayatı sürdürmeyi karşılayacak düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Kapanacaksak da hep birlikte daha kısa süre kapanalım. İngiltere'de bu yapıldı ki o kadar katı kurallar da konmadı. Dünyanın hiçbir yerinde yaşa özgü kısıtlamalar yapılmadı. Yapmaya çalışanlar oldu; iki Avrupa ülkesinde yapılmak istendi ama bunlar kendi anayasa mahkemelerinden döndü çünkü insan haklarına aykırı bulundu.
Dr. Salur son olarak, Bilim Kurulu'na bu tarz tavsiyelerde bulunabilecek sosyal bilimcilerin de alınması önerisinde bulunuyor.