Sputnik'ten Turan Salcı'nın haberine göre Ukrayna krizi, ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı devletlerin Kiev’e silah tedarik etmesi, kışkırtıcı açıklamaları ve Batı medyasının “savaş” söylemleriyle birlikte gündemde kalmaya devam ediyor. Rusya tarafının birçok kez çatışmaya girmek gibi bir niyetleri olmadığını açıkça ifade etmesine rağmen Batı’dan çeşitli açıklamalar gelmeye devam ediyor.
Daha önce ‘Rusya’nın Şubat’ta Ukrayna’yı işgal edeceği’ iddasını öne süren ABD Başkanı Joe Biden, 31 Ocak’ta Katar Emiri Tamim bin Hamad es-Sani ile görüşmesinde, Washington'un Rusya ile diplomasi yürütme konusunda istekli olduğunu ancak Ukrayna'da işlerin kötüye gitmesi durumunda 'ne pahasına olursa olsun hazır' olduğunu söyledi. Biden önceki gün ise bir gazetecinin, "ABD askerlerini Doğu Avrupa'ya ne zaman göndereceğinize karar verdiniz mi?" sorusuna, "ABD askerlerini yakın zamanda Doğu Avrupa'daki NATO ülkelerine göndereceğim" yanıtını verdi. ABD daha önce NATO Mukabele Gücü'nün aktif hale getirilmesi durumunda destek sağlamak üzere 8 bin 500 askeri teyakkuza geçirdiklerini bildirmişti.
‘NATO: Rusya ağır bir bedel ödemek zorunda kalacak’
NATO üyelerinin kötü senaryoya da hazırlıklı olduğunu kaydeden NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Rusya Ukrayna'ya karşı bir kez daha güç kullanırsa, ekonomik ve siyasi yaptırımlarla ağır bir bedel ödemek zorunda kalacak. Ukrayna'nın meşru müdafaa hakkını desteklemek için Kiev'e yardım edeceğiz ve doğal olarak gerekirse tüm müttefiklerimizi korumaya da hazırız" dedi.
ABD ve NATO’nun açıklamaları Ukrayna’yı da şaşırtıyor
ABD ve NATO’nun bu açıklamaları Ukrayna yönetimini de şaşırtıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, daha önce, Rusya’nın ülkeye saldırmaya hazırlandığı yönündeki haberlerin, önemli görüşmeler öncesinde kasıtlı olarak gerilimi tırmandırma olduğunu dile getirmişti. Zelenskiy, Kiev'de yabancı medya temsilcileri için düzenlediği basın toplantısında, Rus birliklerinin Ukrayna sınırlarındaki varlığının 2021’in başlarına oranla daha yüksek seviyede olduğunu düşünmediğini söyledi. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitriy Kuleba da Vice dergisine açıklamasında, Batı medyasının kopardığı fırtınanın ülke ekonomisine zarar verdiğini belirterek “Toplumda yayılan panik yüzünden ekonomik olarak acı çekiyor, zayıflıyoruz” açıklamasında bulundu.
Kremlin: ABD medyası teyit edilmemiş, çarpıtılmış veya bilinçli yalan ve provokatif haberler yayınlıyor
ABD ve müttefiklerine Ukrayna'daki durumu haberler yoluyla körüklemekten vazgeçme çağrısı yapan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da bu durumun Kiev'de histeriye neden olduğunu vurguladı. Peskov, "Maalesef ABD medyası, son aylarda Ukrayna ve çevresinde yaşananlar hakkında çok sayıda teyit edilmemiş, çarpıtılmış veya bilinçli yalan ve provokatif haberler yayınlıyor" dedi. Washington'un şu anda yürüttüğü kampanyanın ölümcül ve zararlı arka yüzü olduğunu kaydeden Peskov, "Biz, bu çizgiyi sürekli olarak eleştiriyoruz ve Washington ile Avrupa kıtasındaki müttefiklerini bu çizgiyi terk etmeye, yapıcı, sakin ve dengeli bir tutum sergilemeye çağırıyoruz" diye konuştu.
Kiev’e silah sevkıyatları devam ediyor
Bu süreçte ABD ve İngiltere’nin öncülüğündeki bazı NATO ülkeleri Kiev’i silahlandırmaya devam ediyor. ABD’nin ülkeye Javelin gibi tanksavar silahı gibi askeri yardımı devam ederken hava trafiği gözlem platformlarının verilerine göre, en az 3 NATO askeri nakliye uçağı son 24 saat içinde Ukrayna’ya uçuş gerçekleştirdi. Uçaklar İngiltere’nin Brize Norton Hava Üssü’nden yola çıkarak Kiev’e ulaştı. Silah yardımı konusunda açıklama yapan ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, 28 Ocak'ta Ukrayna'ya yeni bir parti silah ve mühimmat gönderdiklerini, bu sevkiyatların süreceğini ifade etti.
Pentagon: Ruslarla savaşta Amerikan birliklerini Ukrayna'ya göndermeyeceğiz
ABD, İngiltere ve Kanada ordularına bağlı eğitim birliklerinin halen Ukrayna'da olduğunu belirten Kirby, "Başkan, Ruslarla savaşta Amerikan birliklerini Ukrayna'ya göndermeyeceğimiz konusunda çok net. Bunun masada olmadığını açıkça belirtti. Dolayısıyla bizim odaklandığımız şey, özellikle NATO müttefiklerimiz için, Beşinci Madde'de bahsettiğimiz gerçek güvenlik teminatlarıdır" diye konuştu.
Rusya ve Ukrayna’dan gelen açıklamalara rağmen ABD ve NATO’nun ‘savaş’ açıklamalarını Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Sputnik’e değerlendirdi.
Pekin: Bu propaganda ile ABD Avrupa’daki NATO gücünü aktif tutuyor
Emekli Korgeneral Pekin, Ukrayna üzerinden yaşanan durumu, “Bu aslında üretimin Asya’ya kaymasıyla başlayan bir Doğu-Batı meselesi. Bu işin bir sac ayağı da şu anda gündemde ABD ve Rusya’nın karşı karşıya gelmesidir” diye açıklıyor. Pekin, değerlendirmesinde şunları kaydetti:
Batı’da Fransa ve Almanya gibi devletler böyle bir gerilim istemiyor, isteyen ABD ve İngiltere. Hesapları Rusya’yı denizlerden karaya doğru itmek. NATO’yu genişletme istekleri de bununla ilgili. Rusya’nın ticaretinin yüzde 60’ı Karadeniz’den yapılıyor. Geriye Kaliningrad ve St. Petersburg kalıyor, onlarda da ticari fırsatlar elverişli değil. Rusya, eğer Karadeniz’de kaybederse bir kara devleti olacak. Bu olursa Rusya ekonomik ve askeri olarak küçülecek. ABD ve İngiltere ısrarla Rusya’nın Ukrayna’ya taarruz edeceğini bütün dünyaya anlatmaya çalışıyorlar. Bu ABD’nin kendi iç politik sorunlarını toparlama isteğinden de kaynaklanıyor. Önümüzdeki seçimlerde Biden’ın iktidarı koruyabileceği belli değil. Bu propaganda ile de Avrupa’daki NATO gücünü aktif tutuyor, kendi tarafını sıklaştırıyor, hem kendi ülkesini hem de Avrupa’yı motive etmeye çalışıyor.
Gürdeniz: Transatlantik bağın 77 yıl sonra geldiği trajikomik gerileme gözler önüne serildi
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ise “Siyasi tarihte ilk kez büyük bir gücün diğer bir büyük gücü zayıf bir ülkeyi işgal etmesi için teşvik ettiğini ve bu yönde savaşa yönelik büyük bir algı operasyonu ve propaganda yaptığını görüyoruz” diyerek şunları ekliyor:
ABD ve İngiltere adeta Rusya’ya Ukrayna’ya müdahale etmesi için yalvarıyor. Ukrayna da savaş çıkmasın diye çırpınıyor. Bir komik opera izliyoruz. ABD tüm bu kışkırtmaya ve Ukrayna’ya destek sözü vermesine rağmen Avrupa’ya dalga geçer gibi 8.500 kişilik NATO takviye gücü gönderiyor. Ukrayna NATO ülkesi olmadığı halde NATO’nun dayanışması, ittifak üyelerinin ortak tehdit algısının yaygınlaştırılması, Afganistan başarısızlığının maskelenmesi gibi nedenlerle krizi NATO’nun var oluş nedenini güçlendirmeye yönelik fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Ancak Avrupa Birliği gibi, NATO’da da Rusya ile ilişkiler ve krize yönelik tutum konusunda eylem birliği yok. NATO ve AB üyesi Hırvatistan Cumhurbaşkanının krize müdahale konusunda NATO söylemlerine tamamen aykırı bir çıkış yapması; Almanya’nın Ukrayna’ya silah taşıyan müttefik nakliye uçaklarına hava sahasını kullandırtmaması ve Ukrayna’ya askeri yardım konusunda şaka gibi 5.000 miğfer gönderecek olması; Fransız Cumhurbaşkanı’nın kriz sırasında Avrupa savunma kimliğini öne çıkaran bir konuşma yapması ve daha nice örnek, Avrupa’nın 1945’te yeni dünya düzeni kurulurken ABD ile oluşturduğu transatlantik bağın 77 yıl sonra geldiği trajikomik gerilemeyi gözler önüne serdi.
Pekin: ABD kazanırsa Rusya’dan sonra sıra Çin’e gelecek
İsmail Hakkı Pekin bu süreçte ABD tarafından provokasyonlar olabileceğine de dikkat çekiyor:
ABD’liler Donbass bölgesinin Ukrayna tarafında istihbaratçı ve paramilterlerin olduğu büyük bir yapı kurdu. Bu bölgede hazırlıklar yapıldığı söyleniyor. 2014’te Maidan’da nasıl keskin nişancılar ateş etti, burada da buna benzer bir kışkırtma olabileceği konuşuluyor. Öte yandan Ukrayna vasıtasıyla Afrika, Afganistan ve Ortadoğu’dan getirilen radikal grupların Rusya içine sızdırılması da söz konusu olabilir. Sınırdaki Rus birliklerinin uydu fotoğraflarına baktığımızda oradaki kuvvetler savaş düzeninde değiller, garaj düzeninde duruyorlar. Burada amacın karşı tarafa gücünü göstermek olduğunu düşünüyorum. Rusya tarafının görüşmeler devam etsin diye de ısrarlı bir isteği de var. Ukrayna konusunda tansiyonun bir şekilde düşeceğini ama mücadelenin devam edeceğini düşünüyorum. Savaştan bahsetmiyorum ama bu mücadelede galip gelen eğer Rusya olursa ABD’nin Avrupa’daki düzeni bozulacak ve küresel güç olma anlamında çok şey kaybedecek. Eğer ABD kazanırsa Rusya karaya itelmeye çalışılacak. Rusya’dan sonra da sıra Çin’e gelecek.
Gürdeniz: Kuşatılan Rusya, kuşatılan Türkiye’dir
Karadeniz’de Romanya ve Bulgaristan’dan sonra Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyesi olmasının Rusya için büyük bir tehlike olduğunu ifade eden Gürdeniz, “Baltık’ta denizden kuşatılan Rusya, Karadeniz’de tam olarak kuşatılmış olacak. ABD ve Atlantik hegemonyasının Rusya’nın dış ticaretinin yüzde 60’ının geçtiği Karadeniz için nihai jeopolitik vizyon buydu. Bu vizyon değişmiş değildir” diye de ekledi. Gürdeniz, Türkiye’yi de ilgilendiren tehlikeye şöyle dikkat çekti:
Bu jeopolitik gerçekliği görmeden, bugünkü Ukrayna krizini ve ABD’nin savaş çığırtkanlığını anlamak mümkün değildir. Aynı Türkiye gibi, Rusya da denizci Atlantik tarafından karaya itilmeye ve kıtaya sıkıştırılmaya çalışılıyor. Ukrayna krizi büyür ve savaşa dönüşürse bundan en çok zarar görecek olan ülke Türkiye olacaktır. Montrö Sözleşmesinin Rusya aleyhinde uygulanması ve yorumlanmasından, NATO gemilerinin Karadeniz’e çıkışlarında tolerans gösterilmesine kadar akla gelen her şekilde baskılara maruz kalacaktır. İkinci Dünya Savaşına tarafsız kalma şansımız vardı. Bugün NATO üyesi devlet olarak böyle bir şansımız yok. Kuşatılan Rusya, kuşatılan Türkiye’dir.