Keşke şehit annesi Pakize Akbaba, o yaşında mahkemelerde süründürülürken sahip çıksalardı. Keşke şehidimizin kendisi gibi asker ağabeyi Mehmet Alkan'ın acısına saygı duyup ona sabretselerdi, hakaretlere karşı çıksalardı. Sabredemediler ona da aynı şekilde. Bizim şehitlerimiz için ‘Şehit değildir, bunu anlamak çok mu zor' diye mesaj verenler açılım zamanı, akil adam yapılırken seslerini çıkarmayanlar, PKK'lılar kendi ölüleri için yurt içinde sözde şehitlik inşa ederken göz yumup, bizim şehitlerimizin kamyon kasasında taşınmasını dert etmeyenler ne kadar samimi olabilir?
Biz o dönemlerde de aynıydık, şimdi de aynıyız. Bunu bütün milletimize duyuruyorum. İstiyoruz ki bu farklı tavırlar, mevsime göre değişen tepkiler geride kalsın. Şehitlerimizin ve yakınlarımızın yeri her daim başımızın üstü olsun. Bu konular siyasi ayrılıklarımızın gerekçesi değil, tam tersine birliğimizin nişanesi olsun ve kıyamete kadar öyle kalsın.
Hiç kimsenin, hangi gerekçeyle olursa olsun bir şehit yakınına sövme, onu incitme hakkı olamaz. Bu gerçeği hepimiz kabul etmekle birlikte gönül isterdi ki şehit yakını olarak kendini ifade eden o şahsın, sosyal medyada çıkan önceki paylaşımlarına da tepki gösterilseydi. Geçelim taşıdığı unvanı, hiçbir kadının, bir annenin, bir babaannenin iffeti, hiç kimse tarafından küfre konu edilmemelidir.
Bu konudaki çifte standarttan uzak tavrımız, hepimizin ortak özelliği olmak mecburiyetindedir. İşte o zaman kötülükler sahipsiz kalır. Siyaset bir hakaret sanatı olmaktan çıkar, millete hizmetin vasıtasına dönüşür.