Bugün dini, dindarların tartıştığını ifade eden Dilipak, Hem cemaat ve hem de dinin esası üzerinden tartışılıyor. Bu sonuçtan iktidardan başlayarak hepimiz suçluyuz. Diyanet de, İlahiyat da, Cami dernekleri de, Tarikat da, Kur’an Kursları, İmam Hatipler de. İsmailağa’da olanları görüyorsunuz. Buraya adım adım gelindi ve kimse bu gidişe dur diyemedi. Hani ‘İslam gelecek dertler bitecek’ti. ‘Müslümanlar’(!?) geldi ama sonuç değişmedi. Manzara ortada! O zaman sormamız gerekmez mi, nerede yanlış yaptık diye!” düşüncesini dile getirdi.
Dilipak, Bir FETÖ’cü, kendini başka bir cemaatten gösteriyor, ama masonik çevrelerle iç içe. Ama o kişiyi birileri eleştirince ait göründüğü cemaat mensupları onu sahipleniyor ve eleştireni FETÖ’cülükle suçluyor. MAK’ın son kamuoyu araştırmasında, FETÖ’nün yerini başka bir cemaat aldı mı diye sormuşlar, katılanların % 31’i Hayır” demiş. Bu kesime dikkat!” ifadelerini kullandı.
Cemaat çevrelerinde etkili isimlerin çoğunun siyaset ve sermaye konusunda zaaflarının bulunduğunu ifade eden Dilipak şöyle devam etti: Servet ve siyasetle tanışmaları cemaat denilen yapılar için felaket oldu. Hızla obez hale geldiler. İçeride seküler bir hiyerarşi oluştu. Çıkar ilişkileri çatışmaya döndü. Şeyh efendi ölünce” de geriye dini anlamda alamet-i farikaları olan bir şey kalmadı. Kasetler, dosyalar, tehditler, şantajlar geldi. Cemaat yapıları ve vakıfları bugün çok ciddi bir itibar kaybı içinde.
İsmailağa Cemaati’nin uzun uzun süredir hedefte olduğunu ifade eden Dilipak, Bugün ortaya çıkan fitne, kişiler arası bir hesaplaşma ve meydan okumadan daha çok derinden gelen dip dalganın oluşturduğu zemindeki öncü-erken sarsıntılardan ibaret.
İyi saatte olsunlar iş üzerindeler. Eğer bugün bu durum kontrol edilmezse, yarın bu işin nerede duracağı belli olmaz. Bu Cemaat dünyasında 7 şiddetinde bir depreme dönüşebilir. Biriken ve üstü örtülen şeyler bir anda patlayabilir.
Boşuna demiyorum kaset, dosya, cinayet ve intiharlara dikkat diye” düşüncesini dile getirdi.
Dilipak yazısında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün İran’ın başkenti Tahran’da katıldığı Astana Üçlü Zirvesi’ne de değindi.
Dün Ankara’nın bir operasyonundan söz ediliyordu. Bugün İran’ın Türkiye ile Suriye arasında arabuluculuğundan söz ediliyor” diyen Dilipak, özetle şöyle devam etti:
Yani, biz geri çekileceğiz, Suriye’liler evlerine dönecekler öyle mi! Rusya ve İran ile vardığınız anlaşmayı ABD ve PYD kabul edecek mi?
Türkiye; Rusya, Çin, İran” ile ABD, AB, İngiltere” arasına sıkıştı. Suriye’de anlaşmazsanız Azerbaycan’da sorun çıkabilir Rusya açısından, ya da Rusya ile anlaşırsın Yunanistan’la sorun yaşarsın.
Durum hiç de iç açıcı değil. Hava sisli. Önümüzdeki günler daha da hareketli geçecek.
Sadece ekonomi, siyaset değil, toplum hayatında da önemli gelişmeler yaşanacak.
Belki bu durumu açıklamak için şu cümle üzerinde düşünmek gerek: Gideceği limanı bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr fayda sağlamaz”.