Ahmet Şık: Anayasa’yı ilga etme suçunu işleyen bu yargı tasarrufunun Sinan Ateş suikastiyle bir ilgisi var mıdır, yok mudur?

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Çağlayan Adliyesi önünde, Can Atalay'ın AYM'NİN ikinci ihlal kararına rağmen tahliye edilmemesini protesto eden avukat ve hukukçularla birlikteydi. Bir süredir hukuksuzluk, hatta kanunsuzlukla karşı karşıyayız” diyen Şık, Sinan Ateş cinayeti ile ilgili de Can Atalay’la ilgili olarak Anayasa’yı ilga etme suçunu işleyen bu yargı tasarrufunun Sinan Ateş suikastiyle bir ilgisi var mıdır, yok mudur?” diye sordu.
Ahmet Şık: Anayasa’yı ilga etme suçunu işleyen bu yargı tasarrufunun Sinan Ateş suikastiyle bir ilgisi var mıdır, yok mudur?
2023-12-28 20:46:28   Güncelleme: 2023-12-28 20:46:28    

TİP Milletvekili Ahmet Şık şunları söyledi:

Birilerine bir uyarıyla başlayayım. Buradaki din şarlatanlarından biri olsaydım ezan şahidimdir ki diye başlardım ya lafa, onu diyen din şarlatanlarına şunu söylemek şart; 'bu kainatta bunları cennetine kabul edecek bir tek din bile yok' öncelikle bunu bilsinler. Şimdi avukat arkadaşlarımız süreci özetliyor. Bir süredir hepinizin tanık olduğu bir hukuksuzluk ve hatta kanunsuzluk ile karşı karşıyayız. Bu konuda önce bütün yurttaşlara şunu hatırlatmak gerekiyor; dünyanın her tarafında yargı yurttaşı siyasi iktidara ve çeşitli güç odaklarına karşı baskıdan, zulümden, onları köleleştirmekten ve teba haline getirmekten koruyan mekanizmanın adıdır. Ama Türkiye'de böyle bir yargı düzeni hiçbir zaman olmadı. Çok uzun zamandır da bunun en rezil örneklerine, en kepaze örneklerle karşımıza çıktı. Çıkan olaylarda görüyoruz. O yüzden siyasi, ahlaki, vicdani, hukuki, insani herhangi bir cümlenin, burada cübbe giyip ama o cübbelerin altına hançerini, silahını saklayan insanlara değeceğini düşünmüyorum. Ve mevzunun iktidarla ilgili kısmına dair bazı sorular soracağım.

Can Atalay ile ilgili olarak Anayasayı ilga etme suçunu işleyen bu yargı tasarrufunun Sinan Ateş suikastı ile bir ilgisi var mıdır, yok mudur?

Biliyorsunuz birkaç gün sonra yıl dönümü öldürülmesinin yıl dönümü olacak. Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş öldürüldü. MHP'yle bağları olan, iktidarın ortağı, MHP'yle bağları olan birtakım tetikçiler ve onlarla ilintili, geçen dönem Meclis'te de olan, milletvekili olarak birinin de adının karıştığı bir dosyayla ilgili soruşturma var. Ben şunu soruyorum. İktidarın küçük kanadına soruyorum ve iktidarın kendisine, Adalet Bakanı'na soruyorum. Can Atalay ile ilgili olarak Anayasayı ilga etme suçunu işleyen bu yargı tasarrufunun Sinan Ateş suikastı ile bir ilgisi var mıdır, yok mudur? Sinan Ateş soruşturmasını yürüten savcının, zanlılardan birinin telefonunda ele geçirdiği ve MHP'nin üst düzey bir yöneticisi ile Ülkü Ocakları'nın üst düzey bir yöneticisi arasında Sinan Ateş'e yönelik bir saldırı planlamasına dair konuşmaların tespit edilmesiyle ilgisi var mıdır?

Erdoğan MHP'ye, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir değişikliğe gitmek yönünde şantaj mı yapıyor?

Ve iktidarın AKP kanadına sesleniyorum. Bu krizi önünde bulan ve fırsata çevirmeye çalışan Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum. Bu krizden yola çıkarak Cumhurbaşkanlığı seçimine dair yüzde 40 tartışması başlatan Erdoğan, kendi iktidarının küçük ortağını Sinan Ateş suikastındaki MHP bağlantıları nedeniyle, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir değişikliğe gitmek yönünde şantaj mı yapıyordur? Ve Can Atalay, böyle bir iktidar kavgasının, böyle berbat bir yargı düzeninin parçası olarak, bir kanunsuzluğun esiri olarak içeride tutulmaya devam edilmektedir.

Bu ülkede bu zalimlere boyun eğmekten, diz çökmeden, teslim olmaktan korkun.

Bu soruların aynısını sadece Can Atalay için değil, Çiğdem Mater için, Osman Kavala için, Tayfun için, Mine için, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak için, seçilmiş Kürt siyasetçilerin hepsi için herhangi bir hukuksuzluğun esiri, siyasi rehine olarak içeride tutulan herkes için sorması gerekiyor. Bu tür mücadelelere hak, hukuk, eşitlik, demokrasi, barış mücadelesine destek vermekten korkan yurttaş da. Herhangi bir güvence altında olmadan yaşamının nasıl devam edeceğine dair kendisine bir soru sorması gerekiyor. Dün söylemiştim, tekrar etmekte bir sakınca yok. Bu korkunun esiri olmaktansa korkacak tek şey olmalı. Bu ülkede bu zalimlere boyun eğmekten, diz çökmeden, teslim olmaktan korkun.