Meclis Genel Kurulu, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı. TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, gündem dışı yaptığı konuşmada iddiaların odağında yer alan yargı ve emniyet mensuplarına yönelik bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığını soran Ahmet Şık'ın konuşması şöyle:
Soylu azledilip Ali Yerlikaya bakan olunca tutuklandı biliyorsunuz. Soruşturmanın vurdulu kırdılı, haraç kısımları konuşulurken Kaplan’ın bürokrasi ve siyaset ile ilişkileri, rüşvet trafiğinin kimlere uzandığını belirleyecek olan kara para soruşturması da başlatılınca kıyamet koptu.
Kıyameti başlatan, soruşturmada örgüt yöneticisi şüpheli iken itirafçı yapılan Serdar Sertçelik’in, yurtdışına kaçtıktan sonra sosyal medyada yayınladığı videolarda anlattıkları. Sertçelik, hükümetten önemli isimleri Kaplan soruşturmasına dahil etmeye çalışan ifade vermeye zorlandığını anlatıyordu. Bu arada Sertçelik’in hakkında elektronik kelepçeli ev hapsi tahditi varken iddiaya göre rüşvet vererek yurtdışına kaçtığını da not edelim. Tahditi bozmasına rağmen polis ve yargının Sertçelik hakkında işlem yapmadıklarını da belirtelim.
Güç ve hakimiyet savaşı
Sertçelik’in ifşalarından sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iktidara karşı darbe girişiminde bulunulduğunu belirten sert bir açıklama yaptı. Nurcuların Okuyucu grubundan oldukları bilinen polis müdürleri darbecilikten gözaltına alındılar ama soruşturmanın gizliliğini ihlalden tutuklandılar.
Konunun özeti şu: İktidar partilerine yakın olan emniyete çöreklenmiş birbirine rakip tarikat/cemaatler, İstanbul ve Ankara’nın müdürlük koltuğuna oturmak isteyen kişi ve ekipler, Süleyman Soylu ve tasfiye edilen ekibi, iktidar içindeki siyasilere yakın olanlar arasında bir güç ve hakimiyet savaşından ibaret bir tartışma.
İktidara Ayhan Bora Kaplan soruları
Şimdi soralım:
Kaplan soruşturmasını Ankara emniyeti 17/25 Aralık benzeri Fetövari bir kumpas düzenliyor” diye ilk duyuran iktidarın medyacılarından birisiydi. Bu medyacı yayından önce, Kaplan’dan rüşvet aldığı ve evinin tefrişatını yaptırdığına dair polis raporu düzenlenen eski Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu ile görüştü mü?
Rüşvet ilişkilerinin yanı sıra, Ayhan Bora Kaplan’ın geçmişteki soruşturma dosyalarını Ankara başsavcısı olduğu dönemde sümen altı eden Yüksel Kocaman’la ilgili adli ve idari soruşturma başlatılacak mıdır?
Serttçelik’in iddialarının ardında, Soylu ve tasfiye edilen ekibinde yer alan polis müdürleri var mıdır?
Serttçelik’in iddialarının ardında, halefi Ali Yerlikaya’yı koltuğundan etmeye dönük bir operasyon çektiren Soylu ve tasfiye edilen ekibinde yer alan polis müdürleri var mıdır?
İstanbul emniyet müdürü olmak isteyen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanı Selami Yıldız ve Ankara emniyet müdürü olmak isteyen Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu, Süleyman Soylu’nun en yakınındaki kişilerden biri olan eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın emekli edilmesine karşı çıkarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya dönük yapılan operasyonda ittifaklarını mı genişletmek istemektedir?
Makam peşinde olmalarının yanı sıra Sertçelik’in iddialarını büyütmelerinin nedenleri arasında Garson kod adlı gizli tanığın verdiği ifadeler ve listelerde Çorumlu ve Yıldız’ın Düşman Aktif” manasına gelen DA” koduyla taraf değiştiren eski Fethullahçılar olarak belirlenmiş olmaları iddiası da var mıdır?
Darbecilikten gözaltına alınan polis müdürlerinin suç vasfının değiştirilerek soruşturmanın gizliliğinden tutuklanmasında MİT’in devrede olmasının etkisi var mıdır?
Polis müdürleri hakkındaki darbe soruşturmasının talimatını Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz mı vermiştir?
Veysel Kaçmaz, Cumhurbaşkanının Özel Kalemi Hasan Doğan’a yakınlığıyla bilinen Ankara Başsavcısı Gökhan Karaköse’yi FETÖ mülki idare yapılanması dosyasına dahil etmeye çalışmış mıdır? Karaköse de bu vesileyle Kaçmaz ile hesabını mı görmektedir?
Kaplan’ın avukatından 300 bin dolar rüşvet alınıp Menzil cemaatine verildiği iddiaları
Ayhan Bora Kaplan’ın avukatından 300 bin dolar rüşvet alınıp Menzil cemaatine verildiği iddiaları doğru mudur?
Kaplan soruşturmasında AKP ve MHP’li bakan, bürokrat, miletvekili ve yöneticilerin de dahil olduğu 280 kişinin telefonları ve görüşme trafikleri takip edilmiş midir?
Geçmişte üst düzey istihbaratçı olan Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetleri, Ankara Gar katliamı, Merasim Sokak ve Güvenpark patlamaları, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile emniyet müdürü olduğu dönemde Eskişehir’deki akademisyen cinayetini siciline işleten biri olan Engin Dinç nasıl ve neden Ankara Emniyet Müdürü yapılmıştır?
Nurcu olarak bilinen Engin Dinç’in göreve geldikten sonra yaptığı atamalarda Nurcu’ların Okuyucu grubundan isimleri göreve getirdiği doğru mudur?
Atamalarda, Fethullahçılardan aşina olduğumuz fişlemelere benzer şekilde, Alkol alıyor mu? Eşinin başı kapalı mı? Namaz kılıyor mu?” soruları esas alınmış mıdır?
Kaplan dosyasındaki gelişmelerin kısa özeti, polis teşkilatında eski dönemle yeni dönem arasında hiçbir fark olmadığı.
Sinan Ateş açıklaması
Belirtmeden geçersek, hakikate ve bu çatı altında bulunma sorumluluğumuzun temeli olan dürüstlüğe ihanet etmiş oluruz. O yüzden mevcut çürümüşlüğün bir başka örneği olan Sinan Ateş’in katledilmesiyle ilgili soruşturmaya da değinmek gerek. Başkentin göbeğinde, Sinan Ateş’in siyasi bir suikastla katledilmesi bir torbacının kişisel husumeti gibi gösterilerek gerçek failler gizleniyor. Kiralık katilleri bulan yargı kiralayanları koruyor.
Katiller Ülkü Ocaklarına yakın özel harekatçılar tarafından Ankara’ya getiriliyor, teknik takip yapan yine Ülkü Ocaklarına yakın bir başka polis tarafından Sinan Ateş’in konumu servis ediliyor. Cinayete karışan araçlardan birinin mevcut Ülkü Ocakları Başkanının kullanımında olduğu ortaya çıkıyor. Suikastta görev alanlardan birisi eski MHP’li vekilin ikametinde saklanıyor. Her birinin adresinin MHP’ye çıktığı ancak kimsenin dahil edilmediği bu dosya ile şüphelilerin hepsinin lümpen bir torbacıya çalıştığına inanmamız isteniyor. Yorumu size bırakıyorum.