AİHM: Zorunlu askerlik hak ihlali

Kıbrıslı bir avukatın, bir günlük askeri yedek hizmet yükümlülüğüne vicdani retçi olduğunu belirterek itiraz etmesi üzerine hapse mahkum edildiği davada karar verildi.
AİHM: Zorunlu askerlik hak ihlali
2024-03-13 02:17:24   Güncelleme: 2024-03-13 02:17:24    

Daha önce, vicdani ret ile ilgili davalarda "işkence yasağı" kuralının ihlal edildiğini belirten ve vicdani ret hakkını düzenlemenin ülkelerin takdir yetkisinde olduğunu vurgulayan AİHM, bu kez, zorunlu askerliğin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkının düzenlendiği 9. Maddeden ihlal kararı verdi. Karar, emsal oluşturabilecek. Türkiye, seri kararlar verilmesi durumunda vicdani retçiler için zorunluğu askerliğe alternatif kamu hizmetleri belirlemek zorunda kalabilecek.

KKTC’de, Lefkoşa’da yaşayan bir avukat, 1 yıllık askerlik hizmetini yerine getirdikten sonra yedek subay olarak (rezerve statü) her yıl 1 gün yedek hizmet yapması için askere çağrıldı. Bu göreve birkaç kez giden avukat, daha sonra gitmeyi reddettiği için para cezasına mahkûm edildi.

Bu cezayı da ödemeyen avukat, vicdani ret hakkını kullandığını, pasifist ve anti-militarist inançları nedeniyle, yedek askerlik hizmetini yerine getirmeyi bilerek reddettiğini bildirdi. Avukat, yetkili makamlara, askerlik dışında alternatif sivil hizmet yapmaya hazır olduğunu da iletti. Lefkoşa'nın askersizleştirilmesi kampanyasına, Kıbrıs'ın iki kesimi arasındaki anlaşmazlıklara barışçıl bir çözüm arayışını savunan çeşitli faaliyetlere katıldığını da açıklayan avukat, hakkında açılan davada, "Benim inancım, Kuzey Kıbrıs'la ilgili sorunun silahla veya şiddetle çözülemeyeceğidir. Savaşın insanlığın kaynaklarını tükettiği göz önüne alındığında, barışçıl bir çözüm bulunması gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Güney Kıbrıs’ta da vicdani retçilerin sayısının arttığına işaret etti.

AİHM, yedek hizmeti de zorunlu askerlik saydı

Avukat, hakkında açılan dava sonunda, Askeri Seferberlik Kanunu’na muhalefet suçundan 10 gün hapse mahkûm edildi ve bu cezayı AİHM’ye taşıdı.


AİHM, Avrupa Konseyi KKTC’yi devlet olarak tanımadığı için ihlal iddialarını Türkiye aleyhine açılmış dava olarak görüşüyor. Bu davayı da Türkiye aleyhine açılmış olarak görüştü.
Hükümet, davada, yedek rezerve hizmetin zorunlu askerlik anlamına gelmediği savunmasını yaptı ancak AİHM, bunu da zorunlu askerlik olarak saydı.

Oybirliğiyle ihlal

Türk yargıç Saadet Yüksel'in de görev yaptığı AİHM Dairesi, oybirliği ile zorunlu askerliğe alternatif sivil hizmetin yasalarda olmamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesinin ihlali anlamına geldiğine karar verdi.


AİHM, 2016’da da vicdani ret hakkıyla ilgili bir dosyayı karara bağlamıştı ancak orada dini sebeplerle askerlik yapmak istemeyen kişiye yönelik eylemler işkence ve kötü muamele yasağının ihlali olarak yorumlanmıştı. Vicdani reddi tanımak konusunda devletin takdir yetkisi olduğu yorumu da yapılmıştı.

Vicdani ret hakkı

Bu davada ise AİHM, zorunlu askerliğe alternatif sivil hizmetin yasalarda bulunmamasını, takdir yetkisi kapsamında yorumlamadı ve AİHS’nin 9. Maddesi uyarınca ihlal kararı verdi.

Vicdani ret hakkı ile ilgili açılan çok sayıda dava Anayasa Mahkemesi önünde karara bağlanmayı bekliyor. Ancak AYM, bu dosyaları karara bağlamadığı için konu AİHM’nin önüne gitmedi. Verilen karar bu nedenle, diğer dosyalar açısından da referans sayılma özelliği taşıyacak olması nedeniyle de önem taşıyor.

Hukukçu, akademisyen Işıl Nur Kurnaz, kararı şöyle yorumladı: “Türkiye'de AYM önünde çok sayıda vicdani ret hakkına ilişkin başvuru olmasına rağmen henüz bu başvurular incelenmedi ve erteleniyor. Bu da zorunlu askerliğin kaldırılması ve vicdani ret hakkının tanınması konusunda iç hukuk yolları tüketilmediği için uluslararası hukuk yollarının denenmesini imkânsız kılıyor.

Her ne kadar “Ülke v. Türkiye” kararıyla vicdani ret hakkına yönelik dava seti Avrupa Konseyi'nin incelemesi altında olsa da ihlal kararları çoğunlukla zorunlu askerlik sırasında işkence ve kötü muamele yasağı olan AİHS md. 3'ün ihlali olarak incelendi. Bugün verilen Kıbrıs kararıyla, hem Kıbrıs'a karşı ihlal iddialarının Türkiye aleyhine götürülmesi, hem md. 3 değil ama pozitif bir hak olan düşünce, vicdan ve din özgürlüğü kapsamında Türk yargıcın da olduğu bir bölümce oybirliğiyle ihlal kararı alınması, zorunlu askerliğe alternatif sivil nitelikte bir hizmetin tanınması için önemli bir itici güç olarak görülebilir. Bu AYM'nin önündeki dosyalar açısından da emsal bir karar olarak görülebilir. Aynı zamanda yedek askerlik hizmetlerinin de zorunlu askerlik hizmetinin bir devamı olarak görülmesi, hükümetlerin zorunlu askerlik adını koymadıkları militer uygulamalar açısından belirleyici olacaktır.