TBMM Genel Kurulu'nda, grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak, değerlendirmelerde bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, son dönemde yaşananların artık akıl dışılık noktasına geldiğini, ekonominin, trafik gibi olduğunu, kurallarına uyulmaması halinde duvara toslanacağını ifade etti.
"Tıkır tıkır demokrasiniz varsa şıkır şıkır ekonominiz olur" diyen Altay, şunları kaydetti:
"Bir araba düşünelim, duvara toslamasına 3 saniye kalmış. Duvara toslamamak için şoför müthiş bir manevra yapıyor fakat araba çok derin bir uçuruma devriliyor. Dün ve bugün yapılanları ben biraz buna benzettim. Erdoğan'ın açıkladığı paketten haberdar olan ve dolar kuru 18 lira seviyesindeyken 1 milyon dolar bozduran birileri, kararın sabahında 13 lira civarındaki dolar kurundan cebine 1 milyon 384 bin 615 dolar koydu. Bir gecede dolar cinsinden kazanç yüzde 38.5. Dolar alan kimlerdir? Bu dünyanın her yerinde büyük bir suçtur."
Altay, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin yaptığı, dövize çevrilebilir mevduat açıklamasını, Türkiye'nin 1976-1977 yıllarında denediğini ve 70 sente muhtaç hale geldiğini kaydetti.
Mevduat sahiplerine döviz farkı desteğinin, milyonlarca düşük gelirli vatandaşın bebek bezi, mama, temel gıda maddesi, eğitim giderini karşılamak için ödediği dolaylı vergilerden ödenmesinin vicdanları rahatsız etmesi gerektiğini savunan Altay, "Yoksuldan alınıp zengine verilen bir tablo var. 360 bin kişinin bankalardaki döviz mevduatını Türk lirasına çevirme karşılığında, 84 milyonun en temel harcamaları için ödedikleri vergiyle fakirden alıp zenginin zenginleşmesini sürdürmek ucubeliktir. Hiçbir ekonomi normuyla izah edilemez. Bu, yerli dolar anlamına gelir. Bu aynı zamanda örtülü bir faizdir, yazıktır günahtır" diye konuştu.
'Türkiye'miz, dünyanın en güçlü 10 ekonomisi olma hedefini tekrar haykırıyor'
AK Parti Grup Başkanvekili Turan ise "Doların düşmesi için faizin artırılması gerekir" diyenlerin aksine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, topluma somut öneriler sunduğunu ve bunun sonucu dolarda büyük bir düşüş yaşandığını söyledi.
Son dönemde dolar kurundaki dalgalanmanın rasyonel bir sebebinin olmadığını, tamamen psikolojik ve algı yönetimine dayalı suni bir artış olduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı konuşma sonrası dolarda yaşanan düşüşle bir kez daha gördüklerinin altını çizen Turan, şöyle devam etti:
İhracatı 220 milyar dolara yaklaşan Türkiye'miz, yeni ekonomi politikasıyla dünyanın en güçlü 10 ekonomisi olma hedefini tekrar haykırıyor. Dolar yükseliyor, Engin Bey bize kızıyor; dolar düşüyor, Engin Bey yine bize kızıyor. 'Sen ağlama' şarkısı vardı ya herhalde ağlamanın ortaya konduğu bir gerçekliği doğru bulmuyorum. Milletin sevincine ortak olmak lazım. Dün sokaklar bayram etti. Dolardaki düşüşün marketlere yansımasını bekliyoruz. Aynı gün arka arkaya etiket değiştiren bazı stokçuların geri adım atmasını bekliyoruz. Biz isteriz ki ülkemizin büyümesinden herkes keyif alsın. Biz isteriz ki yeni dönemde özellikle üretim merkezli yaklaşımımıza herkes omuz versin. İktidara muhalif olmak başka bir şeydir, milletin büyümesine, devletine muhalif olmak başka bir şeydir.
İYİ Partili Usta: Bundan sonra olacak olan Hazinenin boşaltılması
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta da ekonomide olağanüstü dönemlerden geçildiğini, Merkez Bankası Başkanının mart ayında bir gece kararnamesi ile görevden alınmasının hatalar silsilesini beraberinde getirdiğini ileri sürdü. Usta, "Bu hatalar yapılmasaydı bugün doların 7,50 seviyelerini konuşuyor olurduk. Enflasyon yüzde 17'lerde, politika faizi yüzde 19'dan en az 2-3 puan çekilir ve yüzde 16 seviyesine gerilerdi. Borçlanma faizleri de enflasyonun bu seviyesine yakın bir duruma gelirdi" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı program ile Türkiye ekonomisinin tamamen dolarizasyona bağlandığını, Hazinenin çok ciddi bir kur riski altına girdiğini ileri süren Usta, şunları kaydetti:
Türk Lirası mevduatı yeni bir kur riski üstlendi. Hatta yurtdışından gelecek sıcak paraya kur garantisi verildi. Bunlar olacak iş değil. Örtülü bir faiz artışı yapıldı. Rantiyeye teslim olmuş bir yönetimi görüyoruz. 1970'li yıllarda terk ettiği enstrümanlara Türkiye geri döndü. Enflasyonla mücadele programına ihtiyaç var. Uygulamalarla kaybettirilen güveni çok pahalı bir yöntemle tesis etmeye çalışan bir iktidar var. Bundan sonra olacak olan hazinenin boşaltılması. Kur garantisine dayanmak mümkün değil. Daha tutarlı politikalar uygulanması lazım.
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül ise geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'da toplanan ve 41 Afrika ülkesinin katıldığı 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde alınan insani, ticari, güvenlik ve kalkınmaya dayalı iş birliğini geliştirme kararlarını, oldukça yerinde bulduklarını dile getirdi.
Son yıllardaki gayretlerle Afrika'daki elçilik sayısının 43'e çıkarılmasının diplomatik ilişkileri daha fazla güçlendirdiğini, karşılıklı ticaret hacminin büyük ivme kazandığını ifade eden Bülbül, "Yıllarca küresel emperyalizmin sömürdüğü topraklara, köklü medeniyet ve tarihinden aldığı ilhamla insan sevgisi temelinde bir yaklaşımla barış, adalet ve huzur getirmek için çabalayan devletimize tüm faaliyetlerinde muvaffakiyetler diliyoruz" görüşünü paylaştı.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü açıklamasının, Cumhur İttifakı'nın halkı gözden çıkardığını gösterdiğini öne sürdü.
Bu planın aynı zamanda halka pusu kurmak anlamına geldiğini iddia eden Beştaş, "Türk lirası solunum cihazına bağlandı artık. Alın teriyle çalışan memurun, işçinin vergilerinden elde edilen paranın 'banker Kastelli'lere aktarılması anlamına geliyor. AKP iktidarı döneminde Türkiye, Hazine garantili döviz soygununa geçiş yaptı. Kurdaki her artış Hazineye ek maliyet çıkaracaktır. Türkiye halkları dün atılan adımlarla daha fazla risk üstlenmiştir" değerlendirmesinde bulundu.