AKŞENER: DAVUTOĞLU’NUN GÖNDERİLMESİNİ SİNDİREMEYEN BİR KESİM OLUŞTU!

MHP Genel Başkanı adayı Meral Akşener, AKP ile ilgili değerlendirmede bulundu.
Akşener: Davutoğlu’nun gönderilmesini sindiremeyen bir kesim oluştu!
2020-08-11 06:40:55   Mettre à jour: 2021-09-05 00:13:37    

Hürriyet gazetesi yazarı Abülkadir Selvi bugünkü yazısında MHP'de Genel Başkanlığa adaylığını koyan Meral Akşener'in AKP'yle ilgili görüşlerini aktardı. 

 

Selvi, Akşener'in AKP'de oluşan kırılmaya vurgu yaptığı söyleyerek yazısında, Akşener'in “AK Parti’de Sayın Davutoğlu’nun başbakanlıktan gönderilme şeklini içine sindiremeyen, kırgın bir kesim oluştu. Milliyetçi-muhafazakâr, geçmişte AK Parti’ye oy vermiş ama şimdi arayış içinde olan bir kesim var" sözlerine yer verdi. 

 

Abdülkadir Selvi'nin 'Meral Akşener nereye koşuyor?' başlıklı yazısından bir bölüm şöyle: 

 

“Size niçin geliyorlar ve gelenler size ne diyor?” Akşener, “Bana iktidarın alternatifi gibi bakıyorlar” karşılığını veriyor. Bir an duraklıyor. “2001’de Sayın Erdoğan’ın meydanlara çıktığı zamanı biliyorum. O zaman 28 Şubat’tan gelen bir ezilmişlik, öfke ve diş sıkma hali vardı. Şimdi o yok. Şimdi ise insanlar bir seçenek arıyor. O seçeneği bulmanın rahatlığı var.” 

Gözlemlerini paylaşmaya devam ediyor: “Bir partinin kongresi var. Ama gittiğimiz yerlerde meydan mitingine dönüyor. Bu ilginin altında yatan neden şu; seçenek ihtiyacı doğmuş, alternatif ihtiyacı doğmuş. Ben, buna cevap veriyorum.”

 

AK PARTİ’DE DAVUTOĞLU KIRGINLARI OLUŞTU

 

Bu gözlemlerini biraz daha açmasını istiyorum; “AK Parti’de Sayın Davutoğlu’nun başbakanlıktan gönderilme şeklini içine sindiremeyen, kırgın bir kesim oluştu. Milliyetçi-muhafazakâr, geçmişte AK Parti’ye oy vermiş ama şimdi arayış içinde olan bir kesim var. CHP’de ise geçmişte DYP’ye, ANAP’a oy vermiş, merkez sağ kitle var. Trakya ve Ege bölgesinde. Bunlar CHP’de umduklarını bulamamışlar. Bizi bir alternatif olarak görüyorlar.”

 

Siyasetin dilinden rahatsız. “Özal’a ‘‘Tonton’, Demirel’e ‘Baba’, Erbakan’a ‘Hoca’, Türkeş’e ‘Başbuğ’ denilirdi. Onlar birbirlerini latif bir dille eleştirirlerdi. O üslup gitti. Ben eleştirilerimde saygılı bir dil kullanıyorum. Bir de coşkulu konuşuyorum.”