İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk TV'de Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtladı.
Sakarya'da bir esnafın kendisine "Başkanım ben ülkeyi satıyorum" dediğini aktaran Akşener, "Şaşırdım. İnsanlar vatandaşlık alabilmek için Kocaeli'den, Sakarya'dan ev aldıklarını söyledi. Biz pandemiyi beraber yaşadık. Sabrettiler, şükrettiler. Onların dilini grup konuşmamızda ilettim. Alın kullanın diye. Bizim sistemimiz şudur; seçmen karar verir. Bir veya birkaç partiye sen iktidar olacaksın, muhalefete de sen denetleyeceksin, der... Seçmen dövüş kavga istemezdi. 28 Şubat geçmişti. Kutuplaştırmanın üzerinden bir sürü kavga oldu. 2002'de AK Parti'ye yönelik tavır ve davranış neyse şu anda bana ve partime aynısı. AK Partili milletvekili, bakanlar, siyasiler, il, ilçe başkanlarının ortada olamadığı bir dönem. Kocaeli milletvekiliydim 2002'de. Seçimlerde dağ köylerinde eşim ve arkadaşlar geziyor. Orman köyünde kahvede pantolonu iple bağlı vatandaş eşime şunu diyor, "Oğlum senin karını biliyor! Ama çok acı çektik, bu defa Tayyip" dedi.
'Biz genel başkanlar Cumhurbaşkanlığı adaylığını konuşmama kararını aldık'
"Sayın Erdoğan'a öncelikle aday olduğu için 'hayırlısı olsun' diyorum. Kulis bilgisi vardı, 'aday olmayacağı' yönünde. Sayın Bahçeli'nin dışında kimse telaffuz etmemişti. Hayırlı olsun, başarılar dilerim" diyen Akşener, şöyle konuştu:
"Ama 6'lı masadan bakıldığında, biz genel başkanlar Cumhurbaşkanlığı adaylığını konuşmama kararını aldık. Bunu da diğer arkadaşlarımız hep söyledi. Şöyle bir durum var, biz Cumhurbaşkanı adaylığının ötesinde bu ucube sistemin ortadan kalkması, halkoyuyla, demokrasiyle, insanların tercihiyle değişmesi. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesinin iddiasının sahibiyiz. Bu iddiada birleştik. Asıl olması gereken konunun tartışılmadığı, gözden kaçırıldığı, perdelendiği tartışma biçimi. Biz bunu reddediyoruz. Sayın Erdoğan'a bir tavsiyem, çağrım var; alsın seçim kararını. Diyelim ki yarın aldı, üç ay sonra seçim var. Biz de Pazartesi adayımızı açıklayalım. 2023 Haziran'ında dediğine göre o zaman biraz bekleyecek ve meraklanacak. Bu sistemi tartışmadıkça. O yün yumağının üstüne düşmeyeceğiz, kapılmayacağız biz. Adaylarını açıklamadı demek hep yün yumağı. Kedilerin önüne atarlar ya.
Bizim samimi bir biçimde, tekrar söylüyorum, 6 genel başkanın içinde ben Cumhurbaşkanı adayı olmayacağımı Eylül ayında söyledim. Burada hiçbir değişiklik yok. Biz seçimde birinci parti olacağız. Parlamenter sistem konusu çok önemli. Bu ucube sistemin değişmesi behemahal oylarla, demokrasiyle, sandıkta, hür irade tercihiyle değişmesi şart. Aksi takdirde bizim partili Cumhurbaşkanı sistemi ne ABD ne Finlandiya ne de Fransa ile alakası yok. Burada özne sayın Erdoğan değil. Bir Bakanlığın bölge müdürlerinden tutun il müdürlerine kadar tayin sistemi içinde söz sahibi. Bu ülkenin bütün kurumları gitti. Müsteşarlık makamı bu ülkenin hafızasıydı, gitti. Bakanlar gelir Meclis'te hesap verirdi. Biraz evvel gelirken gördüm, Sabri Uzun'un rütbeleri geri alınmış. Emekli bir polis müdürü bir mesaj yazmış. Bu mesajı beğenmeyebilirsin. Canan Kaftancıoğlu ile ilgili. Bu tweete gıcık olursunuz, uyuz olursunuz, anlarım. Mahkemeye de verebilirsiniz, bunları anlarım. Yazılan doğruysa kararname ile rütbeler, polis müdürü olduğu için aldığı emekli maaşının polis müdürlüğü kısmı gitti, silah verirlerdi, o gitti, emekli müdürlük gitti. Biz eğer Cumhurbaşkanı adaylığı üzerine odaklanırsak, bu sistemin ne büyük zarar verdiğini gözden kaçırırız.
'İmamoğlu'nun adaylığında dahlimiz yok, o sayın Kılıçdaroğlu'nun feraseti'
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına değinen İYİ Parti lideri, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayın İmamoğlu'nun adaylığında dahlimiz yok, o sayın Kılıçdaroğlu'nun feraseti. Ama Mansur Bey konusunda ille de ille yaptık cümbür cemaat olarak. Esasında 2014'de kazandı ama elinden aldılar. Biz bu sefer elinden aldırmayacağız diye hissiyatımız vardı. İstanbul benim kişisel hedefimdi. Sayın İmamoğlu'nun şahsından ayrı biçimde. Birçok büyükşehiri, illeri kazanmak önemli ama İstanbul'un çok ilginçtir; gazetecilerle iddiaya girmiştim. Pekçok siyasetçiyle iddiaya girdim, alınacak diye. Şöyle bir kanaat vardı, İstanbul alınamaz, alınsa da verilemez. Mecazi olarak söylüyorum Tayyip Erdoğan ölür de vermez. Sayın İmamoğlu da şahididir. Ben burada kişisel olarak gövdemi koyarak bu çalışmanın içinde oldu. Sayın İmamoğlu da 24 Haziran'daki sistemden, umutsuz seçmenin buna ihtiyacı olduğuna inandığı için seçmene dokunan kampanya yaptı. O kampanyayı yapan arkadaşları tebrik ediyorum. Buradan sayın Kaftancıoğlu ile sayın Kavuncu'ya teşekkür ediyorum. Sayın Erdoğan'a bu iptali kim yaptırdıysa derhal görevinden uzaklaştırması lazım. İstanbul'da o hata yapıldı. Hepimizin birer oyu var. 805 bin oy farkıyla alındı. Orası İstanbullu'nun başarısı. "
'13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'ndan çıkacak'
Gelecek seçimde birinci parti olacaklarını söyleyen Akşener, şu ifadeleri kullandı:
"Biz birinci parti olacağız. 6'lı masa iktidar olacak. 13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'ndan çıkacak. Sayın Erdoğan ana muhalefet partisi genel başkanı olacak. Şu bizim 4.5-5 yılda çektiğimizi, hele bu 2018'den beri yaşadıklarımız noktada sayın Erdoğan'ın hiç alışık olmadığı durumda, parlamenter sistemin ne kadar güzel iyi bir iş olduğunu söyleyeceğine her türlü iddiaya varım. Sayın Erdoğan'ın ana muhalefet lideri olarak bunu teklif edeceği iddiasına varım her türlü. "
'Beşar Esad'la anlaşmak zorundasınız'
Göçmenler konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, "Göçmen meselesi çok rahatsız olmaya başlandı. Bilgiler çok flu. Aslında bir plan, program yok. Kamp yok. Bu insanlar nerelere gittiği, geldiği konusunda doğru dürüst bilgi yok. Hatay Valisi, her 100 Hataylı'nın 18'i Suriye kökenli sığınmacı diye açıklaması var. Ben 2010'dan beri göçmen konusunda konuşan politikacıyım. Yekpare bir insan grubu geldi. Haldır haldır göçler olacak bu dünyada. Isınma ve iklim sebebiyle, kıtlık sebebiyle, iç savaşlar, kavgalar sebebiyle olacak. Türkiye bir geçiş yeriydi. Ben bunu ne zaman öğrendim. 1996'da İçişleri Bakanı oldum. 2 gün sonra MİT, Dışişleri, Emniyet, Jandarma'dan üst düzey yönetici geldi brifing verdi. O zaman sığınmacı diye bir kavram yok. En ince teferruatıyla anlattılar. Merakım devam etti, bunu sürdürdüm. O zaman dediler ki, aman batılılarla görüşeceksiniz, her seferinde AB'nin bizi hendek yapma gibi bir planı var'. Şimdi parayı verelim burada kalsın diye bir şey, aman bunu kabul etmeyin sayın bakanım' dediler" dedi ve şunları ekledi:
"Rahmetli Özal döneminde Irak'tan göç geldi, içeri alınmadı. Türkiye her türlü yardımı yaptı, Batı'yı da yardım konusunda dürttü. O insanlar memleketlerine geri döndüler. Şimdi İçişleri 3.5, valilere göre 5.5 milyon başkasına göre 6 milyon denen bir Suriyeli var. Beşar Esad'la anlaşmak zorundasınız. Bu gelen insanların geldikleri yere gitmek mecburiyetleri var. Batı, Amerika, Rusyası bu işe dahil olmak zorunda. Adam gibi bir dış politikayla bunu çözmek lazım. Vatandaşlı ne kadar verildi, ne yapıldı onu bilmiyorum. Eskiden istişare yapılırdı, şimdi arkadaşlar istiareye yatılırdı. İngilizce okumam var konuşmam yok. Dışişleri müsteşarı aradı. 'Sizi Avrupa'ya gönderme istiyoruz bu konuda gider misiniz' diye. Giderim dedim. O kararı geçirtmedik biz. Bunu bana söyleyen Dışişleri Müsteşarlığı. 2008'de Beşar Esad ve eşi Esma Esat Ankara'da. Hayrünisa Hanım Cumhurbaşanı eşi, ben Meclis Başkan vekiliyim. Kadınlarla yemek için davet edildim. O konuşma esnasında o bana iptal ettirilen kararın imzalandığını öğrendim. Beşar Esad'la konuşmadan olmaz. Hani beka meselesi, yerli milli konuşuluyor ya bol bol. Orada nüfus homojenleştirilmesi yapıldı, onun da önüne geçilmesi gerekir.
'Erdoğan'a 2019'da Antalya'da dedim ki, 'Devlet olarak beni Suriye'ye gönderin, görüşeyim' dedim'
2019 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a devlet adına Suriye'ye gitme teklifinde bulunduğunu aktaran Akşener, şu bilgileri verdi:
Sayın Erdoğan'a 2019'da Antalya'da dedim ki, 'Devlet olarak beni Suriye'ye gönderin, görüşeyim' dedim. Şimdi kimsenin sayı konusunda haberleri yok. Müthiş bir öfke tetikleniyor. Önder mahallesinde Türk vatandaşları eylemde bulundular. O gün benim aklım çıktı. Mesele şu; gençlere sesleniyorum, bu işler büyüklerin hatasıdır, siz bu işi düzeltmeye kalkmayın. Bize 'ey büyükler siz sebep oldunuz bunu düzeltin' deyin. O çocukların öfkesini oraya yöneltmek çok büyük tehlike. Bu işin müsebbibi yaşlılar, sayın Erdoğan. Bunun çözümünü hep birlikte yapmalıyız. Erdoğan masa toplasa, çağırsa 'görüşünüz ne' dese. Biz görüşlerimizi bildirsek. Yine artısı ona yazsın. İstişare kültürü diye bir kavram gitti istiare geldi. 2053'de Suriye kökenli 35 milyon insan olacak bu ülkede, simülasyon yaptık. Arap nüfus demiyorum, yani Urfa'da doğmuş etnik aidiyeti Arap olan kardeşlerimiz de rahatsız. Bambaşka bir şey var şu anda. Bu kadar yüksek ve yekpare bir göç olamaz.
'1 yıl içerisinde biz hem faizleri hem enflasyonu tek haneye düşüreceğiz'
Hem faizi hem de enflasyonu düşüreceklerini söyleyen Akşener, "1 yıl içerisinde biz hem faizleri hem enflasyonu tek haneye düşüreceğiz. En başında faizi şak diye düşürürüz demiyorum. 1 yıllık sürede enflasyonla faizi birbirine bağlı olarak düşüreceğiz diyorum. Sayın Erdoğan 'faiz sebep enflasyon sonuç' diyor ya, böyle bir Nobel'lik iddia var ama her şey ters yüz oldu. Gerçeklikten kopmamak lazım. Türkiye'nin tercihlerini değiştirmek, kalkınmayı öne koymak öncelik. Bunların tamamının yapılması için bir zihniyeti değiştirmelisiniz. Tek adam olmayacak, kayırma yolsuzluk ortadan kalkacak. Özellikle birinci öncelik gıdaya erişim olacak. Mesela Japonya pirincin stratejik rolünü bildiği için pahalıya mal etmesine rağmen onu yetiştiriyor. Amerika çiftçisini tutmak, yetiştirdiği mamulle geçinebilmesini sağlamak için destekliyor. Biz de bunu önceleyeceğiz." dedi.
Dış politikaya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Akeşern, geçmişten örnekleri vererek, şunları söyledi:
"Başbakan AB'ye gider, en sert muhalefet yapan parti liderleri ile arka kapıdan görüşür. Bugün de konuşulmalı. Mesela Yunanistan'la ilgili yüzde yüz haklıyız. Ama biz uzun zamandır, 12 adayı bir kenara koyduk, Lozan'la ilgili durum. Ortada kalan kayalık, adalar dediğimiz yerler silahlandırıldı. Şöyle şeyler yaşadık. Soru önergesi verin dediğim zaman arkadaşlara, o zaman dendi ki 'usuletle suhuletle yapalım, gürültülü yapmayalım' dendi. Biz parti olarak ona uyduk. Sayın Çavuşoğlu ile görüşmüşlüğüm var bu konuyla ilgili. Türkiye adına bu iktidarın Dışişleri Bakanı konuyla ilgili adım atmaya kalkıştığımızda 'şöyle olsa daha iyi olur' dendiğinde muhalefet arkasında duruyor. Arkada şöyle bir diplomasi yapılıyor. 'Size şöyle durur musunuz' deniyor ve öyle yapıyorsunuz. Haklı iken haksız duruma düşen Türkiye. Maalesef ben eşittir devlet, ben eşittir Türkiye anlayışıyla gelinen nokta çok kötü.
'Mursi'ye yapılan yanlış, bunu söylemek başka bir şey ama Mursi'nin intikamını almak doğru değil'
Darbeyle indirilen eski cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yapılanların yanlış olduğunu söyleyen Akşener, "Bunu söylemek başka bir şey ama Mursi'nin intikamını almak doğru değil. Mısır'la olan o güzel ilişkiler gitti, sonuç itibarıyla Mısır'la Yunanistan anlaşma imzalandı. Diğer taraftan mavi vatan konusunda aynı şey. Diğerleriyle de yapmalıydık. Tek taraflı, çok bağıran, büyük gürültü çıkarıp sonra geri adım atan tavırlar yanlış. Ana bilgileri bilmiyorum. İsterdik ki, biz zaten bu tür konularda destek veriyoruz. İsterdik ki, başta sayın Erdoğan olmak üzere muhalefeti ciddiye alıp, kendisi olmayabilir, Dışişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı'yla bilgilendirmek. Bunların yapılmaması Türkiye açısından çok büyük bir nakısa" dedi.
"Dış politikada Atatürk ve arkadaşlarının çizdiği vizyonun arkasındayız, batı medeniyeti muasır medeniyet çizgisi" diyen Akşener, "Bunun anlamı eller havada geçmek değil. AB de şu anda Türkiye ile ilişkiler seçim kazanmak için özne yapılıyor. Bu son derece yanlış. Sonuçta AB'de değerler zinciri var, ne kadar uyuluyor, uyulmuyor o başka. Bizim AB ülkeleri ile yaptığımız ihracat ve ithalat herkesten fazla. Ben gerçekçilikten bahsediyorum. Bu, AB için yerlere yatmak anlamına gelmiyor. Eşit ilişki kurma imkanınız var, siz büyük ülkesiniz. Olmuyorsa da olmuyordur. Elinizde bir fırsat var. Çok basit bir şey. Siz NATO üyesisiniz. Bu arada Almanya ve Fransa'yı da katın. PKK ile bütün meselenizi çözebilirsiniz. Ama bunun için gerçekçi tutum lazım. Bizim Batı ile ilgili itirazlarımız pek çok şey var. Ama netice itibarıyla AB bünyesinde yer almak konusunda süreci lehimize sonlandırmak gibi bir hedefimiz var" dedi.