Hatay'da Gezi Parkı eylemleri sırasında öldürülen Abdullah Cömert'in davasının yedinci duruşması gerçekleşti.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre duruşmaya Abdullah Cömert'in annesi Hatice ve babası Edip Cömert ile avukatları katıldı. 'Olası kastla öldürme' suçundan tutuksuz yargılanan ve 25 yıla kadar hapsi istenen sanık polis memuru A.K., Mersin Adliyesi'nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle duruşmaya katıldı.
Sanık polisi, avukatı İbrahim Uzun savundu.
CHP ve Halkın Kurtuluşu Partisi (HKP) üyesi yaklaşık 25-30 kişilik bir grup, Cömert ailesine destek vermek için adliyeye geldi. Gruptakiler 'Katiller halka hesap verecek', 'Abdullah Cömert ölümsüzdür', 'Ağlama anne, evlatların burada' ve 'Anaların gözyaşı katilleri boğacak' sloganları attı.
ADLİ TIP SÖZÜ MAHKEMEYE BIRAKTI
Mahkemede öncelikle 'sanık polisin gaz tüfeği atışıyla ölümün gerçekleşeceğini öngörüp öngöremeyeceği' sorusuna yanıt vermesi talep edilen Birinci Adli Tıp İhtisas Kurumu'nun raporu okundu. Raporda, 'Kastın tayini, adli tıbbın çalışma alanına girmez' denilirken; konunun mahkeme tarafından aydınlatılmasının uygun olduğu vurgulandı. Cömert ailesinin avukatı Hatice Can, "Adli Tıp'ın suçun niteliğinin tayin ve tespiti mahkemeye aittir görüşüne katılıyoruz. Biz de en başından beri bu görüşü savunuyorduk" dedi.
SANIK AVUKATINDAN SAVUNMA
Sanık avukatı İbrahim Uzun, Adli Tıp raporunda çelişkiler olduğunu iddia ederken, "Olayın müvekkilimin eylemiyle gerçekleştiğine dair şüphe ve kesin kanaat bulunmamaktır" dedi. Cömert'in ölümünün gaz fişeği kapsülünün açtığı yaradan ya da kapsülden yayılan siyanür karbürden kaynaklandığına dair bir bulgu olmadığını öne süren Uzun, söz konusu gaz fişeğinin A.K.'nin içinde olduğu 'Akrep' aracından atıldığına dair iddiaların da kesinlik taşımadığını söyledi. Polis memurunun gaz fişeğini ateşlerken hedef gözetmesinin mümkün olmadığını, gözetse de hedefi vurmasının mümkün olmadığını savunan Uzun, bu nedenle olası kastla cinayet suçundan yargılanamayacağını öne sürdü. Uzun "Bu yargılamanın bir an önce bitmesi müvekkilimin açısından da yararlı olacaktır" diye konuştu.
Duruşmaya Mersin'den SEGBİS yöntemiyle katılan sanık polis memuru A.K. açıklamada bulunmazken; sadece avukatının beyanına katıldığını söylemekle yetindi.
"ABESLE İŞTİGAL"
Cömert ailesinin avukatı Hatice Can, savunma karşısında tekrar söz alırken; "Daha öncede dediğimiz gibi adil yargılama gereği bu dava Hatay'da görüşülmeliydi. Yüz yüze sorgulama yapılmalıydı. Akrep içindeki konuşmaların çözümünden, polislerin dışarıdaki kalabalığa öfke ve husumet duydukları açıkça ortaya çıkmıştır. Abdullah Cömert ara sokaktan evine dönerken vurularak öldürülmüştür" dedi.
Avukat Tacettin Çolak da "Ölümün gaz fişeğinden olmadığını savunmak abesle iştigaldir" derken; Cömert'in gaz fişeğinden öldüğünün Adli Tıp raporu ile de ortaya çıktığını vurguladı. Çolak, "Adaletin yerine gelebilmesi için sanık polisin tutuklanması gerekir" dedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti sanığın tutuklanması istemini SEGBES aracılığıyla tüm duruşmalara katılması, sanığın kaçma şüphesi olduğuna dair bir somut delilin bulunmaması nedeniyle bir kez daha reddetti. Mahkeme katılan taraflara davanın esası hakkında yazılı sözlü beyanda bulunmaları için süre verdi. Duruşmayı 19 Şubat 2016'ya erteledi.
ACILI ANNE: EMRİ VERENLERİN ALLAH BELASINI VERSİN
Duruşma bitiminde Abdullah Cömert'in anne babası açıklamalarda bulundu. Acılı anne Hatice Cömert, "Biz adalet istiyoruz ama adalet yok. Ne adalet var, ne vicdanı var. Biz Hatay'dan buraya geldik, yolculuğumuz 18 saat sürdü. Mahkeme ise bir saat sürdü. Yine karar verilmedi. Dava yine uzadı. Katil yine dışarıda" dedi.
Sanık polis memuruna da seslenip, beddua okuyan Cömert, "Benim oğlum sana ne yaptı? Senin gibi gençti. Allah kahretsin, emri verenlerin Allah belasını versin" dedi. Sanığın tutuklanmamasına da tepki gösteren Hatice Cömert, şöyle konuştu:
"Benim oğlumu katlettiler. Bu Abdullah'ın duruşması değil hepimizin duruşması. Kimse ölmesin, başka analar ağlamasın. Ben 2.5 yıldır ağlıyorum. O hakim, o savcı, korkuyorlar, ceza vermiyorlar. O katil dışarıda. Bizi Hatay'dan Balıkesir'e sürüklüyorlar. Benim oğlum Hatay'da öldü, Balıkesir'de ölmedi. Niye buraya taşındı? Bize ceza veriyorlar. Katile ceza vermiyorlar bize ceza veriyorlar."
Baba Edip Cömert ise polisle birlikte Vali, Emniyet Müdürü, İçişleri Bakanı ve Başbakan'ın da oğlunun ölümünden sorumlu olduğunu iddia etti. Baba Cömert, "Bunlar emri en üst makamdan aldılar ve benim çocuğumu öldürdüler" dedi.
Avukat Hatice Can da davada artık sona yaklaşıldığını belirtirken, "Bu celsede polisin tutuklanma istemimiz kabul edilmedi ancak gelecek celsede tutuklanacağına inanıyoruz" diye konuştu.