Altaylı'nın Tarım ihracatına fiili durdurma başlığıyla (19 Mart 2019) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Tarımın sorunlarına ilgim aşikar olduğu için, Antalya’da meyve sebze üretimi ve ihracatı yapan bir okurum aradı dün. Geçtiğimiz hafta sonu itibarıyla, Antalya’dan yapılan meyve sebze ihracatı, fiili biçimde” durdurulmuş.
Anlamadım, Yasak mı geldi?” diye sordum.
Hayır, resmen bir yasak gelmemiş ama durdurulmuş.
Nasıl yani?” diye sordum anlattı:
İhracata gidecek tarım ürünleri için burada ilgili bakanlığın müfettişleri bir denetim yapıyorlar. Yollanacak olan ürünler ihracata uygun mu, yeterli kaliteye sahip mi diye bakıyorlar. Bizim de şikayetçi olmadığımız bir denetim. Ancak birkaç gündür bu denetim ihracat yasağına dönüşmüş durumda. Müfettişler, hemen hemen hiçbir malın ihracatına onay vermiyorlar. Bu da ihracatı fiilen durdurdu,”
Daha önce rastgele seçilen ürünlere bir denetim yapılırken, şimdi neredeyse tüm ürünler ince ince kontrol edilip, İhracata uygun değildir” demek için bahane aranıyormuş.
Üreticinin iddiası bu.
Amaç ne?” diye sordum haliyle. Çünkü bu işleri genelde alıcı taraf yapar, biz de kızardık. Bu kez biz yollamıyoruz.
Amaç iç piyasaya mal yollamak. İhracatı engelleyerek iç piyasada fiyatların düşmesini sağlamaya çalışıyorlar.”
İhracata giden malın kilosu yaklaşık 5-6 TL’den ihraç ediliyor.
İhracat engellenince, üretilen ürünler bekleyebilecek ürün olmadığı için iç piyasaya verilmek zorunda.
İhracata uygun bulunmayan mal mecburen hale getiriliyor ve arz fazlası olduğu için de fiyat 2-3 TL’ye düşüyor.”
Okuruma Bunun neresi kötü, İç piyasaya ucuzluk getirmeye çalışıyorlar” diye soruyorum.
Üretici ve ihracatçı okur şöyle diyor:
Bu planlı bir iş olsa eyvallah. Ancak bu seçime kadar böyle olacak diyorlar bize. Yani 2-3 haftalık bir iş. Ancak buradaki sıkıntı şu. Bizim yurt dışına taahhütlerimiz var. Bunları yerine getiremeyince cezai şartlar devreye girecek. Daha da kötüsü yurt dışındaki müşterilerimiz bizden tedarik edemedikleri ürünleri, başka pazarlardan alacaklar ve giden müşteri bir daha geri dönmeyecek. Arz güvenliğine uymuyoruz çünkü. Yıllar içinde oluşturduğumuz pazarları 2 hafta içinde kaybedeceğiz. Bu durumu üretici ile konuşup çözseler daha rahat ederlerdi. Hem pazar kaybetmezdik hem de iç piyasaya da biraz daha mal sağlayıp fiyatları kontrol etmelerine imkan sağlardık. Bu haliyle 2.5 milyar dolarlık bir pazar kaybedeceğiz”
Güldüm.
2.5 milyar dolar değil 25 milyar dolar kaybetseniz hikaye. Önce seçimi kazanmaları lazım. Sizin değiniz sonraki mesele”