Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor ve AB-Türkiye Parlamento Delegasyonu Başkanı Sergey Lagodinsky, Türkiye’de gerçekleşen 14 Mayıs seçimlerine ilişkin bir ortak açıklama kaleme aldı.
14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem milletvekilliği seçimleri için “Türkiye’nin geleceğini ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini belirleyecek seçim” ifadelerinin yer aldığı açıklamada seçimlerin eşit şartlarda gerçekleştirilmediği görüşü paylaşıldı. Açıklamada, “ İfade veya örgütlenme özgürlüğü gibi temel özgürlükler, mevcut yasal çerçeve ve uygulama tarafından büyük ölçüde engellenmeye devam etmektedir.” İfadeleri yer aldı.
Amor ve Lagodinsky’nin ortak açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Dün Türkiye, ülkenin geleceğini ve AB ile ilişkilerini belirleyecek olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini gerçekleştirdi.
Türk halkının bu süreci barışçıl bir şekilde yürütmesini takdir ediyor ve yüksek katılımı alkışlıyoruz. Bunlar, vatandaşların güçlü demokratik iradesinin kanıtıdır. Ancak, AGİT/DKİHB seçim gözlem heyetinin ön bulgular ve sonuçlara ilişkin açıklamasında yansıttığı gibi, seçimlerin eşit şartlarda gerçekleşmemiş olmasından üzüntü duyuyoruz. İfade veya örgütlenme özgürlüğü gibi temel özgürlükler, mevcut yasal çerçeve ve uygulama tarafından büyük ölçüde engellenmeye devam etmektedir.
Seçim sürecinin bundan sonraki aşamalarının barışçıl ve demokratik bir şekilde gerçekleşmesini ve yetkililerin seçimleri Türkiye'nin uluslararası taahhütlerine uygun hale getirmek için tedbirler almasını temenni ediyoruz."
AGİT ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) gözlemcilerinden oluşan uluslararası seçim gözlem heyeti, dün yapılan Cumhurbaşkanı ve 28'inci Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi. AGİT Kısa Dönem Gözlem Heyeti lideri Michael Georg Link, "Biz gözlemciler bu seçimlere katılımın bu kadar yüksek olmasından etkilenmiş durumdayız. Türk halkı kendilerinin, Türkiye’nin geleceği ile ilgili söz sahibi olmalarının taahhütlerini göstermiştir. Bazı politik alternatifler bulunsa da bunların birlikte yarıştığı ortam eşit şartlarda gerçekleşmiyordu. Temel bazı özgürlüklerin kısıtlanıyor olması, bazı partilerin, siyasetçilerin seçim sürecine dahil olmasının engellemesi de dez avantajlara neden oldu. Seçim çok kutuplaşmış bir ortamda gerçekleşti. Şeffaflık konusunda bazı endişeler gündeme getirildi. Türkiye’deki ortama baktığımızda seçmenlerin ve adayların kayıt altına alınmasında olumlu gelişme olduğunu görüyoruz" dedi.