İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile arasında gelişen polemiğe dair konuştu. AYM Başkanı Zühtü Arslan'ın bir dönem Polis Akademisi Başkanı olarak görev yaptığını hatırlatan Bakan Soylu, "Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini ben FETÖ'den ihraç ettim" dedi.
"Ehliyet sahibi olan vatandaşlar ehliyetlerini, yeni nesil kimlik kartları ile birleştirebilecek mi? Son tarih nedir?" sorusu üzerine Bakan Soylu, programa güzel bir haberle başlamak istediğini belirterek, bugün 17'nci aile ile Irak'ın kuzeyinden getirdikleri Serkan Akkuş'un buluşacağını söyledi.
Bakan Soylu, şunları ifade etti:
"Güzel bir haberle başlayalım. 186. gün olması lazım bugün Diyarbakır annelerinin. Türkiye'de ve dünyada teröre karşı, uluslararası sisteme karşı, bölgenin istikrarsızlaştırılmasına karşı ana yüreğiyle kendi evlatlarına sahip çıkmaya çalışıyorlar. Bir taraftan kendi evlatlarına sahip çıkıyorlar, bir taraftan başka evlatların terör örgütüne katılmaması için aslında o çıplak gerçeği o cesur yürekleriyle beraber ortaya koyuyorlar. Bugün 17'nci aileyle Irak'ın kuzeyinden getirdiğimiz Serkan Akkuş buluşacak. İnşallah yarın. Buraya gelmeden önce Sayın Cumhurbaşkanımızı Diyarbakır annelerinde bir kavuşma var diye aradım. Daha sonra babası Fahrettin Beyi aradım. Yaklaşık bir yıldır orada, o çadırda duruyor. Annesi ile de konuştum. Büyük bir psikolojik galibiyet, büyük bir fiili galibiyet ve terörü destekleyen bütün unsurlar... Bu, o annelerin zaferi. İnşallah hepsiyle ilgili böyle sonuçlar alabilmek nasip olur."
Bakan Soylu, bu kavuşmanın yarın (bugün) gerçekleşeceğini aktararak, şunları söyledi:
"Bu akşam saat 17.50 itibariyle giriş yaptı 6 kişi. Bu, terör örgütünün içini karıştıran, PKK'yı psikolojik olarak çökerten ve hareket kabiliyetini, iletişim kabiliyetini daraltan çok önemli bir adım. O da bu yıl yaklaşık 162 oldu. Yani 162 kişi terör örgütünden bu yıl itibariyle, 3 yılda 700'ü aştı sadece ikna metoduyla. Ne yapıyoruz? Ailesiyle temasa giriyoruz. Muhakkak aileleriyle temas kuruyorlar. Ailesiyle temasa girdikten sonra onu nasıl bu tarafa getirilebileceği konusunda çabayı gerçekleştiriyoruz ve ardından da onu getiriyoruz. Bu, terör örgütüne, dağa gitmelerini azaltıyor."
Soylu, neredeyse 3 yılda 11 bin 900 kişinin dağa çıktığını, bu rakamın ise bugün 41 kişi olduğunu belirterek, "Bu şu demektir; peki kaç kişi gelmiş bu yıl? 156 kişi. Biz terör örgütünün içine daha fazla giriyoruz daha fazla ikna ediyoruz. Terör örgütünün buradaki gençlerimizi ve çocuklarımızı ikna etme kabiliyeti, devşirmeye çalıştıklarını Türkiye'ye getirme kabiliyetimizden daha az. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uyguladığı politikanın ne kadar doğru olduğunu, ne kadar isabetli olduğunu ve ne kadar da iyi bir şekilde evrildiğini gösteren en temel fotoğraflardan bir tanesi." değerlendirmesinde bulundu.
Bu yıl pandemi dolayısıyla gelişlerin üç ay boyunca ciddi şekilde durduğunu anlatan Soylu, "Bizim tahminimiz bu yıl 300 civarındaydı ama biz bu yıl 200'ü tamamlarız. Temasta bulunduğumuz aile sayısı 8 binin üzerinde" dedi.
"Sol terör örgütlerinden de getirdiklerimiz var"
Bakan Soylu, "Arkadaşlarını, çocukluğunu, ailesini, özelliklerini, her şeyini... Bu Türkiye'de kapsamlı olarak yapılan bir çalışma ve muhteşem bir çalışma. Sol terör örgütlerinden de getirdiklerimiz var. Tüm bunlara yönelik çok başarılı bir çalışma yürüyor." diye konuştu.
"Türkiye'ye geçen sene 200'ün üzerinde terörist girdi dışarıdan"
"Verdiğiniz rakamlarda Türkiye'deki PKK'lı sayısı 400'ün altına düştü. Şöyle diyenler de var; 'Bunlar aslında Suriye'ye gittiler. YPG'ye katıldılar.' Bu böyle midir yoksa hakikaten azaldılar mı?" sorusu üzerine Bakan Soylu, şu yanıtı verdi:
"Meseleyi bazıları küçümsemek için böyle bir değerlendirme yapıyor. Keşke olsa da göstersem. Bizim elimizde terör örgütünün Türkiye yapılanması var. Suriye yapılanması var, Kuzey Irak yapılanması var, İran yapılanması var. Bizim elimizde bütün yapılanması var. Türkiye'ye geçen sene 200'ün üzerinde terörist girdi dışarıdan. Bu sene 80 civarında. Biz dağa 41 terörist gitmeyle bir azaltma gerçekleştirmedik. Aynı zamanda telsiz konuşmalarını, yakaladıklarımızın ifadelerini alıyoruz, bazıları günlük tutuyor. Bütün bunların üzerinden yürüyoruz.
Allah razı olsun Cumhurbaşkanımızdan. Özellikle İHA konusunda ne mücadele verdiğini biliyorum. İnşallah tarih bir gün bu mücadelenin gerçek hikayesini anlatır. Ama ülke için başardı, ülkenin birliği için başardı. Dünyada İHA teknolojisini bizden daha iyi kullanan kimse yok. Çok yaptığımız iş var. Onların bir kısmı kendi içimizde gerçekleşen işler. Onun için Şırnak ve Hakkari bizim için önemli bir bölgedir. Şu anda orada görev yapan paşalarımızın tamamı gönüllü gittiler. Kiminin 5, kiminin 6'ncı şarkı. Ama bitirmeye gittiler."
"PKK bitti ne zaman diyeceğiz?" sorusuna karşılık Bakan Soylu, "Biz size ekim ayında Allah nasip ederse bir rakam veririz." yanıtını verdi.
"Avrupa'dan PKK'ya katılanlar sayısında azalma var mı?" sorusu üzerine Soylu, son zamanlarda yaptıkları tespite göre katılımın çok fazla olmadığını söyledi.
AYM Başkanı ile polemik
Bakan Soylu, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan'ın, kendisine cevaben yaptığı açıklamanın sorulması üzerine, AYM Başkanı ile kişisel bir sorununun olmadığını ifade etti.
'Bizim dilimiz düşünceyi saklamaz'
Ancak, karşı karşıya kaldığı meseleyi kendi üslubuyla ifade etmeye çalıştığına dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hepimiz ülke için çalıyoruz. Bizim dilimiz düşünceyi saklamaz, belki problemimiz bu olabilir. Ne varsa onu ifade etmeye çalışırız. AYM ne zaman kuruldu? AYM'nin ilk kurucuları Menderes'i asanlardır. Biz bu sistemi tartışmazsak yaptığımız işlerin hiçbir ehemmiyeti kalmaz. Türkiye kaç yıl başörtüsünü tartıştı? AYM burada ne yaptı? Kendi görevi olmayan bir meseleyi iptal eti. Refah Partisi'ni kim kapattı, ne yaptı Refah Partisi bu ülkeye? Nerede bu özgürlük? 367 garabetini de AYM sağladı. 17-25 Aralık nasıl geldi bu ülkeye? Bunu biri söylesin. Bütün bunlardan sonra derdiniz nedir, bugün ne oluyor da tekrar bir bisiklet tartışması başlattınız? Bir AYM üyesinin bisikletini gösterip, anayasanın 137. maddesini ortaya koyup, 'hukuka kimse müdahale edemez' gibi sadece PR üzerinden tweet atması son derece sakil bir davranıştır. Eğer bu davalar görülürken İçişleri Bakanı olarak, 'Benle alakası var, buna şöyle bakın' dersem bu tweeti atarsın ve 'yargıya kimse müdahale edemez' dersin. Ancak ben böyle bir şey yapmamışım ki. Tam tersi bitmiş, benim sonradan haberim olunca bir reaksiyon ortaya koymuşum. Eleştirme hakkı her zaman var, ben eleştirmiyorum ki senin arkadaşların eleştiriyor. Öyle bir hava oluşturuluyor ki sanki biz buna müdahale etmişiz de bu da anayasanın 137. maddesine aykırı gelmiş de öyle bir istifham oluşturmaya çalışmışlar. Bu büyük bir haksızlıktır. Türk yargısı şuanda büyük bir sınav veriyor. Ve başarılı bir sınav veriyor."
Soylu, hendek olaylarında ortaya konulan bildiriyi hatırlatarak, "Orada onlarca, yüzlerce evlat şehit ve gazi oldu. Bu memleket kolay mı kurtarıldı? Bu insanlar niye şehit oluyorlar? Rezil bir bildiri bu. İlk derece mahkemeler bunlara, 'Siz suç işlediniz, terör örgütü ile eşdeş bir tavır ortaya koydunuz' diyor. AYM ise buna 'düşünce özgürlüğü' diyor. Aynen Erdoğan'a ve devlete hakaret edenlere düşünce özgürlüğü dediği gibi buna da 'düşünce özgürlüğü' diyor. Biz bu ülkenin varlığı için kendini feda edenlere ne diyeceğiz? Bana, 'AYM ile niye böyle sert bir polemiğe girdin, acaba kişileri mi hedef aldın?' diye soruyorlar. Hayır kişileri hedef almadım. Bu günde bana laf yetiştirip, güya istiskal etmeye çalışan birtakım değerlendirmeler ortaya koyuyorlar. Ben onları kendime şeref mahyası olarak kabul ederim." ifadelerini kullandı.
Soylu, şunları kaydetti:
"Şekerle zehri bir araya koyuyorlar. Bu ülkede 15 Temmuz'u kim yaptı, fabrika işçisi mi yaptı? Kim yaptı? Kamu bürokrasisi. Kamudan çıkmadı mı? Bir tarafta yargı, bir tarafta TSK'nin içine girmiş hainler değil mi? Bir tarafta polisten ve jandarmadan ayıkladıklarımız değil mi? Devlete gelmiş sızmışlar ve ülkemizi satmışlar. Peki ne olmuş da bunlar girmişler. Biz 15 Temmuz'dan sonra bir karar aldık, 'devlete güvenlik tahkikatıyla adam alalım' dedik. Bundan masum bir istek yok. Markete adam alırken bile 'kim?' diye bakıyorsun. Bir derdimiz ve endişemiz olmasa bunu ortaya koymayız. Bunu bir tehdit olarak algılıyorum. Özgürlüğümüze, hukuk devletimize bir tehdit olarak algılıyorum. 15 Temmuz'da da bu anayasa yok muydu? Peki nasıl darbe yapmaya kalktılar? Biz devlete adam alırken kılı kırk yarmalı mıyız, yarmamalı mıyız?"
'AYM Başkanı'nın aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini FETÖ'den ihraç ettim'
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın Polis Akademisi Başkanı olarak görev yaptığını dile getiren Bakan Soylu, "FETÖ'cü üyelerin 2 yıldan fazla ceza almalarını engellediler. Madur olan kim? Bir paşa. Şimdi nerede, dağlardan mücadele ediyor. Bizim okuma yazmamız yok doğru, biz çiftçiyiz zaten, biz bilmeyiz. Burada ifade etmem gerekir, ben bugün bu konulara hiç girmeyecektim. AYM Başkanı'nın bir akrabası vefat etti. Bugün başka bir deklarasyon çıktı. Polis kime bağlı, İçişleri Bakanlığı'na. Bugün yapılan işlerden ben sorumlu muyum? Sorumluyum. AYM Başkanı'mız Polis Akademisi Başkanı'ydı. Aldığı öğrencilerin yüzde 41'ini ben uzaklaştırdım, ben ihraç ettim. Ben bilerek aldı şöyle yaptı, böyle yaptı demiyorum, bir şeyi iptal ederken 50 yıllık geçmişine bakmana gerek yok. Başka bir şey daha var, esas itibariyle Erzurum Üniversitesi'yle yapılan bir protokol var, birtakım polis memurlarının amirliğe terfi etmesini sağlayacak. Bunları bu ülke yaşadı ya. Bu milletin başına bir daha bu felaketi nasıl getirebiliriz? Bu nesil, yani 30-70 arasındaki nesil bu ülkede her şeyi gördü. Yokluk, anarşi, terör, ABD'nin bize parmak sallamalarını gördük mü? Bizden sonraki nesiller niye böyle şeyler görsünler? Bu tecrübeleri bir araya getirmek varken, ilmin kibrine kapılmamak varken" dedi.
'Türkiye, selefilerle yıllardır mücadele veriyor'
Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün “Selefi dernekler ayaklanma için silahlanıyor” iddialarıyla ilgili konuşan Soylu, şunları söyledi:
''Bizim ortak söylemimiz vardır; Biz her söylenen bilgiyi ciddiye alırız. Biz bilgiye açız. Bize ne bilgi verilirse onu analiz etmek ve ondan bir şey çıkarmaktır. 2016'dan 2020'ye kadar bunlara mensup 5 bin kişiyi gözaltına aldık. En son Bursa'da Uzi yakalandı. İstanbul'da Ayasofya ve derneklere bir hareketlilik vardı o yakalandı. DEAŞ'la ilgili bir hareketlilik olduğu zaman ben kamuoyuna söylüyorum. Neticede kanadı bulduk. Başarılı operasyon yaptık. Adamın aynı zamanda emiri olduğunu öğrendik. Türkiye, Selefilerle yıllardır mücadele ediyor. Selefi örgütle ilgili 47 yapılanma var. Yaklaşık 28 tane dernek ve vakfa gözaltı yapmışız. Türkiye'de bu mücadele devam ediyor. Bizim bilgiye her zaman ihtiyacımız var. 1-2 gün içerisinde Cübbeli Ahmet Hoca bildiğini anlatacak.
'DEAŞ'tan 2020 yılında 152 terör eylemi engellemişiz'
DEAŞ'tan 2020 yılında 152 terör eylemi engellemişiz. 26.8 ton bomba. Türkiye, güvenlik açısından 24 saat çalışıyor. Bir ilde bir iş yaşadığımız zaman evladımıza kavuşmuş gibi seviniyoruz. Bunların arkasında bir yapı olduğu aşikar. ABD'nin DEAŞ konusundaki tezi, kendisine aittir. DEAŞ'la PYD'yi bir araya getirmedim ki. Türkiye yapmadı bunu. PYD niye DEAŞ'lıları bıraksın. Şimdi bu büyük bir oyunun parçası. Ayasofya ile DEAŞ'ın fikri olarak ne çatışması olabilir? Burada hiç kimsenin endişesi olmasın. Her şeyi adım adım takip ediyoruz.''
Soylu: Erdoğan'dan sonra siyaset veya bu görevlerle ilgili mezar taşında herhangi bir şey yazmasına gerek yok
Bakan Soylu, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sonra siyaseti bırakacak mısınız?" sorusuna şu ifadelerle cevap verdi:
“Yaklaşık 8 yıldır AK Parti'de çalışıyorum. Yarını önemseyenler olabilir. Çok doğaldır. Benim şahsi kanaatim Türkiye'nin bugünü önemlidir. Bu dönemi iyi atlatmalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızla çalışıyoruz. Benim bırakabileceğim en büyük miras Sayın Cumhurbaşkanımızla çalışma şerefidir. Erdoğan'dan sonra siyaset veya bu görevlerle ilgili mezar taşında herhangi bir şey yazmasına gerek yok. Ama Erdoğan'la çalıştı şerefiyle bitirdi. Bundan daha şeref bir şey yok.”