Ankara’da partisinin yedinci il başkanları toplantısında konuşan Babacan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın sıkça eski yokluk günlerini hatırlattığını belirterek, Ama şimdi maalesef yokluk dönemi, kıtlık dönemi tekrar başlıyor. Gençlerimiz yağ kuyruklarını bilmiyor ama bu kötü yönetim yüzünden bayat ekmek kuyruklarını görüyor. Son haftalarda da şeker sıkıntısı duyar olduk. Şu son 19-20 yılda böyle bir şey yoktu ama o yokluk, yoksulluk, kuyruk dönemini maalesef ülkenin gerçeği haline getirdiler. Anlaşılan bu iktidar, şeker kuyruğu günlerini bilmeyen Y ve Z kuşağına o günleri yaşatacak. Biz emaneti teslim aldığımız gün, ülkemiz hızla toparlanmaya başlayacak dedi.
DEVA lideri Babacan, şu ifadeleri kullandı:
Krizlerin ortağı Sayın Bahçeli yine laf kalabalığı yapmış. ‘Biz Cumhur İttifakı’nın bir ortağı olsak da işlevimiz ve sorumluluğumuz muhalefettir’ demiş. Bu sorumluluktan o kadar kolay kaçamazsınız. Küçük müçük fark etmez. 2018 seçimlerinde Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleyen, iktidarın Meclis’e getirdiği her teklife evet diyen, bir sonraki seçimlerde cumhurbaşkanı adayınız olarak peşinen yine Erdoğan’ı ilan eden sizsiniz. Siz bir siyasi partinin genel başkanı olarak kendinizi değil de bir başka partinin, AK Parti’nin genel başkanını ‘Adayımızdır’ diye açıkladıktan sonra nasıl dönüp ‘İşlevimiz ve sorumluluğumuz muhalefettir’ diyebiliyorsunuz? Mantıksal bütünlük yok. Yan yollara kaçma hazırlığı var. ‘İktidarın bütün nimetlerinden faydalanalım ama krizden bahsedilince muhalefettik’ diyelim. Böyle muhalefet olmaz. Siz bu ittifakın da krizleri çıkaran bu iktidarın da ortağısınız.
Büyük başarısızlığın altında imzası olan çıkıp diyor ki ‘Biz ekonominin kitabını yazdık’. Sayın Erdoğan’a sormak lazım; hangi kitap? Sizin yazdığınız kitabı söyleyeyim: Bizler ayrılıp ekonomiyi size devrettiğimizde, İstanbul’da ekmeğin fiyatı 75 kuruştu. Şu anda 2,5 lira. Biz ekonomiyi devrettiğimizde doğal gazın ortalama fiyatı metreküp başına 90 kuruştu. Bugün metreküpü 2 lira civarında. Ayçiçek yağının litresi 7 liraydı. Şimdi 20 liraya dayandı. Biz ekonomi yönetimini devrettiğimizde asgari ücret 345 dolardı, bugün 283 dolar. Üniversite öğrenci bursları 137 dolardı, şimdi 65 dolar. Ekonomi yönetimini devrettiğimizde dolar 2 lira 92 kuruştu. Bugün 10 lira oldu. Yazdığınız ekonomi kitabı budur. Siz ne yazdınız biliyor musunuz? Koskoca bir ülkenin yoksullaşmasını yazdınız.”
Bizim demokratik ilerlemeden anlayışımız asla 20 sene öncesine gitmek değildir. Eski vesayetçi aklın egemen olduğu günleri geri getirmek asla değildir. O günleri ‘tam demokrasi’ olarak saymıyoruz. Yetki ve imkânların elimizde olduğu her dönemde demokrasiyi yükseltme gayretinde olduk. Bu ülkenin hafızasında acılar bırakmış günlerin bu ülkenin hayrına olmadığını biliyoruz.”
Bu ülkenin birbirinden değerli vatandaşlarına, sırf kendilerine göre ‘makbul vatandaş’ değiller diye; o ayrımcı, ırkçı aklın çizdiği kimliklere sahip değiller diye, zulmettiler. O nedenle, bizim demokrasi hedefimiz, asla geçmişin tozlu sayfalarında yer almıyor. Bizim demokrasi hayalimiz; herkesin eşit vatandaş olduğu bir ülkedir. O acıların bir daha yaşanmayacağı bir ülkedir.”
İnansın inanmasın, mezhebi ne olursa olsun, etnik kimliği ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun hiç fark etmez; bu ülkenin vatandaşı olan herkes, eşit vatandaştır. Bu bizim temel ilkemizdir. Ülkemizi, merkezinde insan olan; kapsayıcı, çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir demokrasiye ulaştırmak için var gücümüzle çalışacağız.”
Ticarette ‘Borcum borç; ne öderim ne inkâr ederim’ diye ünlü bir söz vardır: Esnaflık yaptığımız dönemde öyle bir ticaret hiç yapmadık. Siyasette de hiç yapmadık. DEVA kadroları olarak sözün ne anlama geldiğini gayet iyi biliyoruz. Tutamayacağımız bir söz asla vermiyoruz. Ama verdiğimiz her sözün de sonuna kadar arkasındayız.”