Babacan, siyaset ve din ilişkisi hakkında da "Din alimlerimiz de baskı altında tutuluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, yapılan her şeyi bir din meşrutiyeti kılıfına sokmanın aracı haline getiriliyor. Biz buna artık isyan ediyoruz" dedi.
Flash Haber TV’de Orhan Uğuroğlu’nun sunduğu Adalet ve Demokrasi programında gündemi değerlendiren Babacan şu ifadeleri kullandı:
"Skandal sözler"
“Sayın Erdoğan, partisine yeni katılan kişiye kısık sesle mikrofonların kapalı olacağını düşünerek ifade ediyor. Zihninin geri planındaki kodu deşifre ediyor. Birincisi, bu kodlarda kadına bakış var: Kariyeri çocuk doğurmakla alakalı. İkincisi, çocuk sayısı konusunda dikte ediş var. Üçüncüsü; 5, 10, 15 çocuk derken PKK’yı karıştırıp Kürt vatandaşlarımızı itham eden, adeta onları terör örgütüyle aynı düzleme taşıyan ifadeler kullanıyor. Bunların hepsi skandal sözler. Utanç verici. Dağda herhalde çocuk doğurma imkânı yok insanların, değil mi? 5, 10, 15 çocuğu olan kim? Herhalde Kürt vatandaşlarımızı kast ediyor. Zihnin geri planındaki kodlarda örtüşme olduğu için iyice işi karıştırıyor, eline yüzüne bulaştırıyor.”
“Partimizi kurarken ilan ettik: Dinimizin kutsallarını siyasete alet etmeyeceğiz. Karşı tarafta öyle acımasızca bir din istismarı var ki bunlara cevap vermek yine bize düşüyor. Halbuki din alimlerimizin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çıkıp hemen ‘Bir dakika, bizim dinimize kader tanımı budur. Kazanın tanımı budur. Tedbirin yeri budur’ diye açıklama yapması lazım. Din alimlerimiz de baskı altında tutuluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, yapılan her şeyi bir din meşrutiyeti kılıfına sokmanın aracı haline getiriliyor. Biz buna artık isyan ediyoruz.”
“Bağımsız denetim mekanizmalarının olduğu ülkelerde kazalar daha az oluyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor, uzun uzun alınan tedbirleri anlatıyor. Savunmaya geçiyor. Soruşturmayı yapan savcılar nasıl hareket edecek? Cumhurbaşkanı taraf olmuş, ‘Her türlü tedbiri almıştık’ diyor. Yönetimden taraf olduğu tabloda, savcılar hakimler nasıl çalışacak? Bağımsız yargı çok önemli.”
“Sayın Erdoğan ‘Ben ekonomistim, benim bir inadım var’ diyor. Sonuçlar ortada. TÜİK’in açıkladığı bile 24 yılın en büyük enflasyonu. Kurda korkunç bir artış. Çok yaygın bir yoksullaşma. Ve şu anda Erdoğan rahmetli Özal’ın orta direğini yıkmış durumda. Zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu. Orta direk diye bir şey kalmadı. Milyonlarca insan için ömür boyu bir araba almak hayal, bir ev satın almak imkânsız. Orta direk çökünce büyük bir yoksulluk oluştu.”
“TOKİ’nin açıkladığı projede bir evin fiyatı kabaca 650 bin lira. 2022’de faize ve kur farkına ödenen rakamla 1 milyon konut yapabiliyorsunuz. 7 milyon kişi başvuruyor. Yılda 100 bin yapacağız diyorlar. Ne kadar sürer? 70 yılda ancak teslim edecekler. Tamamen bir göz boyama. 7 milyon insana konut sahibi olma umudu satıyor. 7 milyon kişi kuyruğa girdi diye niye övünüyorsun, hepsine konut verebiliyor musun? Yapılacak şey enflasyonu düşürüp herkes için konutu ucuzlatmak. Toplum için ev sahibi olmayı kolaylaştırmak.”
“Cumhurbaşkanı ismi belirlenmeden 2 şeyi tamamlamamız gerekecek. Birincisi geçiş sürecinin yol haritası. İkincisi de ortak politika. Geçiş sürecinin yol haritasında 32 tane karar verilmesi gereken husus var. Bizim DEVA Partisi olarak bir hazırlığımız var. Altılı masa ile bunları paylaştık. Diğer partiler de 32 başlıkla ilgili kendi düşüncelerini hazırlıyorlar. En nihayetinde bu 32 başlıkta anlaşıp geçiş sürecinin yol haritasına imza atmamız lazım.”
Partisinin eylem planlarından da bahseden Babacan şöyle konuştu:
“Bu yıl faize ödenen paranın onda biri ile Türkiye'deki bütün interneti hızlandırmak ve gençler için bedava yapmak mümkün. Fiber optik interneti Türkiye’nin her yerine taşıyacaksınız. Devlet bir kere o parayı harcayıp, paramı geri verin demedikten sonra zaten internet hızlanıyor ve ucuzluyor.”
“Gençler, kadınlar veya uzun süre işsiz kalanlar için yeniden beceri kazandırma ve meslek edinme programları başlatıyoruz. Bu programlara gidiş geliş yol parası, öğlen yemeği parası devletten. Programlara katılan insanların cebinden 5 kuruş para çıkmayacak. O programları geçen insanlar işe girdiği zaman diyeceğiz ki biz sizden vergi istemiyoruz.”
“Aile hekimliği gibi, aile sosyal destek uzmanı ağı kuruyoruz. 70 bin aile sosyal destek uzmanı ile her bir aileden sorumlu bir kişiyi görevlendiriyoruz. Yardımları devletin bir lütfu değil, vatandaşın hakkı haline getiriyoruz.”