Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan’ın gündeminde seçim kanunu tasarısı, dış politikadaki diplomasi trafiği ve aile hekimlerinin talepleri vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Seçim yasalarıyla oynamaktan medet umanlar, halkın çoktan vermiş olduğu bir kararla inatlaşmaya çalışıyorlar. Beyhude. Halkın desteğini kaybedip, seçimi matematik formülleriyle kazanacaklarını zannediyorlar. Vay yavrum vay... Uğraşsınlar, mümkün değil. Açık açık ifade ediyorum. Erdoğan ve Bahçeli, kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecek. Seçim günü geldiğinde, halkımızın iradesi, her türlü siyaset mühendisliği ürünü formülü yıkıp geçecek.”
Biz sadece ve sadece halkımızın sağduyusuna güvenerek bu yola çıktık. Halkımızın yoğun ilgi ve teveccühüyle de yolumuza devam ediyoruz. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum: Masa başında üretilen formüllerle, entrikalarla seçim kazanılmaz. Seçim meydanda kazanılır. Onun için Erdoğan ve Bahçeli’ye hodri meydan diyorum.”
Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli baş başa verip, jübile seçimlerine nasıl gireceklerini konuşmuşlar. Ancak, görünen köy kılavuz istemez. Sonuç şimdiden ülkemize hayırlı olsun. Önümüzdeki seçimler, Sayın Bahçeli’nin çeyrek yüzyıllık genel başkanlık kariyerinin de jübilesi olacak. Biz kendilerini, er ya da geç, kendilerine yakışan bir şekilde uğurlayacağız. Ardından, ülkemizi en kısa sürede, huzura, zenginliğe ve adalete kavuşturacağız. Önümüzdeki seçimler, devletin elindeki tüm imkanların, iktidardaki parti lehine seferber edildiği son seçim olacak.”
İktidar ortaklarının aklına harita mühendisliği yapmak gelmiş. Seçimi, mevcut kurallarla artık kazanamayacaklarını nihayet anladıkları için, seçimin kurallarını değiştirme gayretine düşmüşler. Fakat yine yanılıyorlar! Çünkü seçimi, mevcut seçim sistemi yüzünden kaybedeceklerini zannediyorlar. Oysa kaybetmelerinin asıl nedeni, seçim sistemi falan değil. Kaybedecek olmalarının asıl nedeni, evirilip içine düştükleri zihniyet. Kaybeden kendi zihniyetleri, bu otoriter zihniyet olacak.”
Ukrayna’da yaşanan gelişmeler nedeniyle, diplomaside yoğun bir trafiğin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Dış politikanın, günübirlikçi zihniyete terk edilemeyecek kadar önemli bir konu olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Dış politikanın, bir kişinin duygu ve dürtüleriyle yönetilemeyeceği bir dönemdeyiz. Bu nedenle, başta Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri olmak üzere, diğer devletlerle yürütülen görüşmeleri çok yakından takip ediyoruz. Uluslararası alanda, ülkemizin ağırlığına duyulan ihtiyacın arttığı bir dönemde; iktidardaki zihniyetin kapasitesinin küresel gelişmeleri taşıyamaya yetmediğini görüyoruz.”
Türkiye’yi, Avrupa Birliği sürecine yeniden sokacak siyasi aklın DEVA Partisi’nde olduğu özgüveniyle hareket ediyoruz. Tam demokrasiye varacağımız bu rotada vatandaşlarımızın hukuk güvenliğini ve refahını yükselteceğiz. Avrupa’yla ekonomik iş birliğimizi güçlendirerek, Avrupa ülkelerinden ülkemize akacak doğrudan yatırımların artmasını sağlayacağız. Asya’yla, Afrika’yla, tüm dünya coğrafyasıyla iyi ilişkilere dayanan bir anlayışla ülkemizin çıkarlarını koruyacağız.”
Sağlık sistemini yönetmenin en iyi yolu, insanların hastalığa yakalanmasını önleyecek tedbirleri baştan alabilmektir. Koruyucu hekimlik sistemi güçlendirilmelidir. Hastanelerin üzerindeki yük hafifletilmeli, sağlık çalışmalarında gereken kaynaklar ve verimlilik arttırılmalıdır. Hükûmete, hekimleri hedef alan tüm eylem ve söylemi terk etmesi gerektiğini söylüyoruz. Sağlık hizmetleri geriye gidiyorsa tek sebebi kötü yönetimdir. Kimse suçu sağlık çalışanlarımıza ve hekimlerimize atmaya çalışmasın. Bu çağrımın bir numaralı muhatabının Sayın Erdoğan olduğunu ve dün yine kürsüden hekimlere nefret boca eden Bahçeli olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum.”
İnanıyorum ki önümüzdeki 14 Martlar hekimlerimizin eylem değil bayram yapacağı bir gün olacak. Önümüzdeki yıllar sağlık çalışanlarımızın insanca yaşadığı yıllar olacak. Aile hekimlerinin iş güvencelerini ortadan kaldıran, sözleşmelerinin feshini kolaylaştıran ve ifade özgürlüklerini kısıtlayan Ceza Yönetmeliği’nin derhal değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz.”