"Atatürk'ün kurduğu partinin büyük kurultayında şehitlere rahmet dilemek yerine, teröristlere selam gönderdiler. Teröriste selam veren sırtına ihanetin semerini vurmuştur" diyen Bahçeli, "CHP’nin 38. Büyük kurultayında Kuvayı milliyet reddedilmiş, milli mücadele inkar edilmiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri yok sayılmıştır. Bu tiplerden millete ve ülkeye hayır gelmez" diye konuştu. MHP lideri, "CHP yönetimine diyorum ki Selahattin Demirtaş teröristtir, HEDEP bölücüdür, Osman Kavala Sorosçudur, casustur, suçludur ve cezasını çekecektir" ifadelerini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türk siyasetinin bir ahlak reformuna ihtiyacı var"
"Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalınma hamlesine ihtiyacı vardır. Bunu da MHP ve Cumhur İttifakı gerçekleştirmeye muktedirdir.
"Biz bakacak yüze basmayız, bastığımız yüze de asla bakmayız"
"Birileri gibi ülkü ve ülke sevdamızı pazarlık malzemesi görecek kadar ufalmadık. Biz milletimizin uğruna varlığımı adadık. Fildişi kulelerde milliyetçilik taslamadık, milletimizle aynı hizada durduk, millet biziz dedik. Siyasi muhitler arası sürekli göçenlerle, çıkarlarının gemiyle yön değiştirenlerle ne işimiz olmuş ne de ilişkimiz olacaktır. Biz bakacak yüze basmayız, bastığımız yüze de asla bakmayız. Buz üstüne bina yapıp içine girenler ilk güneşte batacaklarını hesap edemeyen ahmaklardır.
CHP kurultayına tepki
Kurultay delegeleri kararını vermiş bize de saygı duymak ve hayırlı olsun demektir. Üzüldüğümüz husus Atatürk’ü kurduğu partinin büyük kurultayında şehitlere rahmet dilemek yerine casuslara teröristlere işbirlikçilere kiralık gazetecilere selam gönderilmesidir. Kalem selamdan selam kelamdan önce gelir. Bir selam bin hatırdır.
Kılıçdaroğlu’nun "hançer" açıklaması: Gecikmiş bir itiraf, beyhude bir sızlanma
"(Kılıçdaroğlu’nun “sırtımdaki hançerler” açıklamasına) Gecikmiş bir itiraf, beyhude bir sızlanmadır. Hançer tutan ellerin, yanına yöresine geldiğinde iyilik meleği olmadığını Kılıçdaroğlu'nun da bilmesi gerekiyor.
"Teröriste selam veren sırtına ihanetin semerini vurmuş demektir"
"Atatürk'ün kurduğu partinin büyük kurultayında şehitlere rahmet dilemek yerine, teröristlere selam gönderdiler. Teröriste selam veren sırtına ihanetin semerini vurmuş demektir. Cumhuriyetin ve CHP’nin 100. Yılında genel başkanlığa aday isimlerin kurultay salonundan terörist Demirtaş’a selam göndermesi PKK’yı selamlamaktır, kanlı saldırıları selamlamaktır. İlk tuğla kurulmuş, ilk adım boşluğa atılmıştır. CHP’nin 38. Büyük kurultayında Kuvayı milliyet reddedilmiş, milli mücadele inkar edilmiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri yok sayılmıştır. Bu tiplerden millete ve ülkeye hayır gelmez.
"Selahattin Demirtaş teröristtir, HEDEP bölücüdür, Osman Kavala casustur"
"CHP yönetimine hakim olan akıl rehinli ve hacizlidir. Bunların irtibatları ve ilişki ağları sancılı ve karanlıktır. CHP yönetimine diyorum ki Selahattin Demirtaş teröristtir, HEDEP bölücüdür, Osman Kavala Sorosçudur, casustur, suçludur ve cezasını çekecektir.
“Bizim zillete düşürülecek bir ülkemiz yoktur”
2023 ve takip eden yıllar Türkiye’nin dev gibi ayağa kalkışına sahne olacaktır. Bunu sağlayacak irade Cumhur İttifakı’dır. Cumhur İttifakı, sınır ötesinde terörün başını ezen mücadeledir. Cumhur İttifakı, Ege ve Doğu Akdeniz’de silah çeken ahlaksızlara milli duruş gösteren cesarettir. Cumhur İttifakı, Türkiye’ye sahip çıkan, Türk milletine hizmetkârlıkta sınır tanımayan inanmışlıktır. Cumhur İttifakı vatandır, mukaddesattın zırhıdır, mukadderatın kilididir. Bizim zillete düşürülecek bir ülkemiz yoktur. Bizim inançlarımıza sövenlere tahammülümüz yoktur. Bizim etnik ve mezhep bölücülüğü yapanlara hoşgörümüz yoktur. Bizim çetelere, suç örgütlerine, emperyalizmin güdümüne girmiş muhalefet partilerine, satılmış aydınlara, kiralık kalemlere, kursağından geçen bir lokmayı bu ülkeye borçlu olup da ihanet eden şeref yoksunlarına tavizimiz olmayacaktır. İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında, mütehakkim arzularla tesis ve tezahür eden küresel sistem çetin sınamalar eşliğinde çok ciddi sarsıntılar geçiriyorken hata yapma lüksümüz yoktur.
“Çocukların katline sessiz kalamayız”
Coğrafyalar sert kutuplaşmaların, kaynak alanı bölgesel, tesir alanı küresel nitelikli çatışmaların baskısı altındayken muhakkak surette hazırlıklı, temkinli ve uyanık olmak zorundayız. Ülkeler arası irtibat ve ilişki ağlarının üst üste darbe aldığı, Filistin’de soykırımın yapıldığı, dehşet verici insanlık suçunun işlendiği bu dönemde zalimlerin karşısında mazlumların yanında durmalıyız. Çocukların katline sessiz kalamayız. Yüzü gözü kan revan içindeki bebeklerin yürek parçalayan hallerine tepkisiz duramayız. Bir halkın imhasına da göz yumamayız. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışı bozuk ve bulanık bir anlayıştır. Nihayet o yılanın bir gün zehirli ağzını açarak bize de dokunacağını şimdiden öngörmek mecburiyetindeyiz.
“Sözde medeni ülkelerin hepsi Gazze’deki yıkım karşısında üç maymunu oynamakta”
Bugünkü dünya vasatında krizlerin biri biterken diğeri başlamaktadır. Müesses paradigma her yanından tahrip olurken, beşeriyetin barış, huzur ve güvenlik açığı tehlikeli şekilde genişlemektedir. Sözde medeni ülkelerin hepsi Gazze’deki yıkım karşısında üç maymunu oynamaktadır. Uluslararası toplum felçli, uluslararası hukuk ayaklar altında, küresel vicdan buzlu ve sislidir. Ne var ki, önü alınamayan, kendiliğinden organize olan kalabalıklar İsrail saldırılarını farklı başkentlerde protesto etmektedir.
“Bu gidişat durmazsa, bu soykırım sonlanmazsa, Ortadoğu her ihtimale açık olacaktır”
İsrail’e nefret ve lanet yağmaktadır. Masumların hayat hakları savunulmaktadır. Buna rağmen Gazze havadan ve karadan gene abluka altındadır. Sivillerin yerleştiği kamplar vurulmaktadır. Hastaneler, okullar, ibadethaneler, çocuk parkları bombalanmaktadır. Gazze’de korkunç bir katliam günbegün genişleyip yaygınlaşmaktadır. Bu gidişat durmazsa, bu soykırım sonlanmazsa, Ortadoğu her ihtimale açık olacaktır. Silahlar derhal susmalı, ateşkes sağlanmalıdır. Türkiye’nin önerisi olan Uluslararası Barış Konferansı gecikmeksizin toplanmalıdır. İsrail ve Filistin arasında kalıcı barış için yarın bile geçtir. Daha fazla kan dökülmemelidir. Daha fazla çocuk hayattan koparılmamalıdır. Süregelen çatışmalar dinler ve medeniyetler arasında bir cepheleşmeye ve silahlı mücadeleye dönüşmemelidir.
“İsrail’in barbar saldırılarına itiraz etmek herkesin ortak mükellefiyetidir”
Sayın Cumhurbaşkanımızın sabırlı, gayretli, haktan ve hakikatten yana adımları mutlaka karşılık bulmalı, taraflı tarafsız herkesçe desteklenmelidir. 5 Kasım gecesi Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakanı’na Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın simgesel mesajlarla birlikte İsrail zulmünü bir kez daha ifade etmesi bize göre son derece anlamlı ve değerlidir. İsrail’in barbar saldırılarına itiraz etmek herkesin, özellikle her devlet ve siyaset insanının ortak mükellefiyetidir. Filistinlileri Mısır Çölü’ne sürmek için zemin oluşturan, Tevrat’tan alıntılar yapıp soysuz bir savaşa gerekçe bulmaya çalışan cani zihniyetin insan ve inanç haklarını ihlal etmesi hesabı sorulması gereken bir suçtur. Bu suçun bedeli ise inşallah bu dünyada ödetilecektir. Allah indinde son din İslam’dır. Dinin koruyucusu Allah’tır. Galip olan da Allah’tır.
İsrail terörüne karşı Türkiye’nin duruşu hamd olsun sağlamdır. Duamız ve desteğimiz Filistinli kardeşlerimize yöneliktir. Milliyetçi Hareket Partisi, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin alacağı ve tatbik edeceği her karar ve politikanın sonuna kadar yanındadır.
“CHP kongresinde teröristlere selam verilsin, bizim de selamımız Türk ve İslam yurtlarına gitsin”
“CHP kongresinde teröristlere selam verilsin, bizim de selamımız Türk ve İslam yurtlarına gitsin. Onlar hainleri selamlasın, biz Türk Devri’ni gururla, onurla, heyecanla, bahtiyarlıkla ve ayakta hep birlikte selamlayalım. Türk Devri’nin mimarları Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Özbekistan Cumhurbaşkanına, Kazakistan Cumhurbaşkanına, Azerbaycan Cumhurbaşkanına, Kırgızistan Cumhurbaşkanına, gözlemci ülkeler olan Türkmenistan Cumhurbaşkanı ile Macaristan Başbakanına en derin şükran hislerimle teşekkür ediyorum. Kıbrıs Türk Devleti’nin önümüzdeki Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’nde gözlemci üye statüsüyle yer alacağına inanıyor, 3 Kasım Astana Zirvesi’nin Türk milletine ve Türk devletlerine hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.
“Önümüzdeki Cuma günü, yani 10 Kasım’da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 85’inci yıldönümünü anacağız. Ölüm raporunu imzalayan dokuz tıp profesörünün aynen dediği şuydu: “10 Kasım 1938 Perşembe sabahı, saat dokuzu beş geçe, muazzez ve büyük hasta terk-i hayat eylemiştir.” Aziz Atatürk fani bir insandır, ömrü hem sayılı hem de sınırlıdır. Fakat geride bıraktığı muhteşem eserleri, muazzam emanetleri, müstesna hizmetleri, muhterem mücadeleleri maşeri vicdanda, milli hafızada ebediyen varlık hükmünü koruyacaktır. "Bir arada ve bağımsız olarak yaşama azim ve iradesi kırılmadıkça bir milletin asla yok edilemeyeceğini” herkese ispat ederek mazlum milletlerin istiklal mücadelelerine örnek olan Atatürk’ü yüzyılın dehası yapan özelliklerinin başında, "kuvvetli öngörüsü” gelmektedir. Atatürk, Türk milletinin varlığına kast eden her türlü sinsi tertibin farkına vararak onları deşifre etmiş, milleti uyandırmış, Türk milletinin yolunu aydınlatmıştır.
Her alanda bağımsız olmayı esas alan, milli menfaatlerden taviz vermeyen, baskıya, dayatmaya, esarete karşı geri adım atmayan bir politika izlemiş, tüm dünyanın Türkiye’ye gıptayla bakmasına neden olmuştur. O, Türk milletinin tarihi ve milli ortak değeridir. Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini verdiği zorlu dönemde yaşananlar her Türk vatandaşının çok iyi öğrenmesi ve ibret alması gereken bir dönemdir. Çünkü Büyük Atatürk’ün de dediği gibi, Türk milletinin; "Şahsi menfaatlerini düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilecek gafillerin ihanetleriyle” her zaman karşılaşması mümkündür. Atatürk; bir yandan Türk milletinin kendine olan güvenini, var olma kararlılığını güçlendirirken; diğer yandan da milletin arasına nifak sokan art niyetlilerle mücadeleye öncelik vermiştir. Bu nedenle; "Türk milletinin gurur duyduğu, feyiz aldığı değerleri yıpratarak güven duygusunu yok etmek isteyenlerin” hedeflerinden biri de Atatürk olmuştur. Selanik’teki pembe boyalı evin ikinci katındaki ocaklı odada doğan, 57 yıllık bir hayata devasa bir tarihi sığdırıp İstanbul Dolmabahçe’de rahmeti rahmana kavuşan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk nesilleri her daim saygıyla hatırlayacaktır. 10 Kasım esasen bir matem günü değil, Aziz Atatürk’ü idrak vesilesi, düşüncelerini ifade vetiresi, eserlerini muhasebe veçhesi, Cumhuriyet’i öncesi ve sonrasıyla kavrama vefasıdır. Bizatihi dile getirdiği şu sözleri bizim için paha biçilemez değerdedir: “Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.” Türklüğün medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyetinin, bundan sonraki inkişafı ile istikbalin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacağından şüphe duymuyordu. Devamında aynen dediği şuydu: “Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, dileğim şudur: Beni hatırlayınız.” Elbette her zaman hatırlayacağız, her ortamda da hatırlatacağız. Milli Mücadele’nin Lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 85’inci yıl dönümünde saygıyla, minnetle, rahmetle anıyorum. Türk milleti hiçbir güce eğilmeyecek, vatan evlatlarının özündeki cevheri ortaya çıkartarak şer odaklarının heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Bu vesileyle Kurtuluş Savaşı’nın isimli isimsiz nice kahramanına, şehitlerimize, elleri öpülesi ceddimize de Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, aziz hatıraları önünde tazimle eğiliyorum. Sözlerime son verirken siz değerli milletvekili arkadaşlarımı ve muhterem misafirleri bir kez daha saygıyla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.