Bakan Bozdağ, Yozgat'ta Cemil Çiçek Personel Eğitim Merkezinde düzenlenen Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Teftiş Kurulu Başkanlığı Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı'na katıldı.
Yeni yargı paketiyle ilgili açıklamalarda bulunan Bozdağ, İstinaf mahkemelerinin isminin değiştirileceğini belirterek, "Avrupa'da güçlü bir istinaf işliyor ve biz de ülkemizde güçlü istinafı işletme konusunda kararlıyız. İstinafın uygulamadan kaynaklı sorunlarını biliyoruz. Ve bu sorunları da önümüzdeki zaman içerisinde çözeceğiz. İşte bugün buradan istinafla ilgili, şekli de olsa ama işin esasına uygun yeni yargı paketimize koyacağımız bir hususu ifade etmek isterim. İstinafın adını değiştiriyoruz. Bölge Adliye Mahkemelerinin adını, 'Adli İstinaf Mahkemesi', Bölge İdare Mahkemelerinin adını da, 'İdari İstinaf Mahkemesi' olarak değiştiriyoruz. Zaten kanunda, 'istinaf kanun yolu' deniyor. İstinafın saygınlığına uygun bir isimle onu nitelendirmeyi uygun görüyoruz. 'İstinafa gidiyoruz' dediğimizde, şimdi gerçekten istinafa gidecekler. Hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
"Evde ortak kullanılan eşyaları da haczedilemez eşyalar arasına alıyoruz"
Yeni yargı paketinde icra takibi konusunun da yer aldığını kaydeden Bozdağ, "Tabii bir başka konu, icra takibi sırasında vatandaşın evlerinde haciz işlemi yapılabiliyordu. Şimdi yine yapılacak. Ama herhangi bir suç yokken bir alacak verecek takibi nedeniyle hakim kararı olmadan aranmasını doğru görmüyor ve bu açıdan da bundan sonra hakim kararı olmadıkça evde haciz işlemi yapılamayacak. Bunu yasaya koyuyoruz. 'Çat kapı' icra dönemi kapanıyor. Ancak hakim kararıyla evde icra işlemi yapılabilecek. Bundan sonra hakim kararı olmadan hiçbir alacaklı borçlunun kapısını çalamayacak. Hiçbir icra dairesi gelip evde arama tarama yapamayacaktır. Bu da hukuk devletini güçlendiren, özel hayatı koruyan, aile mahremiyetini koruyan önemli bir değişikliktir. Ayrıca evde ortak kullanılan eşyaları da haczedilemez eşyalar arasına alıyoruz" diye konuştu.
Uyuşturucu ile mücadele
Uyuşturucuyla mücadele konusunda da yeni adımlar attıklarını belirten Bozdağ, "Bir tanesi Sağlık Bakanlığımızın bünyesinde kurulacak olan tedavi ve bağımlılıkla mücadele maksatlı hastaneler olacaktır. Bahar projesi olarak nitelendirilen bu proje kapsamında kamu davasının açılmasına yer olmadığı kararı verilen kullanıcılar ile kendi tedavi olmak isteyen vatandaşlarımız Sağlık Bakanlığımıza bağlı olan bu hastanelerde tedavi olacaktır. Her türlü sağlık tesisi içinde müstakil ve bunların hepsi yetiştirilecek ve sadece bu amaçla kullanılacak. Bir yerin parçası değil bağımsız sağlık birimleri olacaktır. Ve tedaviyi sağlamak konusunda pek çok faydalı sonuçlar ortaya koyacağına yürekten inanıyoruz" dedi.
Bozdağ, cezaevlerinde bulunan hükümlü uyuşturucu bağımlılarıyla ilgili de adım attıklarını işaret ederek, "Sadece uyuşturucu kullanan değil, başkaca bir suçtan içeri girmiş hükümlü eğer uyuşturucu kullanıyorsa onları da zorunlu tedaviye alan müstakil tedavi ve rehabilitasyon amaçlı cezaevleri kuracağız. Ve bu maksatla eğer mevcutlarda dönüştürme yapma imkanımız varsa süratle bunları dönüştüreceğiz. Ve dönüştürme imkanı yoksa da kısa süre içerisinde Türkiye'de ihtiyacımız olduğu kadar tedavi ve rehabilitasyon amaçlı müstakil cezaevleri yapacağız ve buralarda hükümlerin tedavisini ihtiyari değil, zorunlu hale getireceğiz. Böylelikle sadece uyuşturucu baronlarıyla mücadele etme değil, onların bağımlısı hale gelmiş vatandaşlarımızı o baronların elinden kurtarma, uyuşturucu bağımlılığından kurtarma konusunda da son derece önemli adımlar atacağımızı ifade etmek isterim. Tabii bunlar son yargı paketinde gelen konulardan bazılarıdır" ifadelerini kullandı.
"İsveç NATO'ya girmek istiyorsa sözünde duracak"
Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret eden Bakan Bozdağ, burada basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Bozdağ, 'İsveç'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik saldırının ardından İsveç'in NATO üyeliğine onay verilir mi?' sorusuna, Türkiye-Finlandiya-İsveç arasında üçlü mutabakat metni imzalandığını hatırlatarak, "Sadece suçluların iadesi değil pek çok konuda Türkiye'ye söz verdiler. Bir de bu sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğini takip eden üçlü bir takip mekanizması da kuruldu. Karşılıklı ziyaretler, görüşmeler yapıldı. İsveç hükümeti bazı adımlar da attı; ama son yaşanan olaylar gösterdi ki, İsveç hükumeti verdiği sözlerin gereğini yerine getirmedi. Çünkü İsveç'te Sayın Cumhurbaşkanımızın maketini asan teröristler bunu polisinin müsaadesi ve seyrederken gözleri önünde yaptı. Bir terör grubu eylem yapıyor. Türkiye Cumhurbaşkanına hakaret ediyor ve orada iğrenç bir gösteri yapıyor. Hem İsveç polisi buna müsaade ediyor, hem de bu olup biteni seyrediyor. Bu, Türkiye açısından kabul edilemez. İsveç bununla ilgili gerekli girişimleri yapmalıdır. Bu eyleme katılan teröristleri tespit edip yakalamalı, yargıya teslim etmeli ve bunların hesabını yargıya vermesini sağlamalıdır. Bu olup bitenlerin Türkiye-İsveç ilişkilerine zarar vereceği tartışmasızdır. Eğer İsveç NATO'ya girmek istiyorsa sözünde durmalıdır. Çünkü Türkiye Cumhurbaşkanımız verdiği sözde durur. Bize verdiğiniz taahhütleri yerine getireceksiniz. Eğer sözlerini yerine getiremezlerse NATO'ya giriş vizesini Türkiye'den alamazlar" dedi.