Erdoğan bugün yaptığı konuşmada konuyu bir kez daha gündeme getirip görevlendirmeyi ‘hukuk dışı’ ilan ederken T24’e mektup yazan eski bir banka yöneticisi, sandık kurullarında bankacıların nasıl ve neden görevlendirildiğini anlattı. Görevlendirmenin tamamen yasal çerçevede gerçekleştirildiğini belirten bankacı, “Resmi yazı bankaya ulaştığı andan itibaren artık kamusal sürecin bir parçası olduğunuz anlamına gelir ve itiraz hakkınız bulunmamaktadır” dedi.
Süreç nasıl başladı?
Sandık kurullarında görevlendirilen banka çalışanlarıyla ilgili ilk mesaj AKP’nin Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Recep Özel’den geldi…
Recep Özel, sosyal medya hesabı Twitter’da şöyle yazdı: "Vay, vay, vay. CHP'nin hissedarı olduğu İş Bankası çalışanları yoğun bir şekilde bir ilçe seçim kurulu tarafından kamu görevlisi olmadıkları halde resmi sandık başkanı ve üyesi olarak atanmış. Bu açıkça seçim yolsuzluğudur."
Recep Özel “CHP’nin hissedarı olduğu İş Bankası” ifadelerini kullansa da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin Kızılcahamam kampında sadece İş Bankası’nın adını saymadı “FİBA, Garanti Bankası, Şekerbank” da dedi.
İstanbul seçim sonuçlarına itirazlardan birinin gerekçesi “kaymakamlık listeleri dışından kamu görevlisi olmayan kişilerin sandık kurullarında görevlendirildiği” iddiası.
İş Bankası ise yaptığı açıklamada görevlendirmelerin ilçe seçim kurulları tarafından yapıldığını söyledi ve şöyle dedi: “Seçimlerde görevlendirmeler, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun gereği ilçe Seçim Kurulları tarafından yapılmaktadır. İlçe Seçim Kurulları, sandık kurullarında görev vereceği bankamız çalışanlarını, kişi bazında re'sen seçmektedirler. Çalışanlarımızın seçimlerde görevlendirilip görevlendirilmeyeceği, nerede ve nasıl görevlendirileceği konuları tamamen İlçe Seçim Kurullarının yetki ve sorumluluğundadır.”
Hayatının önemli bir bölümünde büyük bankaların insan kaynakları bölümünde yönetici olarak çalışan Ö.K, T24’e gönderdiği mektupta sürecin nasıl işlediğini yazdı:
Bankalar ve seçim kurulları arasında nasıl bir bağ olabilir?
Sorunun yanıtı 298 sayılı “SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUN”da 20. ve 23. maddelerinde karşımıza çıkar.
“Madde 20 – İlçe seçim kurullarının, başlıca görev ve yetkileri şunlardır: İlçe çevresinde seçimin düzenle yürütülmesini sağlamak için gereken bütün tedbirleri almak ve seçim işlerini denetlemek, …”
Madde 23 son fıkrası: “… Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimselerden doldurulur.”
Ayrıca son seçimlerin yürütülmesiyle ilgili YSK tarafından 26.12.2018 tarih ve 139 sayılı Genelge ile 298 sayılı Kanun şartlarına bir defa daha atıfta bulunularak seçimin yürütme koşulları Genelge kapsamında aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
139 sayılı Genelge’nin ilgili bölümleri aşağıdaki gibidir:
İlçe seçim kurulunun ve ilçe seçim kurulu başkanının görev ve yetkileri
MADDE 5-
“… 14) Seçim işlemlerinin düzenli ve güven içinde yürütülmesi, sonuçların süratle alınması için gerekli bütün önlemleri almak, araç ve gereçleri sağlamak (298/20-1), kesin sonuçların bir an önce alınması ve ilanının sağlanması için, sandık kurulu başkanlarınca, seçim sonuçlarını içeren bilgi ve belgelerin en kısa yoldan ve en kısa sürede, ilçe ve geçici ilçe seçim kurullarına ulaştırılmalarını sağlamak amacıyla gerekli önlemleri önceden almak…
Sandık kurulu üyelerinin belirlenmesi:
MADDE 10
“… İlçe Seçim Kurulu Başkanı, sandık kurulunun kalan bir asıl ve bir yedek üyesini belirlemek için önce, 298 sayılı Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bildirilen listeden sandık kurulu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler.
Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksiklikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimseler arasından tamamlanır (298/23)”
298 Sayılı Kanun’da prensip olarak seçimin “kamu görevlileri ve kaynakları” ile yapılacağı esası belirlenmiş olsa da yine aynı kanunun ilçe seçim kurullarının görev ve yetkilerini geniş tutmuş olması özellikle seçim yürütümü işlemlerinde gerek düzeni sağlamak gerekse araç gereç temininde “kaynakların kamudan karşılanacağına” ilişkin bir kısıtlamaya gitmemiştir.
Seçim kurulları kanun ile kendilerine tanınmış bu yetkileri özellikle İstanbul’da aşağıdaki sistemde kullanır:
1) Seçimin yapılacağı tarihin resmi olarak duyurulmasının hemen ardından, seçim gününden birkaç ay önce öncelikle büyük bankalara resmi yazılar tebliğ ederler. Resmi yazı bankaya ulaştığı andan itibaren artık kamusal sürecin bir parçası olduğunuz anlamına gelir ve itiraz hakkınız bulunmamaktadır. Bu tebligatların bazıları İlçe Seçim Kurulu’nun kendi ilçe ve çevrelerindeki adreste oturan tüm çalışanların isim, unvan ve adres bilgilerinin gönderilmesi şeklindedir. Ya da İl Seçim Kurulu tarafından tüm çalışanların unvan, adres ve isim bilgisinin talebidir. Hatta bazı seçim kurulları unvan kısıtlamasına da gider. (Örneğin üst yönetim ekibi hariç, uzman ve üzerindeki unvanlı çalışanların bilgileri vb.)
2) Bazı ilçe seçim kurulları seçim işlemleri için kendi kurullarında tam zamanlı olarak veri giriş, veri işleme veya kontrol gibi dikkat ve hız gerektiren işlemlerde çalıştırılmak üzere sıklıkla 1 veya 2 çalışan talep eder. Banka çalışanının bu görevi zaman zaman 4 ay ve üzeri dahi olmuştur ve bu esnada kurulda çalışılan sürede o çalışan/ların tüm ücret ve yan haklarını o banka kendi bünyesinde çalışıyormuş gibi öder. (Geçmişte büyük Türk sermayeli bir özel bankanın ilçe seçim kurullarında çalışmak üzere 10’dan fazla çalışanını yaklaşık 6 ay gibi süre görevlendirmek zorunda kaldığı insan kaynakları yönetici sohbetlerimizin konusu da olmuştur.)
3) İlçe seçim kurulları talepleri ile ilk defa karşılaşmamış ve İlçe Seçim Kurulu Müdürleri ile iletişiminizi ‘iyi’ seviyede kurduysanız (ki bu süreçte gerçekten yoğunluk ve kaynak sorunlarını birebir gözlemleyerek empati kurar hale gelirsiniz ve telefon konuşmalarınız sıklıkla yardımlaşma ve dostane seviyede ilerler), bu durumda personel görevlendirmesini “kırtasiye materyaline ( A4 kâğıt, zımba teli, delgeç, paket lâstiği, yapıştırıcı, vb.)” veya “seçim çalışmalarında kullanılmak üzere geçici süre teknik ekipman zimmetlemeye” çevirebilirsiniz ki zaten kısıtlı olan eleman sayınızı korumuş olmak doğal olarak sizin iletişim başarınız olarak değerlendirilir.
4) Bazı seçim kurulları direkt olarak istediği ekipmanın (örneğin bilgisayar) teknik özellikleri veya markasını yazarak birebir onu seçim döneminde kullanılmak üzere hibe etmenizi isterler. “O ekipman elimizde yok, onun yerine aynı şekilde işiniz görebilecek ……’yı verelim” deseniz de kabul ettiremeyebilirsiniz. Bu durumda karşınıza ‘kamu görevi’ koşulu çıkar ve bazen satın alma yapmak zorunda da kalabilirsiniz. (Bir seçim dönemi masamda 12 adet İlçe Seçim Kurulu talebini sıraya koymaya çalışırken bir cuma akşamı saat 16:30’ da bir ilçe seçim kurulundan aynı gün saat 18:00’e kadar (evet tarih ve saat yazıyordu ve yazının düzenlenme tarihi de aynı gündü) istedikleri özellikte bir bilgisayarın seçim işlemleri süresince kendilerine zimmetlenmesi emrini tebliğ aldım. Doğal olarak büyük bir organizasyonda cuma akşamı saat 16:30’da zimmetleme için bilgisayarın seçilmesi ve zimmet onaylarını alabileceğim mekanizmayı çalıştırmak ve teslim etmek en az 2 günlük bir süre olacaktı. Seçim kurulunu aradım ve kendilerinden teslim için 2 gün süre istedim. Telefonda gencecik bir kızımız bana aynen şu sözleri sarf etti: “Eğer o bilgisayar bugün saat 18:00’de burada olmazsa sizin hakkınızda görevi ihmal ettiğiniz için savcılığa suç duyurusunda bulunacağım, en az 6 ay hapisle yargılanacaksınız.” İlgili İlçe Müdürü ile geçmiş seçim dönemlerinden telefon üzerinden tanışıyorduk ve doğal olarak onu arayarak ek süre aldım.”
5) Tüm talepleri karşılarsınız, seçim günü yaklaşır. Seçime yakın tarihte bu defa gönderdiğiniz listeler üzerinden ilçe seçim kurullarından “re’sen yapılan görevlendirmelerin” tebliğini alırsınız. Bunlar tek tek çalışanların adına seçim kurulları tarafından düzenlenmiş görevlendirme tebliğleridir ve görevlendirilen bankacı bu tebliği almaktan imtina edemez. İnsan kaynakları, her birine ıslak imza karşılığı görev tebligatlarını teslim eder. Bu esnada da çok genç, ülkenin iyi üniversitelerinden mezun olmuş, yurtdışında eğitim alıp ülkesine dönüp çalışan genç bankacılara doğal olarak anlayamadıkları “zorunlu görevlendirmeyi neden kabul etmeleri gerektiğini, kamu görevinin ne olduğunu” açıklamaya çabalarsınız. Tebligatlarını alırlar ve o gün ‘zorunlu kamu görevlerinin’ başında ‘ülkenin iyi eğitimli, güvenilir insanları olarak’ bulunurlar.
6) Bu görevlendirmelerin bazıları ilçe seçim kurulunun sandık sonuçlarını SEÇSİS’e girmek için oluşturduğu ekipler için de yapılır. Ben de bir seçimde İstanbul’daki büyük ilçelerden birinde, banka çalışanı olarak seçim gecesi için SEÇSİS’e giriş yapmak üzere gelen talep için kendi adımı bildirip gönüllü olarak kamu görevimi yerine getirdim.