TBMM Başkanı Mustafa Şentop, himayesinde Ankara Üniversitesi ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi tarafından TBMM’de düzenlenen 1921 Anayasası’nın Kabul Edilişinin 100. Yılı Sempozyumu’nun açılış konuşmasını yaptı.
Türkiye’de 16 Nisan 2017’de referandum ile kabul edilen yeni hükümet sistemi bulunduğunu söyleyen Şentop, bu bağlamda yürütülen tartışmalarda birçok temel kavramın, birbirine karıştırıldığını gördüklerini savundu. Şentop, bunlarla ilgili hiçbir şey okumamış, hiçbir şey bilmeyen birçok kişinin bu konularda konuştuğunu, yazdığını gördüklerini iddia ederek, şöyle konuştu:
''Kuvvetler ayrılığı yani yasama ve yürütme erklerinin birbirinden ayrıldığı bir sistem. Bu sistemde, kuvvetlerin sert, katı şekilde ayrılması sonucu başkanlık sistemi dediğimiz bir hükümet sistemi ortaya çıkıyor. Yumuşak ayrım dediğimiz sistemde ise parlamenter sistem ortaya çıkıyor. İkisi arasında bir karma model olarak da yarı başkanlık veya yarı parlamenter sistem diyebileceğimiz bir sistem var. Dolayısıyla bizim bugün 16 Nisan 2017 referandumu ile kabul ettiğimiz sistem, bu çerçevede kuvvetler ayrılığı ve birliği bağlamında kuvvetler ayrılığını esas alan, hatta sert, katı kuvvetler ayrılığını esas alan bir sistem başkanlık sistemi.
Bugün, ‘Bu ülkeyi Tayyip Erdoğan yönetmesin de kim yönetirse yönetsin’, ‘Türkiye ekonomik veya başka bakımlardan zarara uğrasın, batsın da millet belki bize bir şeyler verebilir’ diye bekleyen bir ihanet zihniyeti içerisinde olan insanlar da var” ifadelerini kullanan Şentop, “Başkanlık sisteminde parlamenter sistemin unsurlarını ve tanımlarını aramak yanlış” dedi.
MONARŞİYE DAYANIYOR
Parlamenter sistemin, esasen monarşilere dayandığını, monarşilerde taç, krallık muhafaza edilerek parlamenter sistemin oluşturulduğunu iddia eden Şentop, cumhuriyetlerde parlamenter sistem kurulurken, onun yerine ikame etmek üzere cumhurbaşkanlığı makamının tarafsız ve sembolik, yetkisiz makam olarak ihdas edildiğini söyledi.
Başkanlık sistemlerinde bir monarşi geleneği bulunmadığına, başkanlık sistemlerinin hepsinin cumhuriyet olduğuna, bu şekilde sembolik makam olmadığına dikkati çeken Şentop, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Aynen başbakanlıkta, parlamenter sistemde olduğu gibi, başkan veya cumhurbaşkanı diyebiliriz bizim sistemimizdeki isimlendirmesiyle, burada tarafsız bir makam değil, bir siyasi parti üyesi olabilen, siyasi tarafı olan ve bunun için de zaten kendisine yönetme yetkisi verilen kişidir. ‘Tarafsız’ ve siyasi parti üyesi olmayana yetki de verilmiyor, yönetme yetkisi yok. Yönetme yetkisi ancak bir taraf olan bir siyasi partisi olana veriliyor. Yönetebilmesi için cumhurbaşkanın bu anlamda bir siyasi parti üyesi, mensubu olabilmesi gerekiyor.
TARAFSIZLIK SAVUNMASI: BELEDİYE BAŞKANI DA PARTİLİ
Şentop, Cumhurbaşkanlığı yeminindeki ‘tarafsızlık’ vurgusu hakkında da konuştu. Geçen günlerde yaptığı bir açıklamada Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmadığını söyleyen Şentop, bu görüşünü yineledi:
“Taraflılık, tarafsızlık tartışması sadece bir yemindeki bir kelimeden hareketle anayasadaki onlarca maddede yapılan düzenlemeyi yok sayabilen bir yaklaşımın nasıl nitelendirilmesi gerektiğine karar veremiyor. Sadece bir kelime, yepyeni bir sistemi, bir paradigmayı aslında yok saymaya götürüyor bazı arkadaşları. Bu da az önce bahsettiğim bir bilgi fukaralığının başka bir tezahürü. Belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları siyasi partili. Şimdi siyasi parti mensubu olduğu için bu arkadaşlarımızın taraflı olduğunu söyleyecek miyiz? Burada hizmet götürmede, hizmet yapmada, hukuki işlemde bir tarafsızlık söz konusudur. Bu ise bütün herkes için milletvekilleri dahil herkes için geçerli bir durumdur.”