Yeni Şafak yazarı Faruk Aksoy, Yeni Şafak'tan Hürriyet'e geçen Abdülkadir Selvi'nin "veda" yazısınını eleştirerek şu ifadelere yer verdi;
Haddim olmayarak başarılarının devamını diliyorum, Yavuz Donattadındaki yazılarını okumaya devam edeceğimi de belirtmek istiyorum.
İnsan, kendini ifade edebildiği ölçüde özgürdür, kimsenin kimseye“Niye gittin, ne oldu da gittin?” gibi garip sorular sormaya hakkı yoktur.
Kim nerede mutlu olacaksa orada olmalıdır, orayı teneffüs etmelidir, en basit insan hakkıdır bu.
Fakattt…
Abdülkadir Selvi'nin “Veda” yazısında dikkatimi çeken bir şey vardı.
“Ceketimi aldım gidiyorum” derken, başka mesleği olmadığını ve gazetecilik yapacağını söylüyordu.
“Gazetecilik yapacağım” deme ihtiyacını neden hissetti, bilmiyorum ama Selvi'nin, Yeni Şafak'ta yazdığı 15 yıl boyunca dolu dolu gazetecilik yaptığına en azından okurları olarak şahit olmuştuk biz.
“Mesleğime Hürriyet'te devam edeceğim” dese sorun yoktu fakat “Gazetecilik yapacağım” dediğinde, sanki Yeni Şafak'ta işimi yapamadım, şimdi Hürriyet'e gidiyorum, orada mesleğimi layıkıyla yapacağım gibi bir anlam çıkıyor ortaya.
Daha önce verilmesi gereken ayrılık kararını, eşi dostu kırmamak için geciktirdiğini söylemesi de gazetecilik yapmak isteyen birisi için tartışmalı bir karar.
Abdülkadir Bey, Yeni Şafak'ta yazarken, CNN Türk başta olmak üzere, neredeyse her kanalın programlarına katılıyor ve düşüncelerini özgürce paylaşıyordu.
Doğan Medya, HDP'den yana tavır alırken, Selvi'yi, hükümete yakın gazeteci kontenjanından programlara davet ediyorlardı.
Buna rağmen, Yeni Şafak, çok ağır eleştirilere muhatap oldu, kendi yayın çizgisine yakın gazeteler tarafından bile hak etmediği şekilde suçlandı ama Selvi'nin, daha doğrusu bir yazarının arkasında durdu.
Bugün Doğan Medya, düşük yoğunluklu eksen değişikliği yaşarken,Abdülkadir Bey'in, gazetecilik yapacağım demesi, kendisinden özür diliyorum ama beni pek tatmin etmedi.
DAVASI UĞRUNA GİTMİŞ OLAMAZ
Hürriyet'in gazetecilik anlayışı, kurumsal ilkelere uyumla özetlenebilir ancak.
Bugüne kadar Hürriyet'te gazetecilik yapamadığını söyleyip Akit'e giden birine rastlamadım.
Önce Emin Çölaşan, sonra da Yılmaz Özdil, Sözcü'ye gitti mesela, eski Cumhuriyet'e de gidebilirlerdi, sürpriz olmazdı.
Bu gibi isimler saplantılı oldukları ideolojilerinin emrettiği şahinlikte yazılar yazamadıkları için gazetecilik yapamadıklarını söylediler ve ayrıldılar.
Oysa Abdülkadir Selvi, muhafazakar iklimin etkisinde yayın yapan bir gazetede yazmasına rağmen istediği zeminde, istediği tartışmada boy gösteriyordu.
Emin Çölaşan'ın, Hürriyet'te bulamadığı demokratik ortamı Yeni Şafak'ta bulabiliyordu.
Tekrar söylüyorum, Selvi'nin, Hürriyet'te, ya da başka bir yerde mesleğine devam etmesi kendi adına doğru bir karardır, buna kimse bir şey diyemez.
Fakat davası uğruna acıyı bal eylediğini ve sustuğunu söyleyen birisi de davası uğruna Hürriyet'e gitmiş olamaz, değil mi yani...
BELKİ DE HÜRRİYET YANDAŞ OLMAYA KARAR VERMİŞTİR
Belki de ben göremiyorumdur gelişmeleri, belki de Hürriyet davanın merkezi oluyordur ve belki de Hürriyet yandaş(!) olmaya karar vermiştir, bilemeyiz ki.
Ee o zaman da Hürriyet'te gazetecilik yapılmaz, nasıl olacak o iş?...
Neyse, Abdülkadir Bey, bir Sezai Karakoç şiiri ile veda ettiğine göre sırf şirinlik olsun diye ben de İsmet Özel ile cevap veriyorum…
…Bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum/ Görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta… Burada bitti artık işim, ocağım yok/ Uzun yola çıkmaya hüküm giydim…
Tekrar hayırlı olsun Abdülkadir Selvi…