'Bende intihar kemeri ve keleş vardı, Kasım 2014'te hastalandım, Elazığ'da bir kişinin kimliğini verdiler'

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, İçişleri Bakanlığı'nın 2016 yılında duyurduğu, 9 IŞİD'çinin yer aldığı Mavi Liste'de yer alan Merve Dündar'ın hikayesini yazdı. Saymaz, kadının artın listede yer almadığını, 2019'da Türkiye'ye getirildiğini ve Adıyaman'da yaşadığını söyledi.
'Bende intihar kemeri ve keleş vardı, Kasım 2014'te hastalandım, Elazığ'da bir kişinin kimliğini verdiler'
2021-07-24 10:36:11   Güncelleme: 2021-07-24 10:36:11    

Saymaz, "Kara dulun sekiz yılı" başlıklı yazısında, Merve Dündar'ın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 10 Ekim Davası'nda tanık olarak dinlendiğini, Dündar'ın beyanlarının ‘Sesli ve Görüntülü Bilgi Sistemi' (SEGBİS) ile tutanağa dönüştürüldüğünü aktardı.

Saymaz'ın aktardığına göre Merve Dündar'ın tutanakta yer alan ifadeleri şöyle:

"Adıyaman'dayken bir kere Yunus Emre Alagöz'ün (Ankara'da 100 kişinin öldüğü saldırıdaki iki canlı bombadan biri) evine gitmiştik. Ramazandı. Annesi, kız kardeşi vardı. İftara çağırmıştılar. Kardeşi Şeyh Abdurrahman'ı (Suruç'ta 33 kişinin öldüğü saldırıdaki canlı bomba) öyle tanıdım. Adıyamanlılar birbirini tanıyordu. Arkadaştırlar herhalde. 2014 Eylül ayında Suriye'ye gittik. Ben Almanya'dan çıktıktan sonra El Kaide'ydi, sonradan IŞİD'e katıldık.

Eşim savaşıyordu. Hepimiz IŞİD'in bölgesindeydik. Silah herkeste vardı. Evimizde de vardı. Bizde keleş, bir de 3-4 tane el bombası… Maaş veriyorlardı. Büyüklere 50 dolar, küçük çocuklara 35. Biz çok yer değiştirdik, bazen tek katlı evlerde, bazen de apartmanda oturduk. Çok fazla Türk aile vardı. Adıyamanlılar, Antepliler… Tapka'dan önce Tel Abyad'da kaldım. Sonra Meadin, Musul'da kaldım. Süse, bir de Bağuz.

Kasım 2014'te hastalandım, Türkiye'de birkaç hastaneye gittim. Kendi kimliğimle gittim. Elazığ'da bir kişinin kimliğini verdiler. Masrafı IŞİD karşıladı.

Mayıs 2015'te Suriye'ye gittim. Ocak 2016'da çocuğum kalbi delik doğdu. Musul'a tedaviye gittik. Tedavi IŞİD tarafından sağlandı. Ramazan bayramıydı. Oğlumla yoğun bakımdaydım. Aşırı bombardımandan dolayı hastanede vuruldu. Oğlum öldü. IŞİD şehri terk etti. Enkaz altındaydım, ölmemiştim. Irak ordusu çıkardı. Kasım 2016'da IŞİD'le takas edildim.

 2018'in Şubatı'nda Bağuz'da hendeklerin içindeydim. Bende hizam (İntihar kemeri) ve keleş vardı. Son bölge, çölün ortasındayız. Çatışmak isteyen çatışsın diye herkese silah dağıttılar. Eşimi en son orada gördüm. Walentina 2018'de ayrıldı. “Ömer'in yanına gidiyorum İdlib'e gidiyorum” demişti. Sonradan iletişim kuramadık, gerçekten vardı mı, esir oldu mu, bilmiyorum.

Kampta 10 ay kaldım. Kaçak yolla çıktım. Kaçakçılara 12 bin dolar verdim. Parayı annem gönderdi. Annemle internet üzerinden görüşebiliyorduk. Membiç'ten Cerablus'a geçtik, kaçakçılar bizi Türk askerlerine teslim etti. Cerablus'ta 48 gün DNA testini bekledik. Ankara'dan geldiler, ifade aldılar. Adıyaman Emniyeti'nde dokuz gün ifade verdim. Tutuklandım. Adıyaman'da yargılanıyorum."