Akşener, “2023 seçimlerinde neyi öğrendik İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Milletin talebini yerine getirmek şartmış. Mesela bana basın mensupları soruyor, ‘Bu iki arkadaşımızı sen Cumhurbaşkanlığı’na layık gördün ama şimdi karşısına aday çıkaracaksın, bu etik mi?’ Yahu ben niye layık göreyim, ben kendimi layık görüyorum. Ama bu arkadaşlarımızı milletimiz layık gördü. Ne oldu? Ben milletin sesini ilettim. Benim teklifim değil kimse yanlış anlaşılmasın, birinin arkasından durup hurra....Öyle bir durum yok. Millet bu arkadaşlarımızı talep etti, bu arkadaşlarımız ne yaptı? Bana hayır demediler, milletin teklifine hayır dediler” diye konuştu.
ANKA’da yer alan habere göre, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 31 Mart 2024 yerel seçimleri için Edirne’den başlattığı il gezilerine devam ediyor. Akşener, bu kapsamda bugün Düzce’ye gitti. İYİ Parti Düzce İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Akşener, daha sonra bir salonda partililerle buluştu. Akşener, burada Mehmet Keleş’i partisinin Düzce belediye başkan adayı olarak açıkladı. Keleş, 2004 ve 2014 yıllarında AKP’den Düzce Belediye Başkanı olarak seçilmişti.
Akşener, partililere şu sözlerle seslendi:
“Bizim siyasi partimizin kuruluş amacı; milletin sesi olmak, milletimizin dertlerinin sesi olmak, millet bize muhalefet görevi verdiyse bunun anlamı ‘seni takip edeceğim benim avukatım ol’ demektir. İktidarı ise şöyle görevlendirir, ‘Seni bizi yönetmen için bu oyları verdim sen hizmet edeceksin.’ Neredeyse 30 yıldır aktif politika yapıyorum. Görev yaptığımız süreçlerde seçmenle siyasetçi arasındaki ilişki buydu. Bu iletişimin neticesinde bazen muhalefete yürür oylar bazen de iktidara gider.
“Biz bu iletişim biçimini kabul etmediğimiz için iyi parti kuruldu”
Elimizde olmayan, cenabı hakkın öyle yarattığı pek çok özelliklerimiz üzerinden, bütün değerlerimiz üzerinden çatışan, komşunun komşunun karşısına dikildiği... herkesin birbirine düşman olduğu dünyaya hayır dediğimiz için, milletin birbirine düşman edilme dilini, kola kutusunu, şapkayı, ceketi neyi koyarsanız koyun bu karşılıklı yumruklaşmanın arasına sıkışan milletimizin bu işten çırak çıktığını ama bu işin uzmanlarının hiçbir gayret göstermeden oy aldığı bir süreç yaşandı. Yaşanıyor hala. Biz bu iletişim biçimini kabul etmediğimiz için İYİ Parti kuruldu.
Bu düsturla yola çıkmak kimsenin hoşuna gitmedi. Yumrukların her ikisinde de yumruk yedik haberiniz olsun. Sonuç itibarıyla bu siyaset yapma halini değiştirebilmek için ortaya koyduğumuz bu iradenin karşılığında iftiraya uğradık, hepimiz mahkemelerde süründük. Ben 7 yıl boyunca FETÖ terör örgütünün nesi olduğunu bilemediğim bir dosyadan 7 sene boyunca herkesin bildiği ama içeriğinden ne olduğunun bilinmeyen bir dosyayla yargılandım. Dosyayı gördük ne gördük biliyor musunuz; Şırnak’ta bir PKK’lı itirafçı olmuş, tutuklanmış, sonra anladığım kadarıyla bir hukuk adamıyla ‘ince saz’ yapmışlar ve sonuç itibariyle adam itirafçı olmuş, bu arkadaş beraat etmiş. Hukukun katledilme örneklerinden de bir tanesi olmuştur.
“Bana arkadaşlarım dedi ki ‘Bir parti kuracaksın, bu milletin sesi olacak, bu milletin derdine çare üretecek”
Bu partinin kurulması için fedakarlık gösteren, çoluğunun çocuğunun rızkından ayıran bu yapının içinde yer alan cesur kardeşlerime, onların ne yaptığını onlara hatırlatmak için ve onlara teşekkür etmek için kuruluş aşamasından birkaç cümle etmek istiyorum. 2017’deki Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne, yönetimine dair hayır oyu için çalıştık. Bunun Türkiye’ye zarar getireceğini gördük, çalıştık, bir partimiz de yoktu. Bana arkadaşlarım dedi ki ‘Bir parti kuracaksın, bu milletin sesi olacak, bu milletin derdine çare üretecek...Sen de başında bulunacaksın’ dendi ve ben o talimatı yerine getirdim.
“30 yıldır aktif politikada olan bir vatandaş olarak herhalde birkaç tane ili de ‘koparırdım’”
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi kabul edildiği için bir zorunluluk olarak ittifak sistemini dayattı. Biz Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP’nin kurumsal yapısından seçime sokulmayacağımız için yardım istediğimizde bu yardımın sonucu olarak da 2018’de biz yüzde 10 civarında oy aldık. Ama bize yetmedi. Çünkü biz bu ülkeyi daha iyi yöneteceğimize inandığımız kadrolarımızla birlikte iktidar olmak için kurulmuştuk. 2019’a giderken birinci turda sayın İnce’nin kazanacağına inandı seçmenler, sonuç itibariyle muhalif seçmen o kadar yıkıldı ki...Milletin ayağa kalkmasını, moral bulmasını isteyen ve bazı şeylerin çözülebileceğine olan inancı tahkim etmek isteyen siyasi bir yapı olduğumuz için bu sefer partimiz kendi içinde bir proje daha üretti. O da yerel seçimlere iki parti olarak gittik. Sonucunda 19 ilçe belediyesi aldık. Eğer Türkiye’yi öncelememiş olsam 30 yıldır aktif politikada olan bir vatandaş olarak herhalde birkaç tane ili de ‘koparırdım.’
“Vatandaşın cumhurbaşkanı tercihi bu iki arkadaşımız oldu. Bir genel başkana yakışmayacak bir cümle kuracağım şimdi…”
2023’e geldik. O süreç içerisinde hem Mansur Yavaş hem Ekrem İmamoğlu son derece popüler oldular, vatandaş tarafından kabul gördüler ve vatandaşın cumhurbaşkanı tercihi bu iki arkadaşımız oldu. Bir genel başkana yakışmayacak bir cümle kuracağım şimdi; keşke ben olaydım ama onlar oldu. Sonuç itibarıyla ben vatandaştan aldığım bu kanaati bildirdim. Arkadaşımız da netice itibarıyla dediler ki ‘Biz sayın Kılıçdaroğlu’nun arkasındayız...’ Falan filan derken seçime Sayın Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla gittik. Biraz evvel Düzce İl Başkanlığımızda kadın politikalarından sorumlu başkanımız dedi ki ‘İnanılmaz çalıştık.’ Çünkü CHP burada birinci sırada biz ikinci sırada girdik seçime. Bir CHP milletvekili çıktı. Ama gelin Giresun’a...Giresun’da bir şey oldu. Giresun’da bizim CHP’nin kurumsalığıyla da ilişkileri iyi olan bir arkadaşımız var. Ünzile Yüksel...Orada CHP, ‘Biz ikinciyi de çıkarıyoruz’ deyip, biz ayrı ayrı girmiştik, 4 bin küsur oyla Ünzile Hanım kaybetti. Aynı şey Çankırı’da, Zonguldak’ta oldu.
“Millet bu arkadaşlarımızı talep etti, bu arkadaşlarımız ne yaptı? bana hayır demediler, milletin teklifine ‘hayır’ dediler”
2023 seçimlerinde neyi öğrendik İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Milletin talebini yerine getirmek şartmış. Mesela bana basın mensupları soruyor, ‘Bu iki arkadaşımızı sen Cumhurbaşkanlığı’na layık gördün ama şimdi karşısına aday çıkaracaksın, bu etik mi?’ Yahu ben niye layık göreyim, ben kendimi layık görüyorum. Ama bu arkadaşlarımızı milletimiz layık gördü. Ne oldu? Ben milletin sesini ilettim. Benim teklifim değil kimse yanlış anlaşılmasın, birinin arkasından durup hurra....Öyle bir durum yok. Millet bu arkadaşlarımızı talep etti, bu arkadaşlarımız ne yaptı? Bana hayır demediler, milletin teklifine hayır dediler.
Sonuç itibarıyla bu ikili Cumhurbaşkanlığı adaylığı esnasında sonuçta ikiye bölünme hali bu seçimde de ortaya çıktı. Kimseye kazandırmak ya da kimseye kaybettirmek gibi bir niyetimiz yok. Biz kendimiz kazanmak için yola çıktık. Bütün il ve ilçelerde adaylarımızı çıkararak biz kaç kiloyuz, boyumuz kaç...Biz bu ülkeyi yönetmek istiyoruz.
“‘Yabancı postalı bu ülkeye giremez’ diye bir argüman üzerinden, evet verenlerin tamamı yabancı postala buyur demiş gibi…”
Netenyahu’nun ve onun emrindekilerin Gazze’de yaptığı her türlü terörü lanetleyeyim ama orada Türkiye’nin tutumu açısından sağ sola zıplayamazsınız. Burası dış politikadır. Burası Türkiye’nin yarın karşılamak durumunda olacağı zararlı durumları ortadan kaldırma halidir. Öyle olunca bir ve beraber olmakta fayda vardır. Türkiye adına şu gözle bakmak durumundayız. Tezkereler gelir, Türkiye’nin yurt dışında yanlış hatırlamıyorsam 100 binin üzerinde askeri var. Bu askerlerin bulunduğu yerlerde devam etmesi ve uluslararası hukukun işleyebilmesi için tezkere kararları gelir. Böyle durumlar HDP hariç tamamen evet oyu verilir. İktidar zaman zaman iç siyasette kullansa dahi günün sonunda Türk devletinin çıkarlarıyla yan yana durmak gibi bir durum olur. Bu dönem başka bir şey yaşandı. Geçen dönem hayır dendi, Sayın Kılıçdaroğlu, CHP hayır dedi. Sonra hayır denilince bir hareketlenme oldu, ‘Siz nasıl bunu yaparsınız Atatürk’ün partisisiniz’ diye. Daha sonra ise bu dönemde hayır dendi. Hayır denirken, ‘Yabancı postalı bu ülkeye giremez’ diye bir argüman üzerinden, yani evet verenlerin tamamı yabancı postala buyur demiş gibi bir hainlikle falan evet verenleri itham eden bir dille karşı karşıya kaldık. İşin gerçeği şu, böyle bir durum yok. DEAŞ ile mücadele etmek için bu yazı geldi hala bu yazı üzerinden geliyor ikinci kere hayır deniyor. Bu örneğin alamı şu; çok rahat politika yapılıyor. Birisi hayır diyor karşı tarafı hainlikle itham ediyor, öbürü evet diyor o da onları vatan haini şey yapıyor.”
“Hür, bağımsız, müstakil olarak seçime girme sebebimiz budur, onun bunun yancısı olmak değildir”
Biz bu ülkenin her bir vatandaşının, bu ülkenin tapusu saydığımız Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanına sahip olan her bir vatandaşın eşit haklarına sahip olduğu, ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğu bir Türkiye hayal ediyoruz. Biz buyuz. İnşallah biz bu seçimlerde hem oy oranımıza hem de il ve ilçelerde büyükşehir de dahil olmak üzere kazanacağımız yerler açısından 2028’de Türkiye’yi yönetecek önce yerel sonra genelde Türkiye’yi yönetecek bir siyasi parti olacağız. Hür, bağımsız, müstakil olarak seçime girme sebebimiz budur. Onun bunun yancısı olmak değildir.”