Saldırgan bir dil kullanmanız halinde para cezası almanız mümkün. AA'nın haberine göre, daha önce sahte kimliklefarklı suçlardan yargılanan ve tahliye edilen Osman Sandıkçı, 2003'te İstanbul'da kasten öldürme, yağma, çıkar amaçlı suç örgütü kurma ve yönetme, sahtecilik, hürriyeti tahdit gibi suçlardan gözaltına alındı. Sandıkçı, 2013'te çeşitli suçlardan 10 ile 24 yıl arasında hapis cezasına, adam öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Karar, Yargıtayca da onandı. Sandıkçı, 2003'te gözaltına alındığında polis memurları tarafından kendisine işkence yapıldığı ve kötü muamelede bulunulduğu iddiasıyla kolluk görevlileri hakkında şikayetçi oldu. Söz konusu kolluk görevlileri, atılı suçu işlediklerine dair kesin ve inandırıcı kanıtlar olmadığı gerekçesiyle yargılandıkları davada beraat etti.
Osman Sandıkçı, işkenceyle ilgili şikayetlerinin etkili şekilde soruşturulmaması nedeniyle haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Başvurucu tarafından Yüksek Mahkeme'ye 3 ayrı dilekçe sunuldu. El yazısıyla hazırlanmış ilk başvuru dilekçesinde, ısrarlı şekilde soruşturma, kovuşturma ve temyiz süreçlerinde görev alan cumhuriyet savcısını, mahkeme başkanı ve üyelerini, kolluk görevlilerini ve ayrım gözetmeksizin tüm emniyet mensuplarını aşağılayan ve tahkir eden ifadeler kullandığı tespit edildi.
Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru bürosundan yazısıyla başvurucuya, dilekçesinin kanun ve İçtüzük'e uygun düzenlenmediği bildirilerek, başvurucudan gerekli nitelikleri taşıyan yeni bir başvuru dilekçesi hazırlaması istendi. Bunun üzerine başvurucu, ikinci başvuru dilekçesini Yüksek Mahkeme'ye sundu. Bu dilekçede, ilk başvurunun reddedilmesine ilişkin idari eksiklikler için "uydurulan bahaneler" nitelendirmesinde bulunularak, bireysel başvuru bürosu raportörüne yönelik, "Ben elimde olan tüm belgeleri fotokopi-orijinal demeden size gönderiyorum. Gerisi sizin sütünüzün kalitesine kalmış" ifadelerine yer verildi.
Başvurunun akıbeti hakkında bilgi edinme talebi içeren üçüncü dilekçede ise Anayasa Mahkemesi'nce dosyanın kasıtlı olarak bekletildiği, dosyası daha önce görüşülenlerin "birinci sınıf", kendisinin ise "üçüncü veya beşinci sınıf vatandaş" olarak kabul edildiği ithamlarında bulunuldu. Yüksek Mahkeme, başvurucunun, haklılığını ortaya koyma, kendini daha iyi ifade etme ve eleştiride bulunma amacını aşan, hak ihlaline sebebiyet verdiğini iddia ettiği kamu otoritesini, kamu otoritesini temsil eden kişileri ve doğrudan Anayasa Mahkemesi'ni hedef alan, rahatsız edici ve saldırgan bir dil kullanmakta ısrar ettiğine karar verdi.
Başvurucunun bu tutumunun, bireysel başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilen kararda, bunun başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak kabul edilmesi gerektiği kaydedildi. Bu nedenlerle başvurucunun, bireysel başvuru hakkını kötüye kullandığına hükmedilerek, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. ve İçtüzük'ün 83. maddeleri gereğince başvurucu aleyhine takdiren 2 bin lira disiplin para cezası verilmesi kararlaştırıldı.