Karantinaya alınmış evlerde kapıların ardında, aşevlerinin önündeki uzayan kuyruklarda, cezaevlerinde, gecekondularda ve mülteci kamplarında -insanların salgının başlamasından önce aç, hasta ve kaygılı olduğu her yerde- trajedi ve travma biriktiği belirtilen yazıda bu basıncın er ya da geç patlayacağı ve devrimlerin önlenmesi için popülizme yönelinmesi gerektiği savunuldu.
Büyük 2020 pandemisinin popülizmi reddedenlere verilmiş bir ültimatom olduğuna işaret eden ‘‘Bu Pandemi Toplumsal Devrimlere Yol Açacak’’ başlıklı yazının devamıysa şöyle:
Koronavirüs hem ülkelerin içinde hem de aralarında mevcut olan eşitsizliklerin üzerine bir büyüteç tuttu. ABD’de, çok zengin bazı kişilerin kendilerini Hamptons’taki malikanelerinde ya da gösterişli yatlarında izole ettikleri görüldü. Bir Hollywood patronu, gelen tepkiler üzerine alelacele Instagram’dan 590 milyon dolarlık teknesinin resmini sildi. Sadece varlıklı olanlar Zoom ya da Slack üzerinden evlerinden çalışıp kendilerini güvende hissedebiliyorlar.
Fakat sayısız Amerikalının böyle bir seçeneği yok. Aslına bakılırsa, ne kadar az para kazanıyorsanız, uzaktan çalışabilme ihtimaliniz o kadar az. Tasarrufları ve sağlık sigortaları olmayan, esnek istihdam altında çalışan bu işçiler, geçinebilmek için kısa süreli ya da mavi yakalı işlerini korumak zorundalar, tabii hâlâ bir işleri olacak kadar şanslılarsa. Böyle yaptıkça da, hastalanma ve virüsü evlerine, her yerdeki yoksullar gibi hastalanma ihtimalleri zaten yüksek olan ve sağlık sisteminin karmaşık labirentlerinde yollarını bulmakta güçlük çeken ailelerine taşıma riskini de alıyorlar. Böylece koronavirüs en hızlı, sıkışık, gergin ve kasvetli mahallelerde yayılıyor. En başta da orantısız bir şekilde siyahları öldürüyor.
Uzun ırk ayrımcılığı geçmişine sahip olmayan ülkelerde bile, virüs bazı posta kodlarını diğerlerine tercih ediyor. Bunun nedeni; ortalama gelir ve eğitimden, daire büyüklüğü ve nüfus yoğunluğuna, beslenme alışkanlıklarından, ev içi suiistimal örüntülerine kadar her şeyin, her mahalleyi kendi sosyolojik ve epidemiyolojik petri kabı haline getirmek için birlik olması. Örneğin avro bölgesinde, yüksek gelirli haneler, ortalama olarak en alttaki yüzde onun neredeyse iki katı yaşam alanına sahip: 72 metre kareye 38 metrekare.
Ülkeler arasındaki farklar daha da büyük. Hindistan ya da Güney Afrika’daki bir gecekondu bölgesinde yaşayanlar için, ‘‘sosyal mesafe’’ diye bir şey söz konusu değil, çünkü bütün aile tek bir odada uyuyor. Maske takıp takmamak gibi bir tartışma yok, çünkü hiç maske yok. Daha sık el yıkamak iyi bir tavsiye, tabii akan su olduğu sürece.
SARS-CoV-2’nin çıktığı her yerde aynı şey yaşanıyor. Uluslararası Çalşma Örgütü, salgının dünya çapında 195 milyon işi yok edeceği ve 1,25 milyar insanın gelirlerinde sert düşüşler yaşanacağı konusunda uyarıda bulundu. Bu insanların büyük bir bölümü zaten yoksul. Çektikleri ıstıraplar arttıkça, alkolizmden uyuşturucu bağımlılığına, ev içi şiddetten çocukların suistimaline diğer dertler de artacak ve bütün toplumlarda belki de kalıcı olacak travmalar yaratacak.
Bu bağlamda, bu tıbbi acil durum ortadan kalktığında, tek tek ülkelerin ya da dünyanın eskisi gibi devam edebileceğini düşünmek saflık olacaktır. Öfke ve hoşnutsuzluk kendisine yeni çıkışlar bulacak. Bunun ilk habercileri arasında hükümetlerini protesto etmek için pencerelerinden tencere ve tava çalan milyonlarca Brezilyalıyı ya da aşırı kalabalık cezaevlerinde ayaklanan Lübnanlı mahkûmları sayabiliriz.
Zamanla, bu özlemler, düşman olarak tanımladıkları her türlü eski rejimi bir kenara süpürme niyetini taşıyan yeni popülist ya da radikal hareketlere dönüşecek. Bu yüzden büyük 2020 pandemisi, popülizmi reddedenlerimize verilmiş bir ültimatom. Eşitsizlik de dahil olmak üzere, karşı karşıya olduğumuz temel sorunlarla ilgili daha çok ve cesur ama yinede pragmatik bir şekilde düşünmemizi gerektiriyor. Bu sadece koronavirüsten sağ çıkmayı değil, içinde yaşamaya değer bir dünyada hayatta kalmayı ümit edenler için de bir kalk borusu.