Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne Prof. Dr. Melih Bulu'nun atanmasını protesto eden öğrenciler, üniversitenin önünde bir araya geldi.
İntihalci rektör istemiyoruz, Üniversiteler bizimdir , Kayyum rektör istemiyoruz sloganları atan öğrenciler, özgür üniversite taleplerinin altını çizdi.
Burada bir basın açıklaması da yapan öğrenciler, söz konusu atamayı kabul etmediklerini ve vazgeçmeyeceklerini söylediler. T24'ten İsmail Ahmet Yeniçeri'nin aktardığına göre öğrencilerin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
2016 yılında yapıldığı gibi, yine bir gece yarısı tepeden inme bir şekilde üniversitemize yapılan yeni bir 'rektör' atamasıyla karşı karşıyayız. Üniversitemizde yerini yıllardır koruyan demokrasi anlayışı ile 2016 yılına kadar seçimler neticesinde belirlenen rektörlerimizin yerine; 2016’dan sonra anti-demokratik bir şekilde tek elden kayyumlar atanmaya başlanmıştır.
Üstelik, Boğaziçi Üniversitesine 1980’lerin askeri rejim döneminden beri ilk defa okul dışından bir rektör ataması yapılmıştır. Bu durum 2016’dan bu yana sürmekte olan ve rektör seçimlerini ortadan kaldıran anti-demokratik uygulamaların bir devamıdır.
'Üniversite mensuplarının iradesinin hiçe sayılarak üniversitemize bir rektör atanması politiktir'
Üniversiteler bir ülkenin bilim ve fikir üreten, özgür düşünceyi besleyen en değerli kurumlarıdır ve bu kurumların sürdürülebilmesi ancak akademinin özerkliği ile mümkündür. Akademi, ideolojiler ve siyaset üstü bir oluşumdur; ancak üniversite mensuplarının iradesinin hiçe sayılarak üniversitemize bir rektör atanması politiktir.
Biz Boğaziçili öğrenciler olarak, üniversitemizin ilkelerine ve kültürüne binaen, üniversitemizin özerkliğinin; kişiliğine ve geçmişine bakılmaksızın tepeden atanan herhangi bir akademisyen ile değil, üniversite mensuplarının yaptığı demokratik yollarla belirlenen bir rektör seçimiyle sağlanacağını savunuyoruz.
Bu şartlar sağlanmadığında, ortaya çıkan anti-demokratik uygulamaların üniversitemize zararlar verdiğini üzülerek görmekteyiz. Bu zararların en aza indirilebilmesi için üniversite senatosunun 2012 yılında kabul ettiği Akademik İlkelere bağlılığımızı yinelemek isteriz:
1) Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.
2) Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.
3) Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.
'Asıl sorunumuz Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir'
Boğaziçililer olarak asıl sorunumuz Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir. Sorun isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin kararlarının ve rektörlerin, üniversitelerin iradeleriyle belirlenmesidir.
Bu nedenle bir kez daha söylüyoruz ki: Üniversitemizin karar alma mekanizmalarındaki özerkliğine, demokratik ilkelerine, düşünce özgürlüğüne ve seçim yapma iradesine yapılan müdahaleleri kabul etmiyoruz. Kayyum rektör istemiyoruz ve duruşumuzdan vazgeçmiyoruz.
Taleplerini sıraladılar: Tüm rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyoruz
Öğrenciler, taleplerini ise şöyle sıraladı:
Tüm üniversitelerdeki kayyum rektörlerin istifasını, bütün rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyor ve akademisyenlerden acilen yeni bir seçim düzenlemelerini talep ediyoruz.
Bu demokratik tavır ve zorunluluğun bütün üniversitelerde yer bulması için hem diğer üniversitelerden öğrenci arkadaşlarımızı hem de mezunlarımızı bize destek olmaya çağırıyoruz. Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi’ne İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve ODTÜ öğrencileri de destek verdi.
Polis müdahale etti, öğrencilerin güney kampüse girişini önlemek için kapıya kelepçe takıldı
Ablukayı kırmak isteyen öğrencilere polis biber gazı ve copla müdahale etti. Bunun üzerine polisle öğrenciler arasında arbede çıktı. Polis, öğrencilerin güney kampüse girişini önlemek amacıyla kapıya kelepçe taktı.
Polis ablukası altında Hisarüstü'nde toplanan öğrenciler, salı günü dersleri boykot edeceklerini duyururken, çarşamba günü için 'protestoya devam' çağrısı yaptılar: Biz kayyumlara geçit vermiyoruz ve vermemeye devam edeceğiz. Yarın derslerimizi boykot etmeye ve çarşamba günü daha enerjili bir şekilde burada toplanmaya davet ediyoruz.
Öte yandan müdahaleler sırasında gözaltına alınan öğrencilerin daha sonra serbest bırakıldığı öğrenildi.
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) de resmi Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamayla söz konusu atamaya tepki gösterdi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin sahip olduğu özgürlükçü ve çoğulcu değerlerin ancak demokratik seçim yöntemi ile korunması ilkesinden vazgeçmeyerek, Türkiye’deki tüm üniversitelerde en kısa zamanda paydaşların sürece dahil edildiği demokratik seçim sistemine geçilmesini savunuyoruz denen açıklamada, şu da kaydedildi: