Çeviri: Gözde Y. Öztürk/Vehaber
Sudan Pejeta koruma bölgesindeki iki kuzeyli dişi beyaz gergedanla başarılı bir şekilde çiftleşemezse türünü devam ettiremeyecek. Sudan 42 yaşındaki yaşlı bir gergedan ve şimdiye kadarki çiftleştirme çalışmaları başarısız olduğu için türünü devam ettirme şansı düşük. Bu üç hayvan dışında dünyada iki kuzeyli beyaz gergedan daha var, ikisi de hayvanat bahçesinde, ikisi de dişi. Sudan'ın iki silahlı muhafız tarafından dikkatli ve özenli bir şekilde korunması insanların bu canlılara karşı duyarlı oldukları imajını veriyor olabilir ama bu kuşkusuz ki acımasızlığın görüntüsü. Bu umutsuz aşamadayken bile kuzeyli beyaz gergedanın kaderinde, onları öldüren boynuzlarını kesip Asya ilaç marketinde satan kaçak avcıların tehditi altında olmak var (Kaçak avcıları vazgeçirmek için boynuzu kesilmiş olmasına rağmen).Sudan ne kadar değerli olduğunu bilmiyor. Korumalarının gözetimi altında etrafta gezinirken devasa buruşuk yüzünde gözleri siyah üzgün bir nokta gibi görünüyor. Kocaman dikdörtgen şeklinde sert bir kemikten ve meşin gibi etten oluşan muhteşem kafası kusursuz dayanıklılığını gösteriyor. Bu kuvvetli kafanın aslında ne kadar savunmasız olduğu gerçeği dehşet verici.
Kafası, kaderinin ağırlığıyla uğursuz gökyüzünün altında eğilmiş. Bu, zırhı yıpranmış, savaşma isteği sönen yaşlı bir savaşçının asil kafası.Muazzam sünmüş omzunun altında bodur sütunlar gibi bacakları, güçlü tank gibi vücudundan çıkmış. Ön bacaklarının kalın derisinden çıkış şekli insanların ne kadar uzun zamandır gergedanların doğal alanında olduğunu bizlere hatırlatıyor.
Sudan, Albrecht Dürer'in 1515'te resmettiği gergedanlardan çok farklı görünmüyor. Onların da devasa vücutlarından çıkan aynı kısa bacakları var ve hatta aynı şekilde dalgın gibi görünen kafaları daha da aşağıda. Dürer, Avrupa'nın daha fazla görmeye başladığı egzotik yerlerdeki egzotik hayvanları resmeden bir Rönesans sanatçısıydı. 1515 yılında yaşayan bir Hindistan gergedanı, Gujarat hükümdarı tarafından Portekiz kralına gönderilmişti. O da sonra Papa'ya gönderdi. Ama yoldayken gemi kazası nedeniyle gergedan ölmüştü.
Biz insanlar her zaman sevdiğimiz şeyleri öldürürüz. Buzul Çağı'ndan beri böyle yaparız. Fransa'daki mağaralarda 30.000 yıl önce çizilmiş Avrupa kürklü gergedanlarının güzel resimleri var. Sudan, onun destansı gövdesini, muazzam gücünü ve çelişkili kibar tavrını paylaşıyor. Chauvet mağarasındaki kürklü gergedan çevik, genç ve hayat dolu bir varlık gibi görünüyor ama bu duygulu resimleri çizen kişiler, buzul çağı gergedanlarının öldürülmesine yardım eden kişiler. İklim, son buzul çağının sonunda kürklü büyük faunanın aleyhine dönünce insanlar da büyük olasılıkla son darbeyi indirmiş oldular.
Günümüzde gergedanlar büyük bir sevgiyle kuşatılmış durumdalar ama yine de her zamankinden büyük sayılarla katlediliyorlar. Kuzeyli beyaz gergedan, Afrika gergedanlarının en ender bulunan türlerinden. Güneyli beyaz ve siyah gergedanlardan çok daha büyük sayılarda var. Ama Vietnam gibi Asyalı ülkelerde kanserden gribe kadar herşeyi iyileştirdiğine inanılan gergedan boynuzuyla yapılan geleneksel ilaca olan talep, yasadışı avlanmaları hızla arttırıyor. 2007'de Güney Afrika'da sadece 13 gergedan öldürülmüştü. O zamandan veri cinayetler korkunç derecede arttı. Güney Afrika'da geçen yıl 1215 gergedan boynuzları için öldürüldü. Bu yıl, bu dehşet verici rekorun kırılması şimdiden kesin gibi görünüyor.
Bu krizin cepheden çekilmiş bir fotoğrafı. Savunmasız kuzeyli beyaz gergedanlar her türlü önleme, bu korumalara ve silahlarına karşın adeta yok olana kadar avlanıyorlar. Afrika gergedanlarının diğer türlerine karşı kaçak avcıların aralıksız saldırıları da kontrol edilemez durumda. Cavalı gergedanlar da yok olmanın sınırındalar. Hindistan, İngiliz sömürgesiyken İngiliz avcılar tarafından Hint gergedanları neredeyse yok edilmişti ama Hindistan, İngiliz sömürgesinden kurtulunca başarlı bir şekilde gergedanları korudu. Ama hala kaçak avcılık bir tehdit. Bu fotoğrafın ölümsüzleştirdiği hayvan ne kadar muhteşem ve insanların yok ediciliği ne kadar anlamsız. Buzul çağından beri hiçbirşey öğrenemedik mi? İnsan doğasının iyi yönleriöldürme dürtüsünü yok edemez mi?