Akşener, ekonomiye ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirerek, "Sayın Erdoğan; asıl ahlak yoksunu; ülkenin yarısı, açlık sınırı altında yaşarken, dolar 10 lira 42 kuruş olmuşken, utanmadan, sıkılmadan, yüzü bile kızarmadan, ekonominin kitabını yazdığını söyleyebilendir" ifadelerini kullandı.
Akşener'in açıklamaları şu şekilde:
* Sözlerimin başında, bizim için büyük önem taşıyan, bir dış politika başlığına, Türk Dünyası’ndaki gelişmelere değinmek istiyorum. Milletimizden yetkiyi aldığımızda Türkiye’de, ivedilikle bir Türk Dünyası Bakanlığı kurarak, dağınık ve koordinasyonsuz, tüm kurum ve kuruluşları, tek çatı altında toplayacağız.
'21 Mart’tan bu yana, 203 Başak’ımızı kaybettik'
* İnsan, öleceğini bilerek yaşayan bir canlıdır. Ama maalesef, ülkemizde kadınlar, öldürüleceğini bilerek yaşıyor. Nerede, ne zaman, kim tarafından, ne sebeple öldürülebileceğini, düşünerek yaşıyor.
* Sevdiği zaman başına geleceklerden, sevmediği birini reddetmekten, tenha sokaklardan, gün ortasında bile, yalnız yürümekten korkarak yaşıyor. Her 10 haberin, 5’inde dinlediği hikâyelerden, Twitter gündeminde, 1’inci sıraya yerleşen isimlerden, Instagram’da siyah beyaz paylaşılan fotoğraflardan, biri olabileceği endişesiyle yaşıyor.
* Geçtiğimiz hafta, bir cani, genç bir kadını, Başak Cengiz’i, aramızdan aldı. Başımız sağ olsun. Yüce Allah, kederli ailesine ve sevdiklerine sabırlar versin. O kadar acı ki. Eğer o psikopatla karşılaşmamış olsaydı; Eğer ülkemizde, bir kadını öldürmek, bu kadar kolay olmasaydı; Başak kızımız, şimdi aramızda olabilirdi. O kadar acı ki, bu katil, daha önce psikolojik tedavi görmüş. Ailesi, durumunu biliyor. Bir doktor gözetiminden geçmiş. Doktorlar durumunu biliyor. Resmi işlemler yapılmış. Yani devlet de durumunu biliyor. Yani bir anlamda, herkes her şeyi biliyor, ama bu cani, 28 yaşındaki bir evladımızın karşısına çıkıncaya kadar, kimse parmağını oynatmıyor. Ve bu büyük acının, belki de en kahredici yanı ne biliyor musunuz? Bu cani, Başak’ı, “Savunmasız” diye hedef alıyor. “Kadın kendini savunamaz.” diyor. O bir kadın, ve savunmasız. Bir psikopatın bile, Türkiye’de kadınların durumuyla ilgili vardığı kanaate bakar mısınız?
* İstanbul Sözleşmesi’nin yırtılıp atıldığı, 21 Mart’tan bu yana, 203 Başak’ımızı kaybettik.
* Kadınların adalete olan inancını da yok ettiniz. Kürsülerden nutuk atmakla olmuyor Sayın Erdoğan. Bu zalimlik, ne zaman bitecek? Bu haksızlığa, ne zaman dur denecek? Bu ülkede kadınlar, ne zaman huzurla yaşayabilecek?
* Ben söyleyeyim. İlk önce ruh hastalarının gönlünü hoş eden, canilere cesaret veren, kadın hakkında abuk sabuk konuşan, ahlak yoksunu zihniyetten kurtulacağız. Sonrasında; “Gereği düşünüldü” denilerek, ama düşüncesizce verilen, utanç verici tüm kararlara inat, İYİ Parti iktidarında, gereğini yapacağız.
* Kadınların, yıllardır süren mücadelelerini, bir devlet politikası hâline getireceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için, Anayasa’da gerekli düzenlemeleri yapacağız. İstanbul Sözleşmesi’ni, hızla imzalamakla kalmayıp, uygulamaya sokacak, uygulanıp uygulanmadığının da, takipçisi olacağız. Ez cümle; İYİ Parti iktidarında kadınları yaşatacağız.
'Elindeki patlak ampülle, aklın sıra, güneşi aydınlatmaya çalışıyorsun'
* Fedai öğretmenimiz, hayallerine kavuşabilirdi. Çalışmalarının sonucunda, hak ettiği gibi yaşayabilirdi. KPSS’den aldığı 83 puanla, bir öğretmen olarak atanabilirdi. Bugün, Fedai öğretmenimizi de, başarılarıyla anabilirdik.
* Ama maalesef, onu da, atanamadığı için çalıştığı inşaatta, elektriğe kapılıp, hayatını kaybeden bir öğretmenimiz olarak anıyoruz. Fedai oğlumuz ve nice atanamayan öğretmen kardeşimiz, maalesef, Sayın Erdoğan’ın gündemi ve öncelikleri arasında değil. Kendisi bambaşka konularla meşgul. Mesela, son olarak, geçen haftaki grup toplantımızda, arkadaşlarının, ilçe ziyaretlerimize gönderdiği provokatörler için söylediklerimi, nedense üzerine alınmış.
* Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde, kendisi bana 'ahlak yoksunu' demişti. Hızını alamayıp, dün de, artık suyumuzun kaynadığını söyleyip, bizi tehdit etti. Bitlere fısıldayan adamı, durdurabilene aşk olsun. Yalnız bu sefer, 'Bağyan' dememiş, 'bu kadın' demiş. Yani küçük de olsa, en azından bir ilerleme var.
* Dün, Fırat’ın kenarında kaybolan kuzudan bile, sorumlu olacağına inanan Tayyip Erdoğan nerede; Bugün, rakibinin suyunu kaynatmakla tehdit eden, Tayyip Erdoğan nerede? Yazıklar olsun. Düştüğün bu ibretlik durumda, artık sen bize, ahlak konusunda, ahkam kesecek durumda değilsin. Çünkü senin, kendine hayrın yok. Elindeki patlak ampülle, aklın sıra, güneşi aydınlatmaya çalışıyorsun.
* Sayın Erdoğan; asıl ahlak yoksunu; ülkenin yarısı, açlık sınırı altında yaşarken, dolar 10 lira 42 kuruş olmuşken, utanmadan, sıkılmadan, yüzü bile kızarmadan, ekonominin kitabını yazdığını söyleyebilendir.
* Kendisi bir kez bile, “Ben 83 milyonu fakirleştirdim; bari bu yıl, maaşıma zam yapmayayım.” demedi. Kendisi, bir kez bile, “Millet işsizlikten kırılıyor. Bari şu 5 maaş alanların, maaşını keseyim.” demedi.
'Milletimiz artık mutlu yarınları konuşuyor'
* Ülkemizin içinde bulunduğu, bu acı tablo içerisinde, “Asrın hatası” Sayın Erdoğan, şimdi de şuursuzca çıkmış; “Biz ekonominin kitabını yazdık” diyor. Şimdiye kadar, ekonominin nasıl yönetileceğine dair, binlerce kitap yazıldı. Ama, ekonominin nasıl batırılacağına dair, hiçbir kitap yazılmamıştı. Onu yazmak da, sana nasip oldu Sayın Erdoğan.
* İstesen de istemesen de, milletimiz artık, mutlu yarınları konuşuyor. Kalkınmış, zengin ve mutlu bir Türkiye’yi konuşuyor. Ve o güzel yarınlarda, sen yoksun.
* Her gün, yeni bir kadın cinayeti işleniyor. Onları koruyacak İstanbul Sözleşmesi’ni, uygulatmayı beceremediğin yetmezmiş gibi, bir de utanmadan, yırtıp attın. Bu saatten sonra çıkıp; kadınları yaşatmak için, oy isteyecek hâlin yok.
* Türkiye’yi, yolsuzlukta bir dünya markası yaptın. Milletin anasına sövenleri, ihale manyağı ettin. Beş para etmez adamlara, beş maaş bağladın. Bu saatten sonra çıkıp; “Yolsuzluğu bitirmek için, bana oy verin” diyecek hâlin yok. Yargının üzerine çökmek için, yapmadığın kalmadı. Memlekette, haksızlık, hukuksuzluk almış başını gidiyor. Bu saatten sonra çıkıp; “Adalet için bana oy verin.” diyecek halin de yok.
'Yanlış tarım politikaları ülkemiz için milli güvenlik problemi haline geldi'
* Tarımdaki çözümlerimizi, her fırsatta paylaşıyoruz. Çiftçimizin, köylümüzün içine düştüğü durumu, bizzat kendilerine, bu kürsüyü açarak dile getiriyoruz. Ama maalesef, bizim bütün bu uyarılarımıza rağmen, çiftçimizi görmezden gelen, yanlış tarım politikaları, ve Tarım Bakanı’nın bizzat kendisi; ülkemiz için bir kalkınma ve millî güvenlik problemi haline geldi.
* Değerli dava arkadaşlarım: Peki, biz şimdiye kadar Ata’mızın bu mirasını koruyup, O’nun bu eşsiz vizyonuna, sahip çıkabildik mi? Maalesef hayır. Hazineye, şartlı olarak devredilen, 102 bin dekarlık çiftlik arazisi, Ak Parti iktidarında, 33 bin 891 dekara düştü, ve ranta teslim oldu.
* Peki, kaybolan Atatürk Orman Çiftliği arazisinin, yerine ne yapıldı dersiniz? Sayın Erdoğan’ın kışlık sarayı ile Dinozorpark. Gerçek bir rezalet. İşte o nedenle, İYİ Parti olarak biz; Atatürk’ümüzün mirasına, tarımla ilgili vizyonuna, köylülerimiz için hayal ettiği, sosyo-kültürel gelişim fikrine, ve O’nun toprak, ağaç ve doğa sevgisine sahip çıkmak için; “Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi” projemizi hazırladık. Bu önemli projemiz ile, Atatürk Orman Çiftliği’ni, şanına ve amacına yaraşır şekilde, “Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi” haline getireceğiz.
* Akademi’ye, mevcut Tarımsal Araştırma Enstitülerini ekleyip, teknoparklar ile de bağlantısını sağlayarak, bölge coğrafyasının en üst düzey, tarımsal araştırma, bilgi ve bilişim merkezini kuracağız. Akademi’yle ilgili çalışmaları, 5 yıl içinde tamamlayarak, gelecekteki, “gıda güvenliğimizi” güvence altına alacağız. Yani Akademi’yi, bir millî güvenlik unsuru olarak göreceğiz. Bunun yanında; ülkemizde hâli hazırda, tarımsal alanda bulunmayan, büyük veri altyapısını, Tarım Bilimleri Akademisi bünyesinde oluşturacağız.
* Ak Parti iktidarında, tarımda Ar-Ge çalışmaları için harcanan para; 2020 yılında, 845 milyon lira iken, 2021’de 761 milyon liraya düştü. 2020 verilerine göre, ülkemizde, makine ve teçhizat sanayisinde yer alan, 174 Ar-Ge merkezinin içinde, tarımla ilgili Ar-Ge merkezi yok.
* 2018 yılında, tarım Ar-Ge’sine harcanan miktar, Amerika Birleşik Devletleri’nde, 3 milyar dolara, Avrupa Birliği toplamında ise, 10 milyar avroya ulaştı. Yani Türkiye’nin harcadığının, tam 150 katı. İşte size, Ak Parti’nin tarım ve teknoloji vizyonu. İşte o nedenle biz, iktidarın Türkiye’yi tarımda dışa bağımlı yapan, bu çapsız Ar-Ge anlayışını da değiştireceğiz.
* Milletimiz, bu beceriksiz yönetime, “Artık yeter” diyor. Artık Millet, Bizi Çağırıyor. Milletimiz artık bizi, iktidara çağırıyor. Herkes içini ferah tutsun. Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yok. Vizyonumuzla, çözümlerimizle, projelerimizle geliyoruz. Arkamızda milletimizin desteği, omuzlarımızda zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’yi inşa etmenin, büyük sorumluluğuyla geliyoruz. Az kaldı. Sandık, her geçen gün, daha da yaklaşıyor. O kutlu gün gelecek ve Allah’ın izniyle bu çile bitecek.