Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. AKP- MHP'nin hazırladığı seçim kanunu teklifine yönelik konuşan Buldan, "Öyle bir fark yiyeceksiniz ki YSK da, seçim kurullarınız da sizi kurtarmaya asla yetmeyecek, sevgili Sırrı Süreyya’nın meşhur deyimiyle 'hımhış' olacaksınız" dedi.
Buldan, temel ihtiyaç ürünlerinin KDV oranlarının yüzde 18’den yüzde 8’e düşürülmesinin marketlere yansımayacağını belirterek, maliyet artışına yol açan nedenlerin ortadan kaldırılması gerektiğini de söyledi.
18 Mart’ta açılan Çanakkale Köprüsü ve köprü geçişleri konusunda verilen araç sayısı garantisini eleştiren Buldan, “Zengine kur faiz garantisi, müteahhite yol, köprü rant garantisi halka ise yoksulluk dayatması işte bunların sisteminin özüdür. Geçen hafta yine bir müjde verir gibi Çanakkale Köprüsünün açılışını gerçekleştirdiler. Bu köprünün maliyeti 2,7 Milyar Euro yani 44 milyar TL. Günlük 45 bin araç garantisi var ve geçiş ücreti ise 272 TL. Her bir rakam AKP iktidarının asıl amacının ihale ve rant dağıtmak olduğunu bizlere gösteriyor. Yaptıkları köprüler halkın cebi ile yandaşın kasası arasında kurulan soygun köprüsüdür” diye konuştu.
Buldan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde...
"Furkan Vakfı’nın Adana’da yapmak istediği basın açıklamasına demokratik bir hakkın kullanımına, kolluk güçlerinin yapmış olduğu insanlık dışı, hukuk dışı saldırı AKP-MHP iktidarının siyasetteki, sokaktaki gerçek yüzünü herkese tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Tüm saldırılar ve bunun gibi en güçlü şekilde bu saldırıları kınadığımızı da daha önce yapılan bütün uygulamalarda nasıl kınıyorsak bu uygulamayı da elbette ki şiddetle ve nefretle kınadığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum."
"Adana’daki tablo uzun bir süredir karakollarda, cezaevlerinde görünmez kapılar ardında, rutin hale getirilen işkencenin sokaklara taşmış ve açık alanda uygulanmış bir halidir. Bir biçimdir. Bizler yaşam hakkına kastedilen bu zulümleri ve bu zalimleri Servet Turgut’un gördüğü işkence sonucu hayatını kaybetmesinden biliyoruz.
"Biz zalimleri barış annelerinin sokak ortasında coplanmasından, yerlerde sürüklenmesinden, insanların sınırda dur ihtarına uymadığı yalanlarıyla vurulduğundan elbette ki biliyoruz ve tanıyoruz…Kadınların sokak ortasında katledilmesinden ve erkek yargının erkek katillere arka çıkmasından biliyoruz. Çocukların panzerlerin altında ezilerek katledilmesinden elbette ki biliyoruz."
"Cezaevlerinin zulüm ve ölüm evlerine döndüğünü anlamak için sadece son 15 günde yaşananlara bakmak elbette ki yeterlidir. Iğdır S tipi kapalı cezaevinde tek başına hücrede tutula 28 yaşındaki Sinan Kaya şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti… Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve yaşamını yitirmek üzereyken tahliye edilen hasta tutsak Hayri Karaş tahliye edildikten sadece 10 gün sonra tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin siyasi sorumlusu, insan haklarını ve hukukunu değil 12 Eylül darbecilerini referans alan AKP iktidarıdır…"
"Bir başka örnek arkadaşımız, yoldaşımız sevgili Aysel Tuğluk da cezaevindeki ağır hasta tutsaklardan biri olup hepsi ile aynı hikâyeye sahip olan bir arkadaşımız. Kendisine demans tanısı konulmasının ve cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremeyecek olmasına rağmen tahliyesi engellenmektedir. Kinle intikamla düşmanlıkla hareket eden bir iktidar ve devlet aklı, sadece insanlığı değil adaleti öldürmekte karanlığı da büyütmektedir. Adalet çöktüğünde hukuk ortadan kalktığında ülke çöker, toplum çöker, insanlık çöker, vicdanlar çöker."
"Buradan Adalet Bakanı’na bir kez daha seslenmek istiyorum. Cezaevlerine, toplama kampına dönüştüren bu işkence uygulamasına bir an önce son verin çağrımızı yinelemek istiyorum. İnsanlık onuru ve kalıcı barışın tesisi için Aysel Tuğluk arkadaşımız başta olmak üzere tüm hasta tutukluları derhal tahliye edin onların tahliyesini gerçekleştirin."
"AKP Genel Başkanı ‘hayat pahalılığının farkındayız’ diyor. ‘Ve halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyerek de her gün bunları söylemeye devam ediyor. Sanırsınız ki 20 yıldır bu ülkeyi yönetenler onlar değil, kendileri değil sanki muhalefette olan bir parti olarak konuşmaya devam ediyorlar. ‘Bir zamanlar bir mermi kaç para’ diyen zihniyet şimdi hayat pahalılığından bahsediyor. Krizin nedeni sizin bu mermi siyasetinizdir. Talan ve savaş siyasetinizdir. Biz bunun farkındayız."
"Ekranlara çıkınca ‘ekonomik sorunların farkındayız’ diyorlar. Bir de hiç sıkılmadan ve utanmadan biz çözeriz yalanını her gün halka anlatmaktan vazgeçmiyorlar. Oysa iktidarda olan onlar iktidarda olan sizlersiniz. Neden çözmüyorsunuz diye HDP olarak halk adına halklarımız adına bu kürsüden bir kez daha bu soruyu size sormak bizim boynumuzun borcu ve sorumluluğumuzdur."
"Bırakalım çözümü çözüm isteyen üreticilerle dalga geçercesine ‘manda yoğurdu yiyin’ diyen bir AKP Genel Başkanı var. Millet kuru ekmek bulamıyor, o ‘manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması ve yulaf yiyin’ diye ekranların başında halkımıza bunu söylemekten utanmıyor, sıkılmıyor. Halka önerdikleri çözüm işte budur. Türkiye gerçekliğinden kopan, toplumdan kopan, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen iktidarın, ülkeyi getirdiği nokta tam olarak budur. Yani yıkımdır, çöküşür."
"Bunların bir diğer çözümü de biliyorsunuz 'uzun kuyruk olmasın diye et fiyatlarına yüzde 48 zam yaptık' diyen Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü’nü görevden almak oldu. Müdür gitti ama zamlar yerinde duruyor. Müdür yanlış yaptıysa zammı neden geri almadınız bir kez daha size sormak istiyoruz. Almazlar. Çünkü onların dertleri kendi çıkarlarıdır, paradır, kendi rantlarıdır."
"Geçen hafta itibariyle hazineden yani halkın vergilerinden Kur Korumalı Mevduat Sistemi ile bir avuç zengin ve yandaşa sadece üç ay için 14 milyar TL ödeme yaptılar…Zengine kur faiz garantisi, müteahhitte yol, köprü, rant garantisi, halka ise yoksulluk dayatması işte bunların sisteminin özü tam da budur."
"Yine geçen hafta bir müjde verir gibi Çanakkale Köprüsü’nün açılışını gerçekleştirdiler. Bu köprünün maliyeti 2,7 milyar Euro yani 44 milyar TL. Günlük 45 bin araç garantisi var, geçiş ücreti ise 272 TL. her bir rakam AKP iktidarının asıl amacının ihale ve rant dağıtmak olduğunu bizlere elbette ki gösteriyor."
"Yaptıkları köprüler halkın cebi ile yandaşın kasası arasında kurulan soygun köprüsüdür. 85 milyonun rızkını beşli çeteye bağladıklarını bir kez daha görüyoruz. Neredeyse 10 bakanlığın bütçesinden daha fazla bir bütçe ile yandaşa rant dağıtımı ile halkın 11 yıllık geleceğine garanti ödemeleri adı altında ipotek koyduklarını herkesin bilmesi gerekiyor."
"Meclis’e yeni getirdikleri bir torba yasa var. Ve beşli çete denilmesini yasaklayan bir yasadır bu yasa. Hırsıza hırsız çeteye çete denilmesini yasaklamak istiyorlar. Beşli çeteye dokunulmazlık kazandırmaya çalıştıklarını da biliyoruz. Çünkü bunlar çıkar ve rant ortaklarıdır. Beşli çetenin başındaki en büyük şirket AKP’dir. Şirketin merkezi de saraydır. Halk aç, perişan; çözüm beliyor. İktidar ise beşli çetesi için özel bir kanun çıkarıyor. Ve Meclis’i bunun için çalıştırıyor. İşte kirli ve karanlık zihniyet tam da budur."
"Ne yaparsanız yapın. Buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Biz hırsıza hırsız çeteye çete demeye devam edeceğiz. Bunu hiç kimse unutmasın. Ve günü geldiğinde hileli ihalelerinizin dosyası bir bir açılacak hiç merak etmeyin."
"İnsanlara sadece su ile açılabilecek bir iftar sofrası bıraktıklarının da farkındayız. ‘Halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyen iktidara buradan bir kez daha çağrı yapıyorum. Gelin Ramazan’dan önce Meclis’i etkin bir şekilde çalıştıralım ve eriyen asgari ücreti hemen yeniden belirleyelim ki grubumuz bu anlamda üç ayda bir bunun belirlenmesi için bir kanun teklifi de sundu."
"Hemen bunu Meclis’ten geçirelim. En düşük emekli maaşını asgari ücret düzeyine hemen getirelim. Akaryakıt, ulaşım ve iletişimdeki ÖTV’yi hemen kaldıralım. Açlık sınırının altında olan ihtiyaç sahibi 12 milyon haneye Ramazan destek programı kapsamında 5 bin lira destek verelim. Ekmek ve et fiyatları tüketiciye yarı fiyatında verilmesini sağlayalım. Esnafın indirim maliyetini ise devletin karşılaması için bir düzenlemeyi hemen yapalım. Tüm bunlara kaynak yaratmak için kur, köprü ve garanti ödemelerini derhal durduralım. ‘Var mısınız’ diye buradan iktidar sormak istiyoruz."
"Dün belli ürünlerde KDV’yi yüzde 8’e indirdiklerini açıkladılar. Raflarda fiyatlara yansımasının olmayacağı ortadadır. Maliyet artışına yol açan nedenler ortadan kaldırılmadan tek başına KDV indirimi halkı rahatlatmaz. Onun için ‘akaryakıt ve ulaşımdaki ÖTV kaldırılsın’ diyoruz. ‘Mazot fiyatları indirilsin, çiftçiye teşvik verilsin’ diyoruz."
"Sandığa giremeyecek oyun sandıktan çıkması için yol bulmaya çalıştıklarının elbette ki farkındayız. Yani ikna yoluyla elde edemeyecekleri oyları hile ile alma peşinde olduklarını da biliyoruz. Ülkedeki ekonomik krizi biz çözeriz diyen iktidar seçim hileleri ile kendi siyasi krizini çözme arayışına bir kez daha girmiştir. Bugün Genel Kurul’da görüşülecek yasanın özü de tam da budur.
Bunun için ne yapıyorlar. YSK’yı, İl, İlçe Seçim Kurullarını eşi görülmemiş dalavere yöntemleriyle tümden ele geçirmeye hazırlanıyorlar. Ama bunlar boşuna nafileler. Siz hilecilikte ustaysanız halk da bu hileleri bozmakta oldukça ustadır. Öyle bir fark yiyeceksiniz ki YSK da, seçim kurullarınız da hileleriniz de sizi kurtarmaya asla ve asla yetmeyecektir. Sevgili Sırrı Süreyya’nın meşhur deyimiyle’ hımhış’ olacaksınız."
"Küçük ortakları için barajı yüzde 7’ye indiriyorlar ve bir diyet ödüyorlar. ‘Ver başkanlığı al barajı alışverişidir’ bunun adı. Kürtler Meclis’e girmesin diye koydukları barajı şimdi küçük ortakları MHP Meclis’e girsin diye indiriyorlar. Biz bu barajları yıkalı tam 7 yıl oldu.”
"7 Haziran’da yıkmıştık, geçersiz kıldık. Bir anlamı kalmayınca da şimdi kendileri için indirmek zorunda kaldılar. Ne diyelim? Hayırlı uğurlu olsun. Ama halk size gereken cevabı sandıklarda verecek haberiniz olsun. Bu getirilen seçim yasası teklifi ile ilgili arkadaşlarımız komisyon sürecinde HDP’nin tutumunu ortaya koydu, koymaya da devam edecek. Genel kurulda da demokratik muhalefetimizi en güçlü şekilde yapacağız."