Buldan: Türkiye, AKP-MHP iktidarında siyaset-bürokrasi-mafya ilişkileriyle karşı karşıya

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında konuştu.
Buldan: Türkiye, AKP-MHP iktidarında siyaset-bürokrasi-mafya ilişkileriyle karşı karşıya
2021-05-25 13:26:40   Güncelleme: 2022-03-20 03:57:43    

Buldan'ın konuşmasından başlıklar şöyle:

'Ülke tam anlamıyla yangın yerine dönüşmüş durumda. Çöküş, çürüme, ortaya saçılan pislik, mafya, çete düzeni, kara para, yalan, haram almış başını gidiyor.

Bütün bunlar yaşanırken iktidar Sincan’da bir AKP mahkeme kurmuşlar, geçmişler kürsüye senaryosunu önceden kurguladıkları Kobani kumpas davasıyla güya HDP’yi yargılayacaklar. Yapılan duruşmalarda herkes tanık oldu ki ortada bir hukuk davası yoktur. Bu ülkede hukuk diye bir şey asla söz konusu değildir.

Bu kumpas çökmeye yüz tutmuş AKP iktidarının HDP’den siyasi intikam alma davasıdır. Bu dava HDP’den siyasi intikam alma davasıdır. 7 Haziran’da, 31 Mart’ta iktidara neden kaybettirdiniz davasıdır. Sandıkta istedikleri sonucu alamayınca hukuksuz mahkeme kürsüsüne taşıdılar.

Kobani davası AKP’nin HDP’ye engellemeye dönük yürüttüğü bir seçim çalışmasıdır. İktidar bu davada suçüstü yakalanmıştır. IŞİD’i sahiplenerek suçüstü yakalanmıştır. Dosyada AİHM’in başka kararlarını referans gösterirken Demirtaş kararını yok sayan mahkeme yaptığı hukuk gaspıyla suç üstü bir kez daha yakalanmıştır. Hakikatler dava süresince bir bir ortaya dökülecektir. İktidarın çarpıttığı gerçekleri teker teker arkadaşlarımız aydınlığa çıkaracaktır. Milyonların iradesini yargı yoluyla engellemeye güçleri asla ve asla yetmeyecektir.

HDP’yi demokratik siyasetten vazgeçirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Arkadaşlarımız cesur bir şekilde mücadele etmektedir. Herkes bu tarihi mücadeleye tanıklık edecektir.

İktidar kendi kurduğu mahkemede hakikatler karşısında mahkûm olacaktır. Kobani’de başaramadılar, Sincan’da da başaramayacaklar.

Tarih 3 Kasım 1996. Susurluk kazasıyla mafya-devlet-siyaset ittifakının suç ortaklığının ortağa saçıldığı Türkiye tarihi açısından önemli bir süreç, dönem, tarihtir.

Susurluk’ta devlet içinde kurulan devlet ve 90’larda Kürt halkına karşı işlediği insanlık suçlarının bir bir deşifre olduğuna hepimiz tanıklık ettik. 28 Şubat darbesiyle Susurluk’un üzerini apar topar kapattıklarını hepimiz biliyoruz.  Oradaki tuğlaya dokunmadıklarını hepimiz atılıyoruz.

Çeyrek asır sonra Türkiye, AKP-MHP iktidarında bir kez daha siyaset-bürokrasi-mafya ilişkileriyle, ürettiği suç karanlığıyla karşı karşıyadır.

Bunun nedeni bellidir. Susurluk’tan bu güne uzanan çete örgütlenmelerinin dayandığı en önemli zemin Kürt sorununun inkârıdır. Faili meçhul cinayetleri, köy yakmalar, 1993 konseptiyle gerçekleştirildi, Susurluk çetesi de bu zemin üzerinde yükseldi. Söylemleri beka ve güvenlikti.

Bugün ortaya saçılan çete-mafya ilişkileri de yine Kürt sorunda çatışmalı sürecin tırmandırıldığı 2015 konseptinin yarattığı zemin üzerinde yükselmiştir. Türkiye’de Kürt sorunu çözülmeden, sistem demokratikleştirilmeden, hukukun üstünlüğü sağlanmadan çete-mafya-siyaset ilişkileri son bulmaz.

Son 6 yıl çok önemlidir. Çözüm sürecinin en önemli aşaması olan Dolmabahçe Mutabakatı’nın ana çerçevesi demokratikleşme ve hukuk devletiydi. Sayın Öcalan, ‘gelin bu sorunu hep birlikte çözelim’ çağrısını yaptı. 2013 çağrısı yeni dönemin başlaması için önemli bir çığır açmıştı. 

İktidar bu güçlerle uzlaşarak ittifak kurdu ve çözüm sürecini bitirdi. Böylece bugünlerde ortaya saçılan çete-mafya düzeninin de önünü açmış oldu.'