Çamlıca kulesinin seyir terasından İstanbul’un eşsiz manzarasını izleyebilmek, biraz da onlar sayesinde mümkün oldu. Hürriyet'ten Özgür Altuncu'nun haberine göre, nisan başından beri 10 kişiden oluşan ekip Çamlıca Kulesi’nin dış yüzeyinde korkusuzca çalışıyor. Kaba inşaatın ardından önce dış kaplamada kaynak gereken yerlere müdahale ettiler. Ardından gerekli bölümlere zımpara ve boya yaptılar. Kule ziyarete açıldıktan sonra seyir terasının devasa camlarının inşaat kalıntılarını temizlemek, görüntü kalitesini arttırmak da onlara düştü.
Türkiye’de çok az endüstriyel dağcının sahip olduğu uluslararası iple erişim birliği (IRATA) sertifikasının 3. seviyesi unvanını taşıyan Adem Çiftçi ve Ömer Tüccar ekibin başında bulunuyor. Çalışmalarının Türkiye’de ilk olduğunu söyleyen Çiftçi ve Tüccar, yaptıkları bu çok özel işi ilk kez Hürriyet’e anlattı ve nefes kesen anların fotoğraflarını paylaştı.
Ekip liderlerinden Adem Çiftçi şunları anlattı:
Bu bildiğimiz bir cam temizleme işi değil. Su kaydırma ve camı dayanıklı kılma özelliğine sahip, otomobillerde kullanılan seramik benzeri bir katmanı seyir camlarına uyguluyoruz. Camlara polarize özelliği kazandırıyoruz. Yani bir nevi havada pasta cila yapıyoruz. Polisaj makinalarını pilli aldık. Dışarıda ancak öyle kullanabiliyor. Binanın cephesinde gördüğümüz sorunları çözüyoruz. Yalıtım problemlerine müdahale ediyoruz. Camları güçlendiriyoruz. Camın üzerini koruyucu katmanla örtüyoruz. Bir nevi telefon koruyucusu gibi. Bu çalışma Türkiye’de ilk kez yapılıyor. Bildiğiniz ağır işçilik yapıyoruz. Bu işi ipte yapan ilk insanlarız.”
'Uçak camları gibi'
Ekibin yaptığı bu cesaret isteyen işte bir de ortakları var. O isim, ekipte dağcı olmayan tek kişi olan Mahmut Çaygöz. Aynı zamanda camlara uygulanan nano teknoloji ürününü Türkiye’ye getiren Cross Endüstriyel Dağcılık firmasının temsilcisi. O kulenin içinden çalışmaları yönlendiriyor. Camın ömrünü uzatmak için uçak camlarına da uygulanan bu yöntemin uzmanı olarak ekibe yardımcı oluyor. Kuleyi ziyaret edenlerin dışarıdan sarkarak çalışan ekiple ilgili şaşkınlıklarına, sözlerine ilk o şahit oluyor.
Ziyaretçilerin dışarıda iple sarkan birilerini gördüğündeki tepkilerini sorduğumuzda Aşırı mutlu oluyorlar. Aşırı tepki veriyorlar. Manzarayı bırakıp ekibi izliyorlar. ‘Böyle makinalara ne gerek var. Bir çek pas yapın olsun bitsin’ diyenleri duyuyoruz. Onları yabancı zannediyorlar. Türk olduklarını öğrenince gururla karışık ayrı bir şaşkınlığa yol açıyor” diyorlar.
Hip hop müzik eşliğinde
Kendilerine ‘İple erişim’ adını veren ekip tek vardiya çalışıyor. Günlük mesaileri 6 saatle sınırlı ve 3 saatin ardından mola vermek zorundalar. Bunun sebebi de ip üzerinde 3 saati aşan çalışmalarda kan dolaşımının olumsuz etkilenmesi. Yağışlı ve kötü havalarda çalışmıyorlar. Çalışırken hip hop müzik dinlemek en büyük zevkleri. Bu müziğin hem motive edici olduğuna, hem de işi hızlandırdığına inanıyorlar.
Tamamen kas gücünü kullanıyorlar
Yönetici pozisyonundaki Adem Çiftçi ve Ömer Tüccar ekibin en deneyimlileri. İkisinin de ip üzerinde 1000 saati aşkın çalışma süresi var. Çamlıca Kulesi’nde bir yandan acil kurtarma ekibi olarak hazır beklerken, bir yandan da ipte çalışan arkadaşlarını telsizlerle yönlendiriyorlar. 44’üncü kattan antene çıkan kapıyı kullanarak dış cepheye iple sarkan Uğur Şensoy, Hakan Oran, Bekir Şafak, Caner Yüksel, Mehmet Emin Alperen, Aydın Polat, Onur Günçiceği ve Özcan Oral Çamlıca Kulesi’nin kartalları olarak çalışıyorlar. Kulenin dış yüzeyinde ulaşamadıkları bir yer yok. Çift ip kullanıyorlar. Biri emniyet, diğeri de hareket için. Aşağıya sarktıkları ipten geri çıkarken de tamamen kas gücünü kullanıyorlar.
'Düz bina gibi değil'
Ekipten Adem Çiftçi Çamlıca Kulesi’nde çalışmanın çok farklı olduğunu söylüyor: Burası en yüksek çalıştığımız yer. Çok profesyonellik gerektiriyor. Düz binalarda çalışmaktan çok çok farklı burası. Yapısal girdisi, çıktısı çok. Her gün sabah toplantısı yapıyoruz. Planlama yapıp ona göre işe başlıyoruz. Şu anda cam temizliği yapıyoruz. Günde 5 cam yapıyoruz. 320’ye yakın cam var.”
Ekstrem spor altyapısıyla bu işe bulaşmış insanlarız. Aramızda öğretmen var, gazeteci var, profesyonel işlerinden sıkılıp bize katılan insanlar var” diyen Ömer Tüccar, İşimiz bazı dönemler daha iyi kazandırıyor ama daha çok tutkusu var bu işin. Adrenalin bağımlılığımız var” diyerek asıl motivasyonlarını açıkladı. Yaptıkları iş konusunda en çok endişe duyanlarsa anneleri.
Ekip yüksekte çalışma konusunda eğitim de veriyor. Çalışmak isteyenler ip üzerinde bir sınava tabi tutuluyor. Uluslararası bu sınavı geçenler global sertifika sahibi oluyor. Türkiye’de endüstriyel dağcılık sertifikasına sahip yaklaşık 800 kişi var. Sertifikaların 3 yılda bir yenilenmesi gerekiyor. Bütün sertifika sahipleri dünya iple erişim birliği tarafından (IRATA) takip ediliyor. Pilotların uçuş saati gibi onların da ipte çalışma saatleri kişisel kayıtlarına geçiyor. Bin saatlik iple çalışma seviyesine erişenler eğitmen de olabiliyor. Hem Adem Çiftçi hem de Ömer Tüccar eğitmenlik yapıyor. İki isim, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi yüksek projelerde çalışan işçilere de eğitim veriyor.