Can Dündar: Yaşananlar baştan sona devletin fiyaskosudur!

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün MİT TIR’ları haberleri nedeniyle yargılandığı davanın ikinci duruşması gerçekleşti.
Can Dündar: Yaşananlar baştan sona devletin fiyaskosudur!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün de yargılandığı davanın ikinci duruşması izleyiciye ve basına kapalı yapıldı. Dündar’ın savunmasını Adalet İçin Hukukçular, Twitter hesabından aktardı.

Dündar’ın savunmasından bazı bölümler şöyle;

“Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi kararını tanımadığını belirterek, mahkemenize talimat niteliğinde beyanlarda bulunmuştur. Yandaş medyada yeniden tutuklanmamız yönünde kampanya başlatıldı. Duruşmaya iki gün kala savcı değiştirildi. Belgeler şeffaf, yargılama gizli yapılıyor. Türkiye’nin Suriye politikasının yanlış olduğuna dair haberler yapıyorduk.

TIR’ların durdurulma haberleri Cumhuriyet’te yayınlanmadan 14 ay önce yayınlandı. Haberler dava konusu olaydan 14 ay önce haber olmuştur. Tüm siyasiler bu konuda açıklamalar yapmıştır.

İstihbarat teşkilatı ilaç silah taşıyamaz; böyle bir görevi yoktur. Suç işlemektedir ve suçüstü yakalanmıştır. Vali, jandarmaya talimat vererek suç işlenmesine göz yumulmasını istiyor. Yaşananlar baştan sona devletin fiyaskosudur. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar hükümeti devirecek nitelikte bir skandaldır. Devlet bu yaşananların üstünü nasıl örteceğiz telaşına girdi. Yayınlayanlar hakkında soruşturma başlatıldı. ‘Görüntüler sahte’ dendi, sonra insani yardım malzemesi dediler. Sonra ‘Silahlar Türkmenlere gidiyor’ dediler. Silahlar Suriye’deki radikal İslamcı gruplara gönderiliyordu.

Cumhurbaşkanı tartışmayı ‘Silahsa silah ne olacak’ diyerek bitirdi. Yaşananlar hem ulusal hem uluslararası suçtur. Suçu işleyenler değil ortaya çıkaranlar yargılanıyor. Hükümetin işlediği suçun hesabını burada biz veriyoruz. Asıl biz müştekiyiz, müştekiler ise şüphelidir. Bugün müşteki olan ve suç işleyenler bir gün mutlaka yargılanacaklardır. Hiçbir suç devlet sırrı arkasına saklanamaz. Belgenin üstüne gizli damgası vurularak suçların üstü örtülemez. Bir devlet cumhurbaşkanından başbakanına kadar yalan söylüyorsa, bunu ortaya çıkartmak hakkımızdır. Devleti yönetenlerin yasa dışına çıkmak ve halka yalan söyleme hakkı yoktur. Bunu ortaya koymak görevimizdir.

Cumhurbaşkanı televizyona çıkarak haberi yapan beni tehdit etti ve bu şekilde buraya geldik.  Devletin suç islediği bilgisinin gizli kalması görevim yoktur. Siyasilerin yalanını örtme görevim bulunmuyor. Biz gizli kalmamış bir bilgiyi ifşa ettik. Bırakın casusluk suçlamasını, böyle bir teklif yapanın aklını karışlarım. Hangi devletin casusuyum? Kim, ne şekilde, ne talimatı vermiş buna dair? Tanık yok, delil yok. Biz bugüne kadar gazetecilik dışında hiçbir faaliyet yapmadık. Silahları nakledenler casusluk suçunu islemiş olabilirler. Bu casusluk olabilir, vatana ihanettir ve yargılanacaklar.

Cebir kullanarak hükümeti bir haberle nasıl ortadan kaldıracağız. Ne biz okadar güçlüyüz, ne cumhuriyet o kadar zayıf. Biz cebir kullanmadık, cumhuriyeti cebirle ortadan kaldırmayı çalışanları ifşa ettik.

Fethullah Gülen’i görmedim, tanımam. Sadece haberlerim sebebiyle karşılıklı davamız olmuştur. Cumhuriyet gazetesi on yıllardır bu örgütle mücadele etmiş ve hedefi olmuştur. Bu örgütü inşa edenler Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen’dir. Devleti birlikte ele geçirdiler. Erdoğan, Fethullah Gülenler için ‘Ne istediniz de vermedik?’ demiştir. Paralel yapının iki suçlusu vardır: Erdoğan ve Gülen’dir. Biz bu yapılanmanın ancak mağduru olabiliriz.

Anayasaya uymayacağını söyleyen cumhurbaskanına karşı sığınağımız adalettir. Güçlüler her zaman haklı değildir. Mahkemeniz adalete hiçbir gücün etki edemeyeceğini göstermelidir.”