Gazeteci Emin Çapa ve Barış Terkoğlu, 15. Arguvan Uluslararası Türkü Festivali kapsamında dün ‘Ekonomi ve Hayat’ konulu panelde konuştu. Arguvan Belediyesi Çay Bahçesi’nde düzenlenen panele; CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Arguvan Belediye Başkanı Mehmet Kızıldaş ve İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakil Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz ile çok sayıda davetli katıldı.
Dünyada en uzun vadeli yatırım insandır
Gazeteci Emin Çapa, panelde yaptığı konuşmada, Bu ülke bizim ülkemiz ama aslında bu ülke benim çocuklarımın, doğmamış torunlarımın ülkesi. Biz Türkiye’de genelde çok kısa vadeli çıkarlara bakarız. Kısa vadeli çıkarlara bakan her millet eninde sonunda gelir duvara toslar. Hiçbir şekilde kısa vadeli bakan insanların uzun vadede çıkar elde edebildiği bir dünya, bir tarih yok. Her zaman için uzun vadeli bakmamız gerekir. Dünyada en uzun vadeli yatırım insandır ifadelerini kullandı.
Sadece inşaat yaparak bir yere gideceğinizi zannediyorsanız size güle güle
Dünya, Osmanlı İmparatorluğu yıkıldığında nasıl sallanıyor, çalkalanıyor ve yeni dünya inşa ediliyordu diyen Çapa, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Osmanlı buna ayak uyduramadığı için buradakiler bir imparatorluk kaybettiler. Bugün dünya ondan daha büyük bir sarsıntı yaşıyor. Yeni bir dünya inşa ediliyor ve benim ülkem bu inşanın bir parçası olmak zorunda. Olmazsa hepiniz kaybedeceksiniz, siz kaybettiğiniz için ülkeniz, çocuklarınız ve torunlarınız kaybedecek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti halkıyla beraber bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. Bu beka sorunu yani varlık sorunu. Dünya yeniden inşa ediliyor, Sanayi Devrimi olduğunda atalarımız bunun bir parçası olmadılar ve o yüzden yıkıldı.
Dünya, birden fazla alanı buluşturmaya doğru gidiyor. Bu dünyanın içinde bu ülkenin bir payının olması lazım. Bu payı sağlamak geçmişe bakarak, '5 yıl önce böyleydi, 20 yıl önce siz bize bunu yaptınız, 10 yıl önce böyleydi, biz size 6 gol atmıştık Kadıköy’de' diyerek, buraya gidemeyiz. Dünya başka bir yere giderken sadece inşaat yaparak bir yere gideceğinizi zannediyorsanız size güle güle. Hiçbir geleceğiniz yok. Şu anki Türkiye’deki ekonomik modele benim verdiğim isim ‘Erdoğanomics.’ Akıl ve bilimle hiçbir alakası yok. Ekonomi bilimi bir yanıyla matematiktir. Ama bir yanıyla da bu insanların duygusal kararlarıdır. ‘Erdoğanomics’in içinde ne bu insanlar var ne de matematik var. Onun için hızla yoksullaşıyorsunuz.
Cumhuriyet devrimlerinin kazanımları yıkılıyor
Araştırmacı gazeteci ve yazar Barış Terkoğlu ise Bugün Türkiye’de özellikle son 20 yılda veri geriye doğru gittiğinizde yaşanan şeyin ben Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarının yıkımı olarak görüyorum. Dünyada cumhuriyet devrimleri hep olarak şunu yaptılar; isterseniz Fransa ya da Rusya’ya gidin isterseniz Türkiye’ye gelin Mustafa Kemal bir devrimci mucizeci değil, dünyanın gittiği yeri görmüş ve o ilkeleri alıp Türkiye’ye uygulamış bir lider. Nasıl Fransa, Rusya ya da Türkiye’de grip olduğunuzda bunun ilacı aynıysa, Mustafa Kemal devrimciliği de Türkiye’deki hastalığın ilacının dünyadakinden çok farklı olmadığını görmüştür” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de herhangi bir mahkemeye gittiğinizde zenginle yoksul aynı hukukla yargılanıyor diyebilir misiniz? Ben diyemem, bunun kitabını yazdım diyen Terkoğlu, şunları söyledi:
Bana bugün Türkiye’de bazı soyadlarına sahip olanlarla, bazı soyadlarına sahip olmayanlar arasında siyasi eşitlik var diyebilir misiniz? Ben diyemem. Daha geçen hafta programı izleyip gördünüz. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan eğitiminin, boyunun, kilosunun, renginin benim için hiçbir önemi yok, sadece Erdoğan soyismine sahip olduğu için bir uluslararası toplantıda Genel Sekreter'in yanında, Savunma Bakanı'nın arkasında, MİT müsteşarının önünde oturuyor. Bana bugün Türkiye’de bazı siyasi partilere üye olmakla başka siyasi partilere mensup olmakla eşitlik var mıdır derseniz, ben yoktur derim. Bazı din ya da inanç demiyorum, dini sömüren örgütlere mensup olanlarla o örgütlere mesafeli duranlarla eşitlik var mıdır derseniz, ben yoktur derim. Bütün bunlar saldırı altında.
Hukuku, hakkı ve anayasası olmayan, örgütlenme özgürlüğü olmayan, işçinin maaşını patronuyla oturup özgürce bir şekilde tartışamadığı ülkelerde Allah aşkına ekonomi olur mu? Hastanesinde doğru dürüst hasta bakılır mı? Hastane binasının ihalesini kimin vereceği, garantili ödemeyi hangi müteahhidin alınacağına bakılır. Hastanede sağlık sisteminin nasıl olacağına bakılmaz çünkü sağlık sistemi bir haktır, bina ise ihaledir. Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhuriyet rejimi saldırı altındayken; Cumhuriyet rejimi hukukuyla, anayasasıyla çökertilirken, kurumları da çökertildi.