Basın açıklamasında bulunan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Almaya'dan beklentimiz aramızdaki müttefiklik hukukuna uygun davranmasıdır.
İkili ilişkilerimize değinme imkanı bulduk. Güçlü bağlarımız var. İlişkilerimizi birçok alanda Almanya ile götürme arzusu içerisinde olduk. Bundan sonra bahsettiğimiz tüm konularda Almanya ile yakın ilişki içerisinde olma talebindeyiz.
İş birliklerine açık bir ülkeyiz. Dayanışma içinde olmamız lazım. Yeter ki yanlış anlaşılmalara mahal vermeyelim.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Avrupa Birliği'nin tutumu Türkiye'nini harekâtıyla ilgili siz de biliyorsunuz. Bunları tekrar ele aldık. Aramızda önemli görüş ayrılıkları var. Ciddi bir diyaloğa ihtiyacımız var. Biz bu diyalogu sürdürmek istiyoruz. Bölgede ortak sorumluluğumuz var. Türkiye'nin AB ile ilişkisi açısında ortak sorumluluklarımız var. NATO'daki müttefikliğimiz açısında da bu diyaloğumuz önemli. Şu anda bu savaşın fazlasıyla uzun sürdüğünü görüyoruz. Yine korkunç bir savaşın yaşanıp insanların acı çekmesini istemiyoruz. Bunun için hepimizin sorumluluğu var.
Federal parlamento birkaç önce hükûmetin görevini uzattı. Şimdi zorla elde edilen bu başarıların tehlikeye atılmaması için çabalamalıyız. Çünkü IŞİD ile mücadele henüz sona ermiş değiliz. Ateşkesin sürmesi ve uzatılması çok önemli. Memnuniyetle karşılıyorum ki Türkiye belli koşulların yerine getirilmesi konusunda bu hususu ilerleteceği yönünde mesaja aldı. Oraya geri dönmek isteyen insanların çıkarları açısından bunu mümkün kılması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Ele aldığımız diğer bir konu ise, Soçi'de yapılan anlaşma temelinde Türk güçlerinin Kuzey Suriye'de kalıcı bir varlığı olmaması ve geçici bir statüko olarak değerlendirilmesini de konuşup teyit ettik. Biz bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye'nin siyasi geleceği de konularımız arasındaydı.
Burada uluslararası insani yardım kuruluşlarının buraya ulaşması önemli.
Görüşmelerimizde Türk tarafından teyit edildi burada sadece gönüllü ve güvenli bir şekilde geri dönemleri konusunda teyidinizi aldım. Burada tabii ki şeffaf bir sürecin gerçekleşmesi konusunda anlaşmaya vardık. Yapıcı bir görüşme sürdürdük. Somut ve acil konular üzerinde ve üzerinde anlaşmaya vardığımız birçok konunun. Bu diyaloğa girmiş olmayı çok önemsiyorum.
(Çavuşoğlu'na) Alman savunma bakanı bir güvenli bölge önerdi. Türkiye'nin bu konudaki tutumu nedir? (Mass'a) Bu konu ele alındı mı ve tutumunuz nedir?
Çavuşoğlu: Bizim de gördüğümüz öncelikle Almanya bu konuda kendi içinde anlaşsın. Farklı görüşlerin olduğunu görüyoruz bu da tabii doğal. Fakat birlikte güvenli bölge oluşturma konusu Erdoğan'ın 8-9 sene önce ortaya attığı bir fikirdi. O dönemde Merkel'le görüşmüştü. Nasıl bir güvenli bölge oluşsun, göçmenlerin ve yerinden edinmiş insanların buraya dönmesi konusunda güzel bir fikirdi. Ancak Obama havadan güvenliğin sağlanamayacağı konusunda bu fikri reddetti. En son Trump'un böyle bir teklifi oldu. ABD ile biz samimi bir çaba sarf ettik ama ABD'nin samimi olmadığını sahada gördük. Sonra bir harekât başlattık. Sonra ABD ve Rusya ile mutabakata vardık. Bu bölgelerden teröristlerin temizlenmesi, mültecilerin ve de yerinden edilmiş insanların güvenli bir şekilde buralara dönmesi söz konusu. Bunlara katkı sağlamak isteyen varsa biz buna varız. Ama burada askeri bir güvenli bölge oluşturma söz konusu gerçekçi değil. Bu saatten sonra bu öneriyi biz gerçekçi bulmuyoruz. Terörden arındırılması konusunda çaba sarf etsek daha iyi olur diyoruz. BM'nin açıkladığı bir bilgi şu ana kadar Barış Pınarı Harekâtı bölgesine gönüllülük esasına göre 30 bin insan dönmeye başladı.
Mass: İnsani yardım konusu nasıl ele alınacak. Suriye, Ürdün ve Lübnan'da. Anayasa süreci nasıl devam edecek. Anayasa Komisyonu ile önemli bir adım ileri atıldı. Mültecilerin geri dönmesi konusunda bunlar önemli konular. Ortak pozisyonlar konusunda anlaşmamız gerekiyor. Teorik, nitelik taşıyan konulara ağırlık vermedik. Çünkü insanların acil ihtiyaçları var.
(Çavuşoğlu'na) Türkiye'nin güvenlik çıkarlarına saygı duyuyoruz fakat geçen günlerde Suriye milislerinin işledikleri savaş suçlarının görüntülerini gördük. Türkiye gelecekte bu tür suçların önünü nasıl kesecek?
Çavuşoğlu: Ordumuz insani konularda en hassas ordudur. Güvenlik birimlerimiz insani konularda her zaman hassas olmuştur. DEAŞ'la mücadele komisyonunun hava saldırılarından dolayı 1335'ten fazla sivil öldü. Yakalanan, teslim olan teröristlere karşı da güvenlik güçlerimizin nasıl yaklaştığını herkes görüyor. O bölge halkına da kucaklayan bir yaklaşım içinde olduk. Sivillere yardım götürmeye başladık. Mobil kliniklerimiz herkes tarafından görünüyor. Harekât başladıktan sonra Türkiye'ye yönelik ve Özgür Suriye Ordusu'na yönelik çok ciddi karalama politikaları gördük. Türkler Kürtlere saldırıyor denildi. Bu bölgelerin nüfusunun yüzde 90'ından fazlası Arap. Nasıl oluyor! Kimyasal silah kullandığımız da iddia edildi. Geçmişteki görüntüler masaya konuldu. Trump bile ABD'nin önde gelen televizyon kanalının yalan yayınını skandal olarak nitelendirdi. O kadar gerçek dışı propaganda gördük ki! Meğer ne kadar bu teröristlerin destekçisi varmış. En küçük bir iddia, ihlale olsa biz bunu soruştururuz. En küçük bir insan hakları ihlalini bile biz tolere etmeyiz.
Özgür Suriye Ordusu'nu DEAŞ'lı olarak nitelendirmek doğru olmaz. Milli Suriye Ordusu (MSO) DEAŞ'la mücadele ederken alkışlıyoruz, PKK ile mücadele ederken onları DEAŞ'lı yapıyoruz. Bu doğru bir yaklaşım değil.
Güvenli bölge için AB'den finansman desteği isteniyor. Siz bu desteği verdiniz mi? Görüşme için Erdoğan sınır illerini tavsiye etmişti. Yer konusunda bir karara varıldı mı? Almanya kendisine ait DEAŞ'lıları geri almayı düşünüyor mu?
Mass: Geçmişte IŞİD'çilerin çocuklarını geri alıyorduk. Kuzeydeki durumdan dolayı bu biraz zorlaştı tabii. Bu kişilerin hangi sınır kapılarından geçeceği konusunda. IŞİD'li militanların çocuklarını tabii ki geri alacağız. Bu konuda Fransa ve Hollanda ile birlikte çalışacağız. Bu militanların kim olduğunun kanıtlanması çok önemli. Hangi suçların işlendiği konusu somut olmalı. IŞİD'ci katillerin geri dönüp daha sonra bunların mahkeme önüne çıkarılmasının mümkün olamasının engellenmesini istiyoruz. İlk duruşmadan sonra serbest bırakılmalarını önlemek istiyoruz. Mahkemede kullanılabilecek somut kanıtların olması gerekiyor
Çavuşoğlu: Türkiye teminat verdi terminolojisi doğru değil .Teyit ettik desek daha doğru olur. Vardığımız mutabakatlarda görünüyor ki çok güçlü bir şekilde altı çizilmiştir. Bunlar hep Türkiye'nin hazırladığı mutabakatlar. Burada iki konu çok hassas; Suriye'nin toprak bütünlüğü. Fransa ve İsrail'in başını çektiği bazı ülkeler Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı göstermiyor. Bizim başkalarının topraklarında gözümüz yok. İkincisi, göçmenlerin geri dönmesi konusunda en hassas ülke biziz. Sınırımızdaki yaralı mültecilerin bir çoğunu Yunanistan geri atıyor. Ege adalarında mültecileri taşıyan botlar delindi, vuruldu. Biz 9 yıldır bu kardeşlerimizi Türkiye'de ağırlıyoruz. Son zamanlarda da muhalefet bunları suistimal etti, seçim zamanında. Sosyal bir problem olmaya başladı. bu insanları zorla göndermek insani değil. Bu konuda kimseye teminat vermemize gerek yok.
Ayrıntılar geliyor...