Çerkezoğlu: Kısa çalışma ödeneğinin sonlandırılmasıyla 1.3 milyon arkadaşımız ya işten çıkartılacak ya da ücretsiz izne maruz kalacaklar

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, kısa çalışma ödeneği uygulaması için işsizlik fonunda kaynak olduğunu Salgının başından itibaren ödenen miktar 28 milyar lira. Şu an işsizlik fonunda hala hali hazırda 98 milyar lira var. Dolayısıyla en az bir yıl daha işçilere kısa çalışma ödeneği uygulanması için yeterli kaynak var” diye ifade etti.
Çerkezoğlu: Kısa çalışma ödeneğinin sonlandırılmasıyla 1.3 milyon arkadaşımız ya işten çıkartılacak ya da ücretsiz izne maruz kalacaklar
2021-04-01 20:56:37   Mettre à jour: 2021-04-01 21:01:32    

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, kısa çalışma ödeneği uygulamasının sona ermesinin ardından olacakları RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.

Çerkezoğlu, Kısa çalışma uygulaması geçtiğimiz bir yıllık pandemi süresince kayıtlı işçiler açısından en önemli sosyal destekti ve bugün itibariyle sonlandırılmış oldu. Oysa salgın bütün hızıyla devam ediyor. Vaka sayılarındaki artışı görüyoruz. Salgının ekonomik ve toplumsal tahribatı giderek daha fazla derinleşecek” dedi.

‘Kısa çalışma ödeneği işsizlik sigortası fonundan yapılıyor, hazineden işçiye emekçiye ayrılan tek kuruş yok’

Çerkezoğlu, geçtiğimiz yıl işsizlik fonundan kısa çalışma ödeneği için yapılan harcamaları anlattı:

Kısa çalışma ödeneği zaten işsizlik sigortası fonundan yani işsiz ve işçiye ait olan sigorta fonundan yapılıyor. Cumhurbaşkanı’nın defaten söylediği, en son 55 milyar ‘sosyal koruma kalkanı’ adı altında ‘destek verdik’ dedikleri desteklerin tamamı hazineden değil. Hazineden işçiye emekçiye ayrılan tek kuruş yok. Bu ödemelerin yaklaşık 45 milyar lirası işsizlik sigortası fonundan yapıldı. Bunun aslan payı da kısa çalışma ödeneğidir. Salgının başından itibaren 3.8 milyon işçi arkadaşımız kısa çalışmadan yararlandı ve salgının başından itibaren bu işçilere işsizlik sigortası fonundan ödenen miktar 28 milyar lira. Şu an işsizlik fonunda hala hali hazırda 98 milyar lira var. Dolayısıyla en az bir yıl daha işçilere kısa çalışma ödeneği uygulanması için yeterli kaynak var.”

‘İşveren örgütleri dahi kısa çalışma ödeneğinin devam etmesi yönünde çağrı yapıyor’

İşveren örgütlerinin bile kısa çalışma uygulamasının devamına dair çağrıda bulunduğunu belirten Çerkezoğlu, Tam tersine salgının bu kadar ciddi seyrettiği bir süreçte kısa çalışma uygulamasına ek sosyal politikalar getirilmesi gerekirken var olan uygulamalar sonlandırıldı. Bunu gerçekten anlamak mümkün değil. İnandırıcı hiçbir sebebi yok, olamaz. İşveren örgütlerinin dahi ‘kısa çalışma devam etsin’ diye çağrı yaptığı bir dönemde AKP iktidarının hangi mantıkla bunu yaptığını anlamak mümkün değil” dedi.

‘Kısa çalışma ödeneğinin sonlandırılmasıyla 1.3 milyon arkadaşımız ya işten çıkartılacak ya da ücretsiz izne maruz kalacaklar’

Çerkezoğlu, uygulamanın sonlanması ile birlikte 1.3 milyon işçinin işten çıkarma ve ücretsiz izin ile karşı karşıya kalabileceğini Ücretsiz izne çıkartılan işçilere de yine işsizlik sigortası fonundan 2020’de günde 39 lira 2021’de günde 47 lira gibi bir açlık ve sefalet, asgari ücretin bile yarısı kadar bir ücretle yaşamaya mahkum edildi. Ücretsiz izine çıkartılan işçi sayısı 2 milyonu buldu. Bu kısa çalışmanın sonlandırılmasıyla bugün halihazırda 1.3 milyon arkadaşımız ya işten çıkartılacak ya da ücretsiz izin uygulamasına maruz kalacaklar ve çok ciddi bir gelir kaybı olacak” diye aktardı.

‘TÜİK’in verilerine son bir yıl içerisinde her 3 kişiden 1’i işini kaybetti, bu uygulamanın kaldırılması işsizliği daha da artıracak’

TÜİK verilerine göre son bir yılda her üç kişiden birinin işini kaybettiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, kısa çalışma uygulamasının sonlandırılmasıyla işsizliğin daha da artabileceğini söyledi:

Birçok küçük işletme açısından kısa çalışma can suyuydu, deyim yerindeyse. Kısa çalışma ödeneğinin sonlandırılmasıyla yeni işyeri kapanmaları gelecek. Geçtiğimiz hafta TÜİK yıllık istihdam verilerini açıkladı. Yıllık verilere baktığımızda son bir yıl içinde Türkiye’de her üç kişiden biri işini kaybettiği bir süreçte işsizliği daha da fazla arttıracak bu tür adımları atmanın akılla ve mantıkla bağdaşır yanı yok. Mutlaka bu uygulama devam etmelidir. Yararlanma koşulları kolaylaştırılarak bütün işçilerin yararlanması sağlanmalıdır. En az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Bütün bu çağrılarımıza rağmen AKP iktidarı ısrarla bu uygulamayı sonlandırma kararının arkasında duruyor.”

‘İşçileri temelden etkileyecek kararların konuşulmadan alınması kabul edilebilir değil’

Çerkezoğlu, bu kararların konuşulmadan almaması gerektiğini söyleyerek Bizim platformlarımız var ve işçileri bu kadar temelden etkileyecek konuların konuşulmadan bu şekilde karar alınması zaten kabul edilebilir bir durum değil. Çalışma hayatı sosyal tarafların olduğu ve diyaloğun esas alınması gereken bir alandır. İşçi, işveren ve hükümet tarafları vardır. Bununla ilgili tanımlı mekanizmalarımız var. Anayasal bir kurum olan Ekonomik Sosyal Konsey var. 2010 referandumunda anayasal kurum oldu. Anayasamıza göre olağan koşullarda altı ayda bir toplanması lazım. Böyle olağanüstü koşullarda belki her ay toplanması gerekir ama 2009 yılından beri toplanmıyor. Yasal bir kurulumuz var, Üçlü Danışma Kurulu. Bunun toplanması gerekir ama pandemi sürecinde böyle bir danışma ve diyalog mekanizması çalıştırılmadı” diye konuştu.

‘Tek kişinin kararıyla 16 milyon insanı yok sayan bir mantık var’

Çerkezoğlu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında getirilen bu yeni rejimin zaten meselesi buradadır. Türkiye’de bir bakanlar kurulu, kabine toplantısı diyoruz. Dilimiz alışmış ama bir bakanlar kurulu iradesi yok. Bakanların nasıl iş başına getirildiğini hepimiz biliyoruz. Her şeyin bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile tek kişinin kararıyla hayata geçiriliyor. Tek kişinin kararıyla 4 milyon işçi, aileleriyle düşündüğümüzde 15-16 milyon insanı yok sayan bir mantık var burada. Bu devletin bütün karar mekanizmaları böyle işliyor. Bu çalışma hayatında olunca bunun sonuçları topluma yansımaları da çarpan etkisiyle büyüyor. İşçi konfederasyonları, işveren örgütleri çağrılarımızı açıkça yaptık. Birlikte tekrar yapabiliriz ama temel mantığın, işleyişin, zihniyetin değişmesi lazım. Çalışanı, ailesini, çoluğunu, çocuğunu yok sayan bir mantıkla ülke yönetilmez” diye ekledi.