Manning duruşmalarda yaptığının suç değil gerçeği açıklamak olduğunu söyledi. Ama militarist statüko şeffaflıktan, insanların gerçeği bilmesinden korkar, bu yüzden de Manning gerçeğin gizlenmesini kırmaya kalkışacak müstakbel insanlara da ikaz olarak en ağır şekilde cezalandırıldı.
Modernist militarist politikalar, bilginin merkeziliğini öngörür. Bilginin gizliliğini, kontrollü kamusallaşmasını… İnsanların pek çok olayın/olgunun aslını öğrenmesini istemez. Özellikle de devletlerinin suçlarını, katliamları, cinayetleri, işkenceleri, faili meçhulleri, gözaltında kayıpları… İnsanlar, vergileri dolayısıyla hangi suçlara iştirak ettikleri, neleri destekledikleri ya da engelledikleri bilgisinden yoksundur.
Manning’in sızdırdığı bilgiler kamuoyunu Terör’e Karşı Savaş’ın gerçekleri hakkında aydınlattı ve resmi ile ticari kurumlardaki yolsuzluk ve hileli işleri açığa çıkardı. Ayrıca bu bilgiler Irak Savaşı’nın sonlandırılmasına ve Tunus Devrimi, Occupy Hareketi gibi halk hareketlerinin oluşmasına katkıda bulundu. Dünya üzerinde on binlerce sıradan insan Bradley’e destek
verdi ve hukuki savunmasının finanse edilmesine yardımcı oldu.
Manning, 28 Şubat 2013’te mahkemede okuduğu bildiride, halkı ABD’nin gizli tutulan savaş suçları ve hükümetinin dalavereleri hakkında bilgilendirmek amacıyla Wikileaks’e bilgi sızdırdığını açıkça kabul etti, ama bunun “suç” olduğunu reddetti kabullenmedi. 20 sene hapsine neden olabilecek “gizli bilgileri kötüye kullanma” ve 10 daha düşük seviye suçlamayı kabul ederken, savcının söylediği üzere takibi durumunda “düşmana yardım etmek” ve ilgili, ömür boyu hapsine neden olabilecek ithamları reddetti. Bradley aynı zamanda Wikileaks’den önce Washington Post ve New York Times gibi gazetelere gittiğini ancak bu yayın kuruluşlarının bahsi geçen belgelere ilgi göstermediğini de dile getirdi.
TC’NİN MİLİTARİZASYON ve ŞEFFAFLIK KARNESİ
Kışla içinde ölen askerlerin, çatışmada ölenlerin çok fazla olduğu, Sayıştay’ın ancak askeri kantinleri denetleyebildiği kadar şeffaflaşan Türkiye, Uluslararası Şeffaflık Örgütü “Transparency International”ın değerlendirmesinde 100 üzerinden 50 puan bile alamayan Türkiye, sivillerdensakladığı tüm bilgileri kalem kalem NATO’ya veriyor.
2012 yılı Küresel Militarizasyon Endeksi’nde de Türkiye, geçen yıla göre 3basamak yükselip 24. sıraya çıkıp daha militarize bir ülke olma yolunda
ilerliyor.
2012 yılı Dünya Barış Endeksi’nde ise Türkiye 130. sırada, 2011’e göre 2 basamak daha aşağıya düşmüş durumda. Yani daha az barışsever olarak değerlendiriliyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI’ye göre dünya genelinde 1998’den bu yana ilk kez askeri harcamalarda nispi bir düşüş yaşanırken, Türkiye, Rusya ve Çin harcamalarını artıran ülkeler oldu.
2012’de Türkiye, dünya askeri harcamalar listesinde 18.2 milyar $’la 15. sırada, 9 milyar $’a ulaşan iç güvenlik harcamalarını da askeri harcamalara eklediğimizde 2012 yılında 27 milyar dolarlık bir askeri ve iç güvenlik bütçesi ortaya çıkıyor (örtülü ödenek hariç). Buna zorunlu askerlik nedeniyle 16 ay boyunca üretimden koparılan insanların ekonomik değerlerini -yaklaşık 12 milyar $- eklediğimizde rakam 39 milyar $’a çıkıyor.
Türkiye’nin askeri harcamalarının GSMH’ya oranı, İngiltere dışındaki tüm Avrupa ülkelerinin üzerinde. Asgari ücretle çalışan her Türkiye vatandaşı yıllık kazancının % 2,3’ünü silahlanma için veriyor. (Asgari ücret 774 lira, kişi başına silahlanmaya harcanan para 430 lira)
2013 bütçesinde ise, askeri ve iç güvenlik harcamaları, 2012 yılına göre yüzde 16,2 artışla, 45 milyar 297 milyon lira olarak belirlendi.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 2013 yılı bütçesi yüzde 32,2 oranında artırılarak 995 milyon 569 bin liraya yükseltildi.
Milli Savunma Bakanlığı 2013 bütçesi, bir önceki yıla göre 11,7 artışla 20 milyar 359 milyon TL’ye yükseltildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü’ne 14 milyar 777 milyon, Jandarma Genel Komutanlığı’na 5 milyar 843 milyon, Sahil Güvenlik Komutanlığı’na da 432 milyon liralık kaynak ayrıldı.
Telefon dinlemeleri üzerine gündeme gelen Türkiye İletişim Başkanlığı’nın da bağlı olduğu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na 2013 yılı bütçesinden tam 1 milyar 510 milyon lira ayrıldı.
Bunlar vergilerimizden, örtülü ödenek hariç doğrudan askeri ve iç güvenlik bazında militarizasyona harcanan paralar.
Tabii militarizasyon aktörleri asker ve polisten ibaret değil, eğitimden, yargıya, sağlıktan çalışmaya militarizasyonla kuşatılmış durumdayız.
Türkiye, dünyanın en büyük silah şirketi Boeing’den 300 milyon $’a 6 adet CH-47S tipi Chinook helikopter alımı anlaşması imzaladı. Hiç düşündünüz mü 300 milyon $’a kaç kadın sığınma evi, kaç okul, kaç hastane açılır, kaç işçi istihdam edilecek üretim merkezleri açılabilir? Üstelik Türkiye CH-47S tipi Chinook helikopterden toplam 14 adet almayı planlıyor. Yani bunun için 700 milyon $’ ayırmış vergilerimizden.
Eskişehir’de simülasyon odasında yapılabileceği halde, bir güç gösterisi olarak fiili yapılması tercih edilen, bir askeri uçağın tek kalkış masrafıyla orta ölçekli bir kadın sığınma evi açılabiliyor. Bu uçaklar haftanın beş günü deneme uçuşları yapıyor.
Bizim vergilerimizle, 100 dönümlük yeşil alanı yok ederek, fallosentrik heykelleriyle tanınan Mehmet Aksoy’a, Atatürk Havalimanı apronunun askeri bölgesinde 6 milyon $’a dünyanın en büyük askeri anıtı imzalanıyor.
Balyoz belgeleri içinde ortaya çıkan, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”ndaki “pahalı projeler” bölümünde de “irtica ve terörle ilgili filmler ve orduyu sempatik gösterecek filler çektirilmesi” vardı. Dava sürerken, Hava Kuvvetleri vergilerimizden 6 milyon $’ını Anadolu Kartalları diye bir film çektirip imaj temizlemeye çalışmaya ayırmıştı.
1000 kişi başına düşen asker sayısında dünya ortalaması 3, Avrupa ortalaması 4.4 iken, Türkiye için bu rakam 9.5 asker.
Mukayese olarak 75 milyon nüfuslu Türkiye’nin ordusunda 800 bin kişi istihdam ediliyor, buna karşılık 83 milyon nüfuslu Almanya’nın ordusunda 163 bin kişi. TSK’de halen general-amiral konumunda 347 kişi var. Almanya’da ise 1955’ten bu yana bu konumda görev almış insan sayısı, toplam 43 (yazıyla kırk üç), halen görev başında olan ise 3 (üç) kişi. Bu üç kişiyle hallolabildiğine göre biz vergilerimizle 344 amiral ve generali boşuna en yüksek maaşlarla ve yine bizim cebimizden çıkan bir dolu ekonomikve siyasi imtiyazla besliyoruz.
Ayrıca TSK’nin ve şirketlerinin, şirket ortaklıklarının 7 maddelik vergi muafiyetleri ve diğer vergi indirimlerini de yine vergilerimizle biz kapatıyoruz.
Bu kurumların bekasını korumak için çıkarılan kanunlar (TMK, PVSK gibi), bu kanunlar nedeniyle ortaya çıkan mahkeme masrafları, hapishane masrafları ve rehabilitasyon masrafları, ekip ve ekipman giderleri de yine bizim vergilerimizle karşılanıyor.