Cumhuriyet Halk Partisi Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Türk-İş'in asgari ücretin 1600 liraya yükseltilmesi talebi için "İstemenin sonu yok. Ekonominin realitelerini unutmamak lazım. Zeytini silkelerken dikkat etmek gerekiyor. Dalını, budağını kırmamak lazım ki seneye de zeytin verebilsin" diyen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye de sert çıktı. Böke, “Zeybekçi, yoksulluk sınırının altında yaşamını zorlukla sürdüren milyonlarca asgari ücretliyi huzursuz ettiği için de özür dilemeli” dedi. Böke, “Asgari ücret zammını, hiçbir biçimde geri almayacaklarına hatta değişen koşullarda çalışanları koruyacak biçimde düzeltmeler yapacaklarına dair kamuoyu önünde garanti vermelidir” talebinde bulundu.
İşsizlikle ilgili yazılı bir açıklama yapan Böke’nin ifadeleri şöyle: “İşsizlik artmaya devam ediyor. AKP iktidarının her alanda sorun yaratan yönetimi vatandaşımızı fakirleştiriyor ve işsizliğe mahkum ediyor. Devletin resmi istatistik kurumu TÜİK tarafından bugün açıklanan Ağustos ayı İşgücü İstatistikleri, işsizlikte Mayıs’tan beri yaşanan artış sürecinin, artık korkutucu bir noktaya geldiğini ortaya koydu. Son verilere göre, Türkiye’nin işsiz sayısı, resmi rakamlara göre 2016 yılı Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 435 bin kişi artarak 3 milyon 493 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise yüzde 11,3’e ulaştı. Bu oran mevsim etkilerinden arındırıldığında yüzde 11.4 oldu. Üstelik işsizlikte yaşanan patlama, işgücüne yeni katılanların sayısındaki artıştan değil, istihdamdaki düşüşten kaynaklanıyor. Hukukun iktidar tarafından yerle bir edildiği, ekonomide güvenin tamamen zedelendiği, hükümetin istikrarsızlığın temel kaynağı haline geldiği Türkiye ekonomisi yeni iş yaratmada ciddi sorun yaşıyor.”
“İstatistiki olarak işsiz kategorisinde sayılmayan, ancak iş bulursa çalışmaya hazır ancak AKP hükümetinin ekonomik düzeninde umudunu kaybetmiş olanlar da dahil edildiğinde gerçek işsiz sayısı 6 milyon kişidir. Gerçek işsizlik oranı ise yüzde 19.4’e ulaştı. Yani gerçekte Türkiye’de halen 6 milyon vatandaşımız işsiz, umudunu kaybettiği için iş dahi aramıyor, arıyorsa da iş bulamıyor.”
“AKP Hükümeti suni gündemler oluşturarak, gerçekleri halktan saklamaya çalışsa da, ekonomide her alanda deprem yaşanıyor. Türk Lirasındaki değer kaybı, artık rekor tanımaz hale geldi. Sadece 2 ay içinde 37 kuruştan fazla artarak 3.30 TL’ye kadar çıktı. Son 7 yılın en yüksek üretim daralmasını yaşıyoruz. Böyle bir daralma, küresel krizin tüm şiddetiyle yaşandığı 2009’dan bu yana görülmedi. Enflasyon artıyor ve gelir dağılımı verileri, vatandaşın borç batağından çıkamadığını gösteriyor. Vatandaşımız borçlarını ancak yeni borçlarla ödeyebiliyor, borç sarmalı büyüyor. Hükümetin ahbap –çavuş ilişkileriyle yarattığı zengin bir azınlık dışında, artık Türkiye topluca ya işsiz ya da yoksulluk sınırının altında yaşıyor.”
Hayat pahalılığı açıklanan verilerde değil, hayatın içinde. Dört kişilik ailenin açlık sınırı 1.405 TL’ye, yoksulluk sınırı 4.578 TL’ye ulaşmış durumda. Milyonların yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda bırakıldığı böyle bir dönemde Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Milli gelirine oranla, dünyada en yüksek asgari ücreti olan ülke biziz” diyebiliyor. Bu iddia doğru olmadığı gibi, Zeybekçi, Türkiye’nin gerçek sorununun “yüksek asgari ücret” değil, “düşük milli gelir” olduğu gerçeğini de itiraf etmelidir. Zeybekçi, yoksulluk sınırının altında yaşamını zorlukla sürdüren milyonlarca asgari ücretliyi huzursuz ettiği için de özür dilemeli ve asgari ücret zammını, hiçbir biçimde geri almayacaklarına hatta değişen koşullarda çalışanları koruyacak biçimde düzeltmeler yapacaklarına dair kamuoyu önünde garanti vermelidir.
“Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in ekonomide işlerin iyi gitmediğine ilişkin itirafı ve gelişmelerin farkında olduklarına ilişkin sözleri, hiçbir derde deva olamaz. Bakan Şimşek, “komşu ülkenin bakanı” gibi konuşmayı bırakmalı, bu ülkenin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak, görevini ve sorumluluğunu yerine getirmelidir. Biz Bakan’ın sürekli parçası olduğu AKP hükümetini bize şikayet etmesinden utanıyoruz, ancak kendisi bu şikayeti yapıp görevini yerine getirmemekten utanmıyor!”