Sözcü'de yer alan habere göre; CHP İstanbul Milletvekili ve Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Emine Gülizar Emecan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın 2023 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında açıklama yaptı.
Emecan şunları söyledi:
İşsizlik, cumhuriyet tarihinin zirvesinde maalesef; gençler işsizlikle boğuşuyorlar. Alınan yanlış ekonomik kararlar işsizliği ciddi anlamda tetikledi ve cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine getirdi. AKP'nin 2023 hedefi, işsizlikte yüzde 5'ti. Bugün genç işsizliğinin oranının, TÜİK’in azaltılmış verileriyle bile, yüzde 18 olduğunu görüyoruz.
7-8 milyon gencimiz ise çalışmaktan artık ümidini kesmiş, evde; ne okuyor ne iş arıyor. Ailesinin maddi imkânlarıyla yaşıyor bu gençler. Bakanlığınızın faaliyetleriyle bu gençlere gerçekten ulaşabildiğinize inanıyor musunuz? KYK yurtlarının yetersizliği çocuklarımızı, öğrencilerimizi -imkânı olanlar, özel yurtlara gidebiliyor ama imkânı olmayan yoksul ailelerin çocuklarını- dernek, vakıf yurtlarına itiyor. 2006 yılında 1.723 olan vakıf, dernek yurt sayısı sizlerin de iktidarınızın da desteğiyle 2021’de 3.331’e çıktı, neredeyse iki katı bir artış. Bu yurtlar denetlenmiyor ve vahim sonuçlar yaşanıyor.
2023 için Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ayrılan bütçe 66 milyar 544 milyon TL. Geçen sene 27,78 milyar TL olan bütçenin artış oranı yüzde 139 olmuş yani enflasyonun altında ezilmiş bir bütçeden bahsediyoruz. 2021 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 15-24 yaş arası grubundaki genç nüfusumuzun 12 milyon 971 bin 289 kişi olduğunu düşünürsek artan enflasyon ve döviz kurları altında ezilen gençlerimiz için de bu bütçe yeterli mi diye sormak istiyorum.
Türkiye’de gençlerin yarısından fazlası mutlu değil
Gençler bu ülkede yaşarken ne hissediyorlar? Beklentileri, umutları, hayalleri neler? Sorunları neler? Kendilerini güvende hissediyorlar mı? Aslında bunların da cevabını aramamız gerekiyor. Türkiye’de gençlerin yarısından fazlası mutlu değil. TÜİK verileriyle bakalım: TÜİK’in gençler arasında yaptığı Yaşam Memnuniyeti Araştırmasına göre, gençler her yıl gittikçe mutsuzlaşıyor. 18-24 yaş arası grubundaki genç nüfusta kendini mutlu olarak beyan edenlerin oranı 2020 yılında yüzde 47,2’ken, 2021 yılında bu oran yüzde 44,5’e gerilemiş. 2019 yılında gelirinden mutlu olan gençlerin oranının yüzde 43,4’ten 2021’de yüzde 39,7’ye gerilediğini görüyoruz. Konda'nın araştırmasına göre ise gençlerin yüzde 87’si önümüzdeki üç ay içinde ekonomik krizin büyüyeceğini, yüzde 84’ü üç ay içinde ekonomik açıdan hayatının daha zora gireceğini düşünüyor.
İşsizlik, cumhuriyet tarihinin zirvesinde
İşsizlik, cumhuriyet tarihinin zirvesinde maalesef; gençler işsizlikle boğuşuyorlar. Alınan yanlış ekonomik kararlar işsizliği ciddi anlamda tetikledi ve cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine getirdi. AKP'nin 2023 hedefi, işsizlikte yüzde 5'ti. Bugün genç işsizliğinin oranının, TÜİK’in azaltılmış verileriyle bile, yüzde 18 olduğunu görüyoruz. Bu oran, genç erkeklerde yüzde 15,2; genç kadınlarda yüzde 23,3 olmuş. Kadınlarda gittikçe artıyor işsizlik oranı, pandemide başlamıştı bu süreç ve devam ediyor. Umberto Eco’nun bir sözü var: Modern üniversiteler işsizlik sorununun saklandığı park alanlarıdır.” Özellikle de bizim gibi ülkelerin üniversiteleri işte tam da böyle.
Üniversite mezunu gençlerin, evet, bir kısmı işsiz kalmıyor ama asgari ücrete mahkûm olarak iş bulabiliyorlar. Asgari ücrete yakın iş bulabilen üniversite mezunu gençlerin oranı yüzde 40 ila 60 arasında. 7-8 milyon gencimiz ise çalışmaktan artık ümidini kesmiş, evde; ne okuyor ne iş arıyor. Ailesinin maddi imkânlarıyla yaşıyor bu gençler. Bakanlığınızın faaliyetleriyle bu gençlere gerçekten ulaşabildiğinize inanıyor musunuz?
Bu sorunlar yumağı içinde işte, gençler Türkiye’yi terk ediyorlar, kaçıyorlar ve uzun süredir beyin göçünü konuşuyoruz. Gençler yurt dışına gidiyorlar. Son iki senedir uluslararası göç istatistiklerini açıklamıyor TÜİK, buna rağmen 2019’a bakıldığında Türkiye’de en çok göç veren yaş aralığının 25-29 yaş aralığı olduğu görülüyor. Toplamda 330 bin 289 vatandaşımız ülkeyi terk etmiş, yarısını 25-29 yaş grubu oluşturmakta. Göçün sebepleri görünürde yurt dışındaki eğitim ve iş imkânları olsa da son dönemde yurt dışına göç eden yurttaşlarla ilgili yapılan araştırmalara göre bu göçün arkasında yatan asıl sebebin Türkiye’nin kötüleşen politik ve ekonomik durumu olduğu görülüyor. KONDA’nın araştırmasına devam edeceğim çünkü bu araştırmayı tamamlar nitelikte veriler var.
Gençlerin yüzde 53’ü kendini ülkesinde bile yabancı hissediyor. Türkiye’de gençler en çok kadınların daha sonra da kendilerinin haklarının ihlal edildiğini düşünüyor. Gençlerin insan hakları savunucuları tarafından en çok savunulması gerektiğini düşündüğü haklar kategorisine ilk sırada kadınların eşitlik hakkının savunulması, ikinci sırada ise ifade özgürlüğü almış. Gençlere göre bugün ülkenin hâlini tanımladıkları kavramlar; geçim sıkıntısı, yoksulluk, haksızlık, huzursuzluk, mutsuzluk, korku, baskı ve şiddet.
Gençlere kulak vermiyorsunuz. ‘Siz bu gençlerin ne kadarına ulaşabiliyor ve bu gençlere umut olabiliyorsunuz?’ diye baktığımızda aslında çoğuna ulaşamadığınızı da görüyoruz. Bu durum bakış açısı ve zihniyetle alakalı tamamen. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu arada gençleri sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek için süfli yani aşağılık heveslerle başka ülkelerin kapısına gitmekle suçlayabildi, işte zihniyet anlayışı bu. ‘Nereden nereye gelmişiz?’e baktığımızda gençliğe bu ülkeyi emanet etmiş ve ‘Her şey unutulur, biz her şeyi gençliğe bırakacağız. O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır, gelecek umudunun ışıklı çiçekleri onlardır’ diyen Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk'ten gençliğe daha iyi yaşam koşullarını layık görmeyen bir Cumhurbaşkanına geldiğimizi üzülerek görüyoruz.
Öğrenci çok fakat yurt hâlâ yok. Kaç yıldır bu sorunu konuşuyoruz? Siz 'Şu kadar yurt yaptık' diyorsunuz, biz de yetmediğini söylüyoruz. Yine aynı şeyleri konuşacağız maalesef. Lise ve üniversite çağındaki gençlerimizin eğitimlerini sağlıklı ortamlarda sürdürmeleri için, sürdürebilmeleri için barınma sorunlarının çözümü bizim için çok önemli. Şehir dışında okuyan binlerce öğrenci üniversitelerinin bulunduğu şehirlere geldiler ve barınmaya dair birçok sıkıntıyla hâlâ boğuşuyorlar. Bu sıkıntıların en başında da ev kiralarının yüzde 50-60 oranlarında artmasından dolayı kiralama yapamıyor olmaları, devlet yurtlarındaki yetersizlik ve özel yurt ücretleri geliyor.
Yükseköğretimde okumak için kayıt yaptıran toplam öğrenci sayısı 2021 yılı için 8 milyonun üzerinde. Bu öğrencilerin yarısından fazlasının il dışında okudukları tahmin ediliyor -bu sayıyı aslında siz verirseniz çok seviniriz yani kendi şehrinde okuyan öğrenci sayısı ile kendi şehrinde okumayan öğrenci sayısı arasındaki fark, bunu biz de öğrenelim- ama yarısı bile olsa devlet yurtları bu öğrencilerin bu sıkıntılarını hâlâ çözemiyor. 2023 bütçe gerekçesindeki verilere göre 2022 yılında toplam 779 yurtta 825 bin yatak kapasitesiyle ev konforunda ve yüksek standartlarda barınma hizmeti verilmektedir.” diyorsunuz. Ev konforunu ve yatak sayısını bazaları artırarak, yurtları koğuşa çevirerek mi verdiniz diye sormak istiyorum.
Öğrencileri tarikat yurtlarına mecbur bırakmaya devam ediyorsunuz. KYK yurtlarının yetersizliği çocuklarımızı, öğrencilerimizi -imkânı olanlar, özel yurtlara gidebiliyor ama imkânı olmayan yoksul ailelerin çocuklarını- dernek, vakıf yurtlarına itiyor. 2006 yılında 1.723 olan vakıf, dernek yurt sayısı sizlerin de iktidarınızın da desteğiyle 2021’de 3.331’e çıktı, neredeyse iki katı bir artış. Bu yurtlar denetlenmiyor ve vahim sonuçlar yaşanıyor.
2021 Aralık ayında Antalya’da bir özel yurtta aşçı olarak çalışan İhsan Güney mutfakta sıkıştırdığı üniversite öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul’u vahşice katletmişti, bunu hâlâ Türkiye unutmadı ama bu yurtlara destek veriyorsunuz, denetlemiyorsunuz. 2018 öncesi İstanbul Büyükşehir Belediyesinin verdiği destekler ortada. Aşağı yukarı 852 milyonluk bütçe yansıdı ama bizim dönemimizde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yurt sayısını 2024’te 10 bin yatağa çıkarma hedefi var, bu yolda çalışıyor. İlk hedef de önümüzdeki yıl 5 bin yatağı tamamlamak.
Önemli sorunlardan bir tanesi de uyuşturucuyla mücadele. Çocuklarımız zehirleniyorlar. Uyuşturucu kullanımı 11-12 yaşlarına indi. Aileler perişan ve çaresizler. 2021 Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezinin araştırmasına göre 30 yaş altı ölüm oranları yüzde 40,7. Sizin Bağımlılıkla Mücadele, Bağımlılığın Önlenmesi Programı’nızda bu mücadeleyi eğitim programlarına 7 milyon 866 bin TL bütçe ayrılmış. Bu bütçenizin de yine bütçe raporunuzda belirttiğiniz gibi, ulaştığınız 60-70 bin genç sayısı da bağımlılıkla mücadele etmenize yetmez çünkü dediğim gibi sorun çok derin ve büyük, acılı bir sorun.
Uyuşturucuyla asıl kaynağında mücadele edilmesi gerekiyor ama etmiyorsunuz. Dün gece Sayın Genel Başkanımız bir videoyla bu konuya, uyuşturucuyla mücadeleye dikkat çekti. Yasal düzenlemelerle -ki bu konuda iktidarınızı çok uyarmamıza rağmen- ülkeye girmesine izin verilen kaynağı belirsiz kara paranın uyuşturucu kullanımının artmasında başımıza nasıl bir bela olduğunu Sayın Genel Başkanımız anlattı ama ne tesadüftür ki uyuşturucu baronlarıyla boy boy resimleri çıkan İçişleri Bakanınınız Sayın Süleyman Soylu çok rahatsız olmuş ki anında Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı üzerinden Genel Başkanımız hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Sayıştay'da ciddi bulgular var. Bunlardan bir tanesi, Bakanlıkla bir federasyon arasında yapılmış bir sözleşmeyle ilgili. Sayıştay raporu ‘… Federasyonu’ yazmış ama ada paftasını verdiği için bu federasyonun İstanbul Beykoz Riva’daki futbol federasyonu olduğunu anlıyoruz. Spor Genel Müdürlüğü ile federasyon arasında 27/8/2013 tarihli bir protokol imzalanmış. Bir arazi, bir hizmet binası yapım amacıyla 28/5/2039 tarihine kadar federasyona tahsis edilmiş. Bu tahsis 8/5/2020 tarihli Bakan oluruyla iptal edilmiş. Bu olura istinaden düzenlenen aynı tarihli protokolde taşınmazlar üzerinde federasyon tarafından yapılan tesislerin bedeli karşılığında Bakanlığa devri kararlaştırılmış.
Bu bedel Bakanlık tarafından 5/3/2021 tarihi itibarıyla tamamen ödenmiş, üç ay içerisinde federasyon bu binayı, araziyi teslim etmesi gerekirken etmemiş. Federasyona 3 ayrı tarihte yazı yazılmış ama federasyon -bir zahmet- bunlara da cevap vermemiş, aradan geçen sürede tesisler devralınamamış. Peki, ne kadar para ödenmiş? Toplamda 176 milyon 936 bin 447 lira. Bu parayı o günkü kurdan hesaplayıp bugüne baktığımızda karşımıza, 445 milyar 735 milyon lira ödenen bir para çıkıyor. Şunu sormak istiyorum: Aradan geçen bu kadar sürede, bu kadar erken ve hızlı bir şekilde bu parayı federasyona ödeyip neden teslim alınmasıyla ilgili gerekli girişimlerde bulunmadınız? Eğer teslim almayacaktınız 2039’a kadar bu tahsis zaten vardı, 2020 yılında neden bu tahsisi kaldırdınız ve hâlâ federasyona kullandırmaya devam ediyorsunuz, bunun arkasında ne var? Konuşmanızda da ‘Federasyonumuzun yanındayız, ona destek oluyoruz’ dediniz. Türkiye’de futbolun geldiği durum ortada.”