TBMM Anayasa Komisyonu üyesi CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Meclis ve yargı üzerindeki yetkilerini artırarak bu iki devlet kurumunu doğrudan yönetme imkânı sağlayan anayasa değişikliğinin Meclis’in kapatılması anlamına geleceğini savunarak, Bana sorarsanız Meclis’i kapatın, bu kadar maaşa, resmi arabaya ihtiyaç yok… Maaşları gidip nasıl çekeceğiz arkadaşlar…Saray sekreterleriyle devam edersiniz” dedi. Murat Emir, milletvekilliğinin de işlevsizleşeceğine dikkat çekerek, Meclis’in içini boşalttıktan sonra 550 milletvekili 600 olsa; bütün yetkilerini aldıktan sonra 18 yaşındakiler milletvekili olsa ne olacak?” dedi.
CHP’li Emir, ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ adıyla Meclis’e sunulan anayasa değişikliğinin görüşmelerinin yedinci gününde yaptığı konuşmada, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’a, konuşma sürelerinin sınırlarına ilişkin aldığı karar nedeniyle tepki gösterdi.
Şentop’un, Yirmi dakika var, aranızda paylaşın. Ben mümkün olduğu kadar milletvekilleri konuşsun istiyorum.” Sözlerine anımsatan CHP’li Emir, Biz burada iyi niyetle konuşuyoruz, konunun dışına çıkmıyoruz ve anlaşılsın diye konuşuyoruz. Böyle bir durumda sizin zamanı uzatmak yerine yani perşembe bitirmeyelim, cuma bitirmeyelim, gerekiyorsa yılbaşı gecesi çalışalım; bu ülkenin insanlarına, enflasyon altında, ekonomik kriz altında, terör altında, şiddet altında inim inim inleyen insanlara Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir mesaj verelim, Meclisiniz sizin sorunlarınızla ilgileniyor, sizin sorunlarınızı tartışıyor, siz ailelerinizle beraberken Meclisiniz sizin için çalışmayı tercih etti mesajını verelim diyoruz ama siz süreyi sınırlamışsınız, aklınıza gelen ilk çözüm ‘Milletvekilleri yirmi dakikayı aralarında paylaşsınlar.’ Siz babanızın bağından bostan mı bize bağışlıyorsunuz Sayın Başkan? Biz burada haklarımızı kullanıyoruz” dedi.
CHP’li Emir, değişikliğin milletvekili sayısını 550’den 600’e çıkartan, seçilme yaşını 18’e düşüren maddelerinin, Meclis’in yetkilerini yok eden diğer düzenlemeleri örtme amaçlı olduğunu savunarak şöyle dedi:
Meclis’in içini boşalttıktan sonra 18 yaşındakiler vekil olsa ne olacak?
’550 milletvekili 600 olacak’ diyorsunuz, ben de diyorum ki: Siz Meclisi boşalttıktan sonra, içini boşalttıktan sonra 550 olsa ne olacak, 600 olsa ne olacak? ‘18 yaşındakiler milletvekili olacak.’ diyorsunuz, bütün yetkilerini aldıktan sonra 18 yaşındakiler milletvekili olsa ne olacak? Üstelik, siz 18 yaşındaki çocuklara ne veriyorsunuz? Bakın, çocuklarını koruyamayan, çocuklarının eğitimini tarikatlara bırakmış, yurtlara bırakmış, çağdaş eğitim seviyesinin çok uzağında eğitim veren, PISA skorlamasında çuvallamış, mesleki eğitimi, yüksek eğitimi, akademiyi bir kenara bırakmış ve dünyada okuduğunu anlamada maalesef 50’nci sıralara gelmiş bir Türkiye’yi konuşuyoruz ve bu arada ‘18 yaşındakiler milletvekili olsun mu olmasın mı?’ Bu tartışmayı bile ben zül sayıyorum arkadaşlar.
Bu tartışma, bu taslaktaki bize göre kabul edilemeyecek, cumhuriyetimizi yok eden, demokrasimizi yok eden maddelerin, uygulamaların üstünü örtmeye dönük bir çabadır.
Maaşları gidip nasıl çekeceğiz arkadaşlar!
Arkadaşlar, Anayasa’mızın 87’nci maddesinde Meclisin görevleri yazar, bunlardan birisi Bakanlar Kurulunu denetlemektir, siyasi denetim. Bu siyasi denetim olmazsa olmazdır, bizim temel görevlerimizden birisi. Şimdi biz bu siyasi denetimi yapamayacağız.
Peki, biz bu siyasi denetimi yapamayınca hangi organ yürütmeyi denetleyecek? Hangi organı düşündünüz? Kim denetleyecek yürütmeyi? Yürütme kararnameleri dilediğince çıkardı diyelim, nasıl denetleyeceksiniz? Biz burada milletvekili olarak bir bakana ancak yazılı soru sorabiliyorsak biz burada milletvekilliği görevimizi nasıl yapmış sayacağız kendimize? Bu maaşları gidip nasıl çekeceğiz arkadaşlar? Bakın, bu şekliyle yasalaşırsa bu Meclis anlamsızlaşıyor, bu Meclis hiçleşiyor arkadaşlar ve Meclisin yetkileri fiilen bitiriliyor.
Görüntüde, görüntü Anayasa’da her ne kadar yasama Meclisinin bazı yetkileri varmış gibi olsa da gerçekte Meclisin yetkisi bitiyor. Bana sorarsanız Meclisi kapatın, bu kadar maaşa, bu kadar yolluğa, bu kadar resmî arabaya hiç ihtiyaç yok çünkü ondan sonra siz ne yapacaksınız artık? Cumhurbaşkanı ve onun atadığı Saray sekreterleriyle -onlara bakan demek de doğru değil- devam edersiniz.
Güvenoyu yok, gensoru yok, Meclis soruşturması imkânsıza bağlanmış, ondan sonra diyorsunuz ki: ‘Yüce Meclis’, ‘Biz millî iradeyiz, biz görev yapacağız.’ Bu maaşları boşuna alacağız, haberiniz olsun.”