'CHP'nin içinde demokrasi yoktur, süzme faşist bir partidir'

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
'CHP'nin içinde demokrasi yoktur, süzme faşist bir partidir'
2021-02-24 13:06:55   Mettre à jour: 2021-02-24 13:40:28    

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Bundan 3 yıl önce 21 Şubat'ta 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı'nı TBMM'ye verdiğimiz kanun teklifiyle, ilk adımı atmıştık. Cumhur İttifakı'nın Türk siyasi hayatının en başarılı değil, en ilkeli, en onurlu ittifakı olduğunu görüyoruz. Ülkemizin bütünlüğü, milletimizin birliği, devletimizin bekası çerçevesinde oluşturduğumuz anlayış birliğinin yürüttüğümüz mücadelede çok büyük katkısı vardır. Nice saldırıyı Cumhur İttifakı'nın bu güçlü zemininde karşıladık.

Cumhur İttifakı'nın karşısında CHP'nin kurduğu ittifakının tel tel dökülmesi zemininin çürüklüğüne bağlı. Kendince bir siyaset terazisi kurdu. Bu zoraki ittifakın içinde fikir birliğine rastlayamazsınız. milletimizin birlik ve beraberliği konusunda anlayış birliğinin izini bulamazsınız.

Türkiye'nin maruz kaldığı uluslararası saldırılara karşı devletinin yanında yer alma erdemini hiç göremezsiniz. Bu çarpık yapının içinde ne var? Karşımızda sadece dışarda üflenen süfleleri muhalefet kisvesi altında tekrarlayan; vizyonsuz, hedefsiz, ilkesiz bir yapı var. Heyula, tek başına fiili varlığı olmayan ancak başka bir varlıkla anlam kazanan bir maddedir. 

CHP kendi başına eseri, mücadelesi olmayan, bir yerlerden gelecek olumlu veya olumsuz etkiyle harekete geçen bir partidir. CHP'nin içinde millet yoktur çünkü millet tek parti devrinden beri CHP'nin ciğerini bilir ciğerini. CHP'nin içinde demokrasi yoktur çünkü CHP sadece lafını ettiği, istismarını yaptığı demokrasinin 'd'sinden bile nasibini almamış süzme faşist bir partidir. CHP'nin içinde milli ve yerli hassasiyet yoktur. CHP siyasetteki duruşunu ülkesine ya da halkına göre değil önüne konan senaryolara göre belirler. CHP kendi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık vukuatlarıyla bile yüzleşemeyecek kadar kibir bataklığına saplanmıştır. CHP'nin içinde ideal de yoktur çünkü bu partide insanlar gayretleri veya birikimleriyle değil, yapıya olna uyum yetenekleriyle konumlandırılır, sadece bireysel hedefleri için çalışırlar.

Mesele memleket meselesi, mesele millet meselesi olunca bunları görmezden gelme hakkımız olamaz. Buradan özellikle Gazi'nin mirasına hürmeten CHP'ye gönül vermiş veya oy tercihini ondan yana kullanan vatandaşlarıma sesleniyorum: Görüldüğü gibi kayıp bir partidir, bu kayıp sadece siyasetin değil tüm ülkenin kaybıdır. Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Sadece geçtiğimiz günlerde yaşanan karın ardından CHP'li belediyelerde yaşanan manzaralar bu gerçeği göstermektedir.

CHP; çöp, çukur, çamur. Bu kadar basit bir konuda bile vatandaşlarımıza hizmet vermeyenleri yok saymayacağız da ne yapacağız? Gelin 84 milyon hep birlikte 2023 yılında Türkiye'ye diğer alanlardaki hedefleriyle birlikte gerçek anlamda bir ana muhalefet de kazandıralım. 2023'te yep yeni bir Türkiye'nin kapılarını aralayalım.

Ülkemizde kendi devletine düşman, kendi milletine hasım, kendi vatanını bulduğu her fırsatta sırtından hançerleyen kirli bir zihniyet vardır. Bunun siyasetteki temsilcisi de CHP ve terör örgütünün güdümündeki parti yapıyor. 13silahsız masum insanın başına gelen acı hadise bile kirli zihniyeti utandırmaya yetmemiştir. Çıkıyor, onu bile benim üzerime yıkmaya çalışıyor. 5-6 yıl bizim polisimizi, askerimizi, sivili kaçıranlar kim? Biz bu 5-6 yıl içerisinde dağ demedik, taş demedik, Irak'ın kuzeyindeki mağaralar demedik, bütün buraları aradık taradık. Bunlar utanmadan sıkılmadan 'Bir şey olmaz, orada sakinler, güvence altındalar'. Bunu diyecek kadar yüzsüzler. Kim bunlar? CHP ve ortağı HDP. Beraber yürüttüler bu işleri, beraber çalıştırdılar bu tezgahı. Biz operasyonu yapmak zorunda kaldık ve bununla ilgili bakanlarımı bu beyefendilerin makamlarına gönderdik. Gidip anlattılar. Bunlar anlatıldığı halde ondan sonra utanmadan terbiyesizce eleştiri yağmuruna tuttular. Makamınızda gelip size her şeyi anlattılar, ne soracaksanız soru dediler. Açık, şeffaf bu süreç ortaya konulurken, ne yüzsüzsünüz ki bu çalışmadan sonra da hala saldırıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın bilesiniz ki bu Cumhur İttifakı, bu AK Parti iktidarı bu yolda inanarak, inançla, sizin kol geldiğiniz teröristleri de inlerinde bitire bitire yoluna devam edecektir. 

Ne yüzsüzsün sen ya, ne karaktersizsin sen ya. Bunların cibiliyeti bozuk. Biz bu mücadeleyi gece gündüz demeden verdik, gerdiğimiz nokta bu oldu, içimiz kan ağlıyor. Onların intikamını alacağız, kanlarını yerde bırakmayacağız, bunu da böyle bilsin Bay Kemal, ortağı HDP de böyle bilsin. Beraber yine Ankara'dan İstanbul'a yürüsünler. Onlar yürürken biz de inşallah buradan salihi selamete çıkacağız, onlar abu imkanı vermeyeceğiz. Yüzleri kızarmadan bu ülkede kimse terörü savunamaz. Beraber teröristlerle yürüdün, daha ne yapacaktın? Türkiye'nin sınır ötesi harekatlarını eleştiren, yapamazsınız, edemezsiniz, gidemezsiniz diye demeçler veren siz değil misiniz? Daha düne kadar bölücü örgütün Suriye kolunu terör örgütü olarak görmüyoruz diyen siz değil misiniz? Kısa bir videoyla CHP'nin terör örgütünün güdümündeki partiyle nasıl yapışık ikize dönüştüğüne de gelin bir göz atalım.

Belge mi? Belge. İrade mi? İrade. Hepsi burada. Bizzat kendileri ifade ediyor mu? Ediyor. Gara katliamı, öncesi ve sonrasıyla ülkemizde terör konusunda kimin nerede durduğunu göstermesi açısından gerçekten turnusol olmuştur. Öncesi gün hem ilk kongremize iştirak etmek, hem de temel atma törenine katılmak, hem de göç konferansında konuşmak üzere İzmir'deydik. İzmirli kardeşlerimin tüm bu olup bitenleri enine boyuna değerlendirdiğine inanıyorum. İzmir'de başlayan işgalin benzerini Doğu ve Güneydoğu sınırımızda denemeye çalışanları nasıl hüsrana uğrattıysak, onların siyasi işbirlikçilerine de o dersi vereceğiz. Milletimiz, uluslararası tuzakların üstesinden birer birer nasıl geldiyse, Allah'ın izniyle bu kirli zihniyeti de tarihin tozlu raflarına havale edecektir. 

Sordukları her soruyla aslında devlet yönetiminden, ekonominin nasıl işlediğinden, salgının ne sonuçlar açtığında, alınan tedbirlerin mantığından zerre kadar anlamadıklarını kendi ağızlarıyla ikrar ediyorlar. Bir de 20 yıl öncesinin Türkiye'sine güzellemeler diziyorlar. Milletimiz 20 yıl önce neler yaşadığını unutmadı. Eğitimde evlatlarının 7-80 kişilik sınıflarda okuduğunu, kuyruklarda beklediğini, kimi yokluktan, kimi kılık kıyafet yokluğundan eğitim öğretimden mahrum kaldığını kimse unutmadı. Doktorundan hemşiresine, yatağından ambulansına kadar hangi yokluklarla karşı karşıya kaldığını kimse unutmadı. Çalışanından emeklisine, engellisinden yaşlısına kadar her kesimden insanımızın hangi sıkıntılarla hayatlarını sürdürmeye çalıştığını kimse unutmadı. Şimdi bu eski Türkiye günlerini şöyle kısaca bir hatırlayalım.

Eski Türkiye... Devlet yok, devlet nerede? Sayın Kılıçdaroğlu, sen neredesin? Sen SSK'nın genel müdürlüğünü yapmadın mı? Siz ölüleri bile rehin aldınız rehin. O kuyruklarda sabahın erken saatlerinde gidip kupon alıp, ondan sonra hastalarımızı getirdiğimiz günleri hatırlıyoruz. Her geçen gün daha da güçlü hale geliyoruz. Şu anda Batı, Türkiye'nin sağlık sistemini örnek alıyor. Allah Türkiye'yi bu zihniyetten de, onun ihtiraslarından da korusun diyoruz.

Ülkemizin terörle mücadele konusundaki kararlılığı, sadece içimizdeki terör  sevdalılarını değil, dışarıda da epey kesimi rahatsız ediyor. Türkiye'nin sınırları içinde ve dışında yürüttüğü terörle mücadele adımları meşru hakkıdır ve görevidir. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın bize yüklediği kardeşlik, dostluk, insanlık görevlerini yerine getirmek için kimseden icazet alacak değiliz. Samandağı'ndan Şemdinli'ye kadar tüm sınırlarımızı yeteri kadar derinliğe inerek güvenli hale getirene dek durmayacağız. Gönül sınırlarımızdaki kardeşlerimizin iyi ve kötü gününde yanında olmayı sürdüreceğiz. İlke ve onur sahibi herkesi Türkiye'nin bu mücadelesine destek vermeye davet ediyoruz. Her kim bu mücadeleye gölge düşürmeye kalkarsa bilsin ki hayati bir yanlış içindedir? Bencil stratejik önceliklerin, kısır hesapların, yanlış politikalarla açılan tehlikeli yolun sonu herkes için felakettir. Yıllardır Batılı dostlarımızı terör örgütleriyle aynı yatağa girmeyin, bunlar yılan gibidir, sizi de ısırırlar diyoruz. Türkiye gibi dünyanın en köklü devletlerinden biriyle beraber olmak yerine eli kanlı terör örgütleriyle iş tutmayı tercih edenler, hızla sürüklendikleri kara delikte kaybolup gideceklerdir. Bizi de aynı kara deliğe sürüklemek aracıyla kullandıkları aparatların direkleri de onları kurtarmayacaktır. Bunun için hep birlikte rabiamızı haykırıyoruz: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini bozamayacaklar. Bayrağımızda anlamını bulan istikbal ve istiklal aşkımızı söndüremeyecekler. Ne yaparlarsa yapsınlar vatanımızı parçalayamayacaklar. Devletimizi yıkamayacak, ülkemize diz çöktüremeyecekler. Edirne'den Kars'a, Trabzon'dan Hatay'a kadar hep birlikte ortaya koyduğumuz bu kararlılığımız en büyük gücümüzdür. 2023 hedeflerimize de ulaşacağız, evlatlarımıza da 2053 vizyonumuzu miras bırakacağız. Biz 81 vilayetiyle Türkiye'yiz.

Terör meselesinde bu gelişmeler yaşanırken, Koronavirüs salgınını da yakından takip ediyoruz. Dünyada vaka sayısı 113 milyonu, virüsten ölen insan sayısı da 2,5 milyonu geçti. Vakitlice ve etkin şekilde aldığımız tedbirler sayesinde, salgının hem sağlık hem de ekonomi boyutunda daha ağır hasara sebep olmasının önüne geçtik. Ekonomiler ciddi bir daralma yaşarken, Türkiye büyümesini sürdürebilen az sayıdaki devlet arasında yerini aldı. Ekonomik tuzaklarla mücadele ederken, yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik. Dövizlerin önemli bir bölümü bu mücadelede kullanılmıştır. Kuru ve faizi yükseklere taşıyarak toplumsal kargaşa peşinde olanların oyununu bozduk. Salgının yol açtığı sıkıntıları azaltmak için de herkese yönelik çok ciddi destek paketlerini hayata geçirdik. Destekler ve teşvikler için 311 milyar lirayı bulan kaynak kullanarak her bir vatandaşımızın yanında olmaya çalıştık. Sosyal destek ve KÇÖ başta olmak üzer, milletimize doğrudan ve karşılıksız olarak aktardığımız kaynak 53 milyar lirayı aştı. CHP'nin sürekli itibar suikastiyle saldırdığı Berat Bey'in gösterdiği gayretlerin şahidiyiz. Aldığımız tedbirler sebebiyle faaliyetlerine ara verilen veya kısıtlanan sektörlerdeki vatandaşlarımızın sıkıntılarını biliyoruz. Bu esnaflarımıza yönelik ciro desteğinden kira yardımına pek çok ilave destekte bulunduk. Tek bir vatandaşımızın dahi mağdur olmaması için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Bu tür destek ve teşviklerin kalıcı çözüm olmadığının farkındayız. Önümüzde bir tarafta her gün milletimizle paylaşılan vaka, hasta, ölüm sayıları var, diğer tarafta normalleşme için belirlediğimiz takvim var. Kontrolsüz bir normalleşmeye yönelirsek bir süre sonra yeniden artan vaka ve vefat oranları nedeniyle çok daha sert tedbirleri hayata geçirmemiz kaçınılmaz olacaktır. Sadece Türkiye olarak bizim normalleşme adımlarını atmamız yetmiyor, bu sürecin tüm dünyayla birlikte, özellikle yakın ilişkilerimizin bulunduğu Avrupa coğrafyasıyla birlikte yürümesi şarttır. Her alanda ancak bu şekilde arzu ettiğimiz neticelere ulaşabiliriz. Şehirlerimizde virüsün kol gezdiği, havalimanlarımıza uçuş yapılmadığı, sınır kapılarımızın kapalı olduğu, hammadde temin edemediğimiz, ürettiğimizi teslim edemediğimiz bir normalleşme hiçbirimizin işine yaramaz.

Şehirler bazında normalleşem adımlarının atılmaya başlanacağının müjdesini paylaşmıştık. İnşallah 1 Mart'tan itibaren diğer alanlarda da kriterleri karşılayan illerimizde beklentileri karşılayan adımları atmaya başlayacağız. Aşılama çalışmalarını belirlenen öncelik gruplarına göre devam ettiriyoruz. Mart ayı inşallah aşılama konusunda da çok büyük mesafelerin katedildiği bir dönem olacaktır. Aşı temini için tüm kanalları zorluyoruz. Normalleşme kriterlerinin yakalanması için kendi illerinizdeki vaka ve aşı oranını takip etmenizi rica ediyorum. İllerinizdeki olumlu yönde geliştirerek normalleşme sürecini nihayete erdireceğimize inanıyorum.

2020 yılında üretimi sürdüren, 16 milyon turist rakamına ulaşan Türkiye için 2021 yılını yeni bir atılım dönemi haline dönüştürmemiz şart. Bu yıla dair öncü göstergeler umut verici gelişmelere işaret ediyor.  Üretim ve ihracat tarafı gayet iyi gidiyor. Şu anda tarım kredi kooperatifi de yoğun bir şekilde sayısını 180'den süratle 500'e çıkarma talimatını kendisine verdim. Çünkü biz tarım kredinin bu marketleriyle zincir marketlerin özellikle yüksek fiyatlarla vatandaşımızı gerçekten adeta sömürdüğü bir noktada piyasayı bizim balance etmemiz gerekiyor. İlk etapta 500, daha sonra 1000, gerekirse daha sonra bu sayıları artıracağız. Devletin görevi bu, mecburuz, bunu da yapacağız. Devlet bu işlerde bulunmaz, siz piyasayı bu şekilde yağmalarsanız kusura bakmayın, biz bu adımı atmak zorundayız atacağız. Ocak ayı beyaz eşya iç pazar satışı ve ihracat rakamları büyümenin güçlü şekilde sürdüğünü gösteriyor. Ocakta beyaz eşya üretimi yüzde 38 arttı, inşallah diğer alanlarda da benzer sevindirici haberleri almayı sürdüreceğiz. Faizleri aşağıya çekme konusundaki kararlılığımızı attığımız her adımda gösteriyoruz. Milletimizin moralini bozmaya, esnafımızı kışkırtmaya, halkı birbirine düşürmeye çalışanlara fırsat vermeden bu sıkıntılı süreci nihayete ulaştırmaya kararlıyız.

Ayrıntılar geliyor...