Best FM’de Sorel Dağıstanlı’nın sunduğu ‘Konuşan Türkiye’ programında gündemi değerlendiren Babacan, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun Danıştay 8. Dairesi'nin Öğrenci Andı'nı kaldıran Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğini iptal eden kararını bozmasının ardından tartışma konusu olan 'Andımız'la ilgili de konuştu.
Babacan, okullarda ant uygulamasının durdurulması demokratikleşme paketinin içindeki maddelerden biri olduğunu belirterek, 2013; kişi başı milli gelirin zirve yaparak 12 bin 500 doları bulduğu, Türkiye’nin özgüven açısından en tepe noktada olduğu yıldı. 2013’te alınan karar çoğulcu demokrasi ikliminde alınmıştı. Ülkenin özgüveni ve refahı yüksekse bu konular gündemin üst sıralarında olmuyor. Ben de o günlerde kararı desteklemiştim. Bizim durduğumuz yer değişmedi ama ülkeyi yöneten zihniyet bu konuları tartıştırır hale geldi. Sayın Erdoğan’ın ortaklarının ülkeyi hangi noktaya götürmek istediğini görüyoruz. Her alanda bant geriye sarılıyor. Şu an Türkiye çoğunlukçu demokrasi var. Çoğunluğun azınlığa, toplumun küçük kesimlerine tahakküm etmeye çalıştığı bir yönetim var. Böyle olunca, ekonomik ve sosyal sıkıntılar olduğunda bu konular gündemde üst sıralara çıkıyor dedi.
Babacan, şöyle devam etti:
Önemli olan, çocuklarımızın demokrasi bilincini yükseltmek”
Önemli olan çocuklarımızın özgüvenli, sorgulayıcı bir zihinle yetişmesidir. Tornadan çıkmış gibi bir eğitim sistemiyle değil; yeni fikirlere açık, etik ilkelere sahip ve yarınlara bakan bir eğitim sistemiyle çocukların yetişmesi gerektiğini savunuyoruz. Önemli olan çocuklarımızın bu ülkenin sahip olduğu değer ve ilkeleri içselleştirmesidir. Çocuklarımızın demokrasiye bağlılığı, hak ve özgürlük bilinci, çevre bilinci, analitik düşünce kabiliyeti çok temel konulardır. Önemli olan çocuklarımızın dünyayla yarışabilir, değişen dünyada rekabet edebilir bilgi ve becerilerle donatılmasıdır. Çocuklarımızı küçük yaşlarda dar kalıplara sokarsanız, bunlar lafta kalır. Bunların haricindeki her şey günlük siyasette tüketilir.”
Ant kararı zaten bir yargı kararı olmamalı”
Danıştay kararı deyince tamamen bir yargı kararından bahsetmemiz çok kolay değil. Siyasi içerikli her konu mutlaka hükûmet tarafından yargıya empoze ediliyor. Bu karar niteliği gereği yargının kararı olamaz, siyasi bir karardır. Ülke yönetiminin kendi kendine vereceği bir karardır.”
Cumhur İttifakı’nda yer alma ihtimalimizi tartışanlar DEVA’yı henüz tanımamış”
Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi konusunda ısrarcı. Partili, taraflı cumhurbaşkanını esas alan, parlamentoyu değersizleştiren, güçler ayrımını yok eden, hükûmetin yargı üzerindeki baskısını her gün uygulayan bir yönetim zihniyetinden bahsediyoruz. Bizim böyle bir yönetim zihniyetiyle yan yana durmamız işin tabiatında yok. Biz DEVA Partisi’ni ilkeler ve değerler üzerine kurduk, ‘Bir işin parçası olalım da ne olursa olsun’ diyemeyiz. Son yirmi yılın en kötü ekonomik şartlarını yaşıyoruz. Hukuk devleti niteliği kaybolmuş, özgürlükler baskı altında. Bizim böyle bir zihniyetle ittifak içinde olmamız, yan yana durmamız mümkün değil. Böyle bir ihtimali tartışan varsa DEVA Partisi’ni henüz tanımamış.”
Sadece sistem değil, topyekûn iktidar değişmeli”
Zayıf bir ihtimal olsa da bugünkü iktidar bir gün ‘Şu sistemi değiştirelim’ diyebilir. Sayın Erdoğan bir gün kazanan tarafta olmak için ‘Parlamenter sistemi konuşalım’ diyebilir. Etrafındaki çevre ‘Cumhurbaşkanı’nın hiçbir suçu günahı yok, sistem yanlış oldu’ diyebilir. Bunların tamamına karşıyız. Topyekûn iktidar değişikliği olmadan bu ülkenin sorunları düzelmez. Sistem değişecek, aynı zamanda topyekûn iktidar da değişecek. Başka türlü mümkün değil.”