980 askeri darbesi sırasında Bingöl’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Hüseyin Morsümbül’ün annesi Fatma Morsümbül,geçen akşam yaşamını yitirdi. Evrensel'in haberine göre, Fatma Morsümbül, 18 yaşında gözaltında kaybedilen oğluna olan hasretini şu acı sözlerle anlatmıştı: “Oğlumun kemiklerini bulsam omzumda taşıyacağım. Çünkü kokusunu çok özledim.”
'BEŞ DAKİKAYA SERBEST BIRAKIRIZ' DEMİŞLERDİ
Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi 12 Eylül askeri darbesinden 6 gün sonra asker ve polislerce basıldı. O sırada 18 yaşında olan Hüseyin Morsümbül, gözü bağlanarak gözaltına alındı. Baskında görev alan bir başçavuş Fatma Morsümbül’e, “Oğlunu beş dakika sonra bırakırız” dedi. Ancak bırakılmadı. Fatma Morsümbül, oğlunun peşine düştü. Önce götürüldüğü söylenen karakola gitti, ancak, “Hüseyin burada yok, Tugay’a götürüldü” yanıtıyla karşılaştı. Tugay’a gittiğinde, oradakiler de Hüseyin Morsombül’ün karakolda tutulduğunu söyledi. Fatma Morsümbül, tekrar karakola gittiğinde ise, “Oğlun burada” yanıtını aldı. Eve dönüp, küçük oğlunu ağabeyine karpuz götürmesi için karakola yolladığında
ise bu kez askerlerin “Hüseyin kaçtı” dediğini öğrendi. Fatma Morsümbül, “Daha birkaç saat önce oğlumun karakolda olduğunu ve durumunun da gayet iyi olduğunu söyleyenler, bu kez onun kaçtığını söyleyerek bizi oyalamaya çalışıyorlardı. O an aklımda tek bir düşünce oluştu; oğlum kesinlikle öldürülmüştü” diyerek anlatıyordu o an hissettiklerini...
‘BASTIĞIM HER YER SANKİ OĞLUMUN MEZARI’
Yıl 1982 olunca bir komşusu Fatma Morsümbül’e, Hüseyin’in Almanya’dan Filistin’e geçtiğini duyduğunu söyledi. Fatma Morsümbül, bunu duyduktan sonra, oğlunun bir gün geleceği umuduyla evinin kapısını kilitlemedi. Ancak bu haberden birkaç yıl sonra Fatma Morsümbül’ü arayan bir kişi, oğlu Hüseyin’in işkence edilerek katledildiğini, cansız bedeninin de battaniyeye sarılı olarak karakoldan çıkarıldığını söyledi. Oğlunun öldürüldüğüne kesin olarak kanaat getiren Fatma Morsümbül’ün şu sözleri aynı acıyı yaşayan kayıp yakınlarının neler hissettiğinin özeti oldu: “Bingöl’de bastığım her yer sanki oğlumun mezarı.” Fatma Morsümbül, polis ve askerlerin taciz ve tehditleri nedeniyle 1990’lı yıllarda ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı. Yıl 1995. Fatma Morsümbül, oğlu işkencede katledilen Hasan Ocak’ın ailesinin Taksim’de eylem yapacağını duyunca oğlunun resmini alarak Galatasaray Meydanı’na gitti. Sonra bir megafon verildi eline. Bir elinde oğlu Hüseyin’in fotoğrafı, oğlunun nasıl kaybedildiğini, kendilerine neler yapıldığını anlattı. Cumartesi Anneleri eylemlerine yönelik polis saldırılarında diğer kayıp yakınlarıyla birlikte yerlerde sürüklendi, gözaltına alındı.
İlerleyen yıllarda yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemlerine katılamadı. Ancak mücadeleden vazgeçmedi. 27 Eylül 2014’te hastanede olduğu için gelemediği Galatasaray Meydanı’na gönderdiği mektupla Morsümbül şöyle seslenmişti: "Galatasaray'a sahip çıkmak Hüseyin'e sahip çıkmaktı. Ben hastanedeyim ama çocuklarım, torunlarım Galatasaray'da. İki oğlumu bu kirli rant savaşında kaybettim. Evlat acısını biliyorum. Bu acıyı başka anneler yaşamasın diye barış istiyorum.”
OĞLUNU VATANDAŞLIKTAN ÇIKARTTILAR!
Hayatı boyunca oğlunun kemiklerini arayan Fatma Morsümbül’ün adalet talebi de, karşılanmadı. İHD avukatı Eren Keskin’in 2011 yılında yaptığı suç duyurusu ile olayla ilgili bir soruşturma başlatıldı. Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı olay tarihinde Bingöl’de görevli personelin listesini istedi. Aralarında Albay Dursun Kıvrak’ın da olduğu dokuz personelin listesi, adresleri ve irtibat bilgileri savcılığa ulaştı. Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Dursun Kıvrak, 18-23 Eylül tarihlerinde mazeret izni kullandığını, izin dönüşü masasında isimsiz bir ihbar mektubu bulduğunu ileri sürerek şöyle dedi: “Mektupta ‘Hüseyin Morsümbül isimli şahsın gözaltına alındığı, gözaltında astsubaylar tarafından dövülerek öldürüldüğü, alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğü yazılıydı’.” Ancak Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirmek yerine olayın üzerinden 35 yıl geçmesi nedeniyle delil toplanmasının hukuken ve fiilen çok güç olduğu ve dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemediği gerekçesi ile 20 Ekim 2015 tarihinde ‘ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. Hüseyin Morsümbül’ün akıbeti konusunda hiçbir şey yapmayan devlet, 2003 yılında onu askerliğini yapmadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkardı.