Danıştay: Ortaöğretimde türban iptal edilsin!

Danıştay Başsavcılığı, ortaöğretimde türbana izin veren yönetmeliğe açılan davada yönetmeliğin iptali yönünde görüş bildirdi. Başsavcılık, türban izninin Türkiye’nin de altına imza koyduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye aykırı olduğunu belirtti.
Danıştay: Ortaöğretimde türban iptal edilsin!
2020-08-11 06:40:55   Güncelleme: 2021-09-05 00:13:37    

Danıştay Başsavcılığı, ortaöğretimde türbana izin veren yönetmeliğe ilişkin eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun açtığı davada resmi görüşünü açıkladı. Yönetmeliğin iptal edilmesi gerektiğini vurgulayan başsavcılık, liselerde türbana izin veren değişikliğin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye aykırı yapıldığını kaydetti. Başsavcılık, böyle bir yönetmelik değişikliği sırasında “karşılıklı hakların dengelenip dengelenmediği, uygulamanın bir ayrım yaratıp yaratmadığı, çoğulculuk ve hoşgörünün sağlanıp sağlamadığı” konularında uzman görüşüne başvurulmadığına dikkat çekti.

Milli Eğitim Bakanlığı, 22 Ekim 2014’te MEB’e Bağlı Okul öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te değişiklik yaparak, kız öğrencilerin türban takmasına vize vermişti. Dönemin Çankırı Hâkimi Ömer Faruk Eminağaoğlu da oğlu Onat adına Danıştay’a başvurarak yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulmasını istedi.

Başsavcılık görüşünü verdi

Danıştay 8. Dairesi, Danıştay Başsavcılığı’na iptal istemiyle ilgili görüşünü sordu. Danıştay Başsavcılığı, davaya ilişkin “düşüncesini” daireye gönderdi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile anayasaya vurgu yapan başsavcılık, AİHMin bazı kararlarında, dini kıyafetlere yönelik kısıtlamaların “başkalarının hakları ve özgürlüklerinin korunması” ölçütüne başvurularak getirilebileceğini ve devletlere takdir yetkisi tanındığının anlatıldığını ifade etti. Uluslararası sözleşmelerin belirlediği ilkeler doğrultusunda AİHM kararlarıyla da gelinen noktada, devletin kamusal alanda başörtüsü kullanımında takdir yetkisinin bulunduğunu belirten başsavcılık, Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme hükümlerine yer vererek şunları kaydetti:

“Düzenleme kapsamında oluşacak olan farklılaşma nedeni ile çocukların bu durumdan nasıl etkileneceği uzmanlarca değerlendirilmelidir. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin çocuk hakları kapsamında yapılacak her faaliyetin, çocuğun yararına olması gerektiği öngörüsü bulunduğu dikkate alındığında, çocukların genel yararının sağlanıp sağlanmayacağının irdelenmesi gerekmektedir.”

Ayrımcılık araştırılmalıydı

Karşılıklı hakların dengelenip dengelenmediği, uygulamanın bir ayrım yaratıp yaratmadığının da belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Danıştay Başsavcılığı, “Böyle bir tespit, düzenlemenin uluslararası sözleşmelerin amacına uygunluğunun belirlenebilmesi açısından önem arz etmektedir” ifadesi kullanıldı.

MEB’in uzman kişilerin görüşlerine başvurulduğu belirlemesine karşın dosyada değerlendirmeye ilişkin belgeye rastlanmadığına işaret eden başsavcılık, şu talepte bulundu:,

“Hukuk devleti olmanın gereği, hukukun belirlediği sınırlar kuralı gözetilerek kamu yararına ve hizmetin gereklerine uygun şekilde gerekçelere dayalı olarak tesis edilmesidir. Bu açıklamalar karşısında, dava konusu düzenlemenin, uluslararası sözleşmelerde yer alan ilkelerin tam uygulanırlığını belirleyen hukuken kabul edilebilir bir tespite dayanmadığı kanaatine varılmıştır.” Danıştay, kararını önümüzdeki günlerde verecek.