15 Temmuz'da yaşamını yitiren asker Nuh Doyğun'un ailesi Özgürlükçü Demokrasi'den Fırat Yeşilçınar'a konuştu. İşte o haber:
Askeri darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz günü çok sayıda sivil yurttaş ve asker yaşamını yitirdi. Çok sayıda kişi de gözaltına alınarak tutuklandı. Yaşamını yitirenler arasında darbe girişiminden haberi olmayan zorunlu askerlik yapan erler de bulunuyor. O erlerden biri de darbe girişiminin yaşandığı gece çatışmaların en yoğun yaşandığı Ankara Mamak Eşref Akıncı Kışlası’nda askerlik yapan 22 yaşındaki Nuh Doyğun. Ailenin aktarımına göre Nuh Doyğun o gece yangın tatbikatına gittiğini zannediyordu. Ancak ailesi Doyğun’un askerden dönmesini beklerken oğullarının 10 kurşun yarası bulunan cenazesini teslim aldı. Aile şimdi darbe girişiminden bi haber olduğu halde öldürülen oğullarının itibarını istiyor.
Hayal kurardı…
“Ben oğluma bakmaya kıyamazdım. Ama morgta saatlerce baktım. Demek ki ölünce bakabiliyormuşsun” sözleri ile gözyaşlarına hakim olamayan anne Antika Doyğun, “Nuh sürekli beni arıyordu. Hayal kurardı. Sürekli anne ben askerliği bitirdiiğimde beni evlendirecek misin derdi. Az kaldı şafak sayıyorum diyordu hep. Sonra 15 Temmuz gecesi 11.36’da beni aradı. Babasını istedi. Babasına da “yangın varmış tatbikata gidiyoruz. Sık sık arama komutanlar yanımda. Yarım saat sonra seni arayacağım bana para gönder yarın çarşı iznine çıkacağım”dedi. Yarım saat geçti aramayınca ben aradım ulaşamadım” dedi.
Seni de kaybederiz
Darbe girişmini televizyondan öğrendiğini aktaran anne Doyğun, “Haber gelmeyince korktuk. Sabah arkadaşlarına da ulaşamayınca arkadaşlarını aradım. Ulaşamayınca abisini Ankara’ya gönderdim. Daha sonra arkadaşlarının sosyal medyada yaptığı paylaşımdan öğrendiler. Emniyete gidip bu benim kardeşim diyince polisler silah doğrultmuş. Demişler ki o senin kardeşin değil. Ali üstteğmen senin kardeşine çok benziyordu. Eğer sen üstüne gidersen seni de burda kaybederiz seni kim arayacak? Senin ağabeyin ya firar ya gözaltında. Sonra yaralı diye bilgi gelmiş Gazi Hastanesine gitmişler. Önce burda yok demişler. Sonra gittiklerinde geldi ama başından hafif yaralıydı çıktı firar etti demişler” dedi.
Oğlum taranmış
Çocuğunun cenazesini ATK’de olmasına rağmen alamadıklarını aktaran anne Doyğun, “Daha sonra gözaltında olduğunu söylemişler. 1 hafta da öyle bekledik. Tokatlı bir aile DNA testi verip cenazelerini alınca biz de vermek istedik ama cenaze kalmadı deyip kabul etmediler. Daha sonra DNA verdik. Biz size döneriz dediler. Araya hafta sonu girer pazartesi çıkar dediler. İstanbula döndüm. Daha sonra cenazeyi aldık. Cenazeyi gördüğümüzde zaten dehşete düştük Oğlumun kafasında, avuç içlerinde, kalbinde, bacağında ve kolunda kurşun izleri vardı. Oğlumu resmen taramıştı” ifadelerini kullandı.
‘Bu kin niye?’
90’lı yıllarda Kürt olduğu için askerler tarafından gözaltına alınan ve gözaltında işkence gören baba Nihat Doyğun ise “Oğlumun cnazesini bile bile 22 gün morgta beklettiler. Terhis olacağı gün cenazesini verdiler. Terhisinin yaşandığı gün cenazesini bana verdiler. Hani Çanakkale’de Sakarya’da kahraman dediğiniz askere ne oldu. Rütbelisi tarafından kandırılan askerlere hain demek ne kadar doğru?” diyerek yaşanlara tepki gösterdi. Baba Doyğun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı Kadir Toptaş’ın hainler mezarlığı açacağız sözlerine de tepki göstererek Toptaş hakkında da suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Bir çocuğunun daha askerlik çağının geldiğini söyleyen baba Doyğun, “Bir ölüye bu kadar işkence edilir mi? Bir insan öldükten sonra neden taranır? Bu acımasızlık kin niye? Çocuğumun itibarını almadan çocuklarımı askere göndermem. Bir çocuğumu kurban vermişim” dedi.
Oğlunu arayan babaya dayak!
Kardeşinin cenazesini almak için günlerce Ankara’da bekleyen ağabey Volkan Doyğun ise “Kardeşimin morgta olduklarını biliyordu. Ama bile bile bize cenazeyi vermiyorlardı” dedi. Gözaltına alınan askerlerin aileleri ile de konuştuğunu aktaran ağabey Doyğun, “Gözaltına alınan askerlere 4 gün boyunca ekmek ve su verilmemiş. 7 gün gözaltına alınan askerler bize gözaltında elimizi başımızın üstüne koydular. Kanı takip ede ede yürüyorduk dediler. Yine 55 yaşlarında yaşlı bir anne baba çocuğunu sormak için emniyete girdi. Çıkınca yüzleri ve gözleri morarmıştı “dedi.
Yüzlerce başvuru var
Darbe girişiminin ardından gözaltına alınanların insan hakları derneklerinde yoğun hak ihlali ve işkenceye maruz kaldıklarına dair başvuruları bulunuyor.