İşte o konuşma;
Şehadetleriyle milletin birlik ve beraberliğine şahitlik eden şehitlerimizi rahmet anıyor, ailelerine bir kez daha taziyelerimi sunuyorum.
Sizleri şehitlerimiz ve hayatını kaybeden hacılarımız için El Fatiha okumaya davet ediyorum…
Şehitler ölmez vatan bölünmez. Biraz önce değerli divan başkanımız şehitlerimize hürmeten bu salonda müzik icra edilmeyecek dedi ama bu salonda müziklerin en kudretlisi icra ediliyor.
Bu salonda yüreklerin ulvi seslenişi, yüreklerin ritmi var.
Anadolu’nun her köşesinde gelen bu ritim.
Ak yürekliler Sakarya’dan, Çoruh’tan gelen ak yürekliler bugün tek bir yürek ritmiyle milyonlarca vatandaşımızla birlikte yürekler vatan vatan vatan diye çarpıyor. Millet millet diye çarpıyor. Bayrak bayrak bayrak diye çarpıyor. Kardeşlik kardeşlik kardeşlik diye çarpıyor. Daha gür bir ses olamaz.
Şehitlerimizin emanetini yüreğinde taşıyarak 81 vilayetimizden Ankaramıza gelen bacılarım, dava arkadaşlarım, gönüldaşlarım hepimizi saygıyla selamlıyorum.
Yurtdışından gelen değerli misafirlere hoş geldiniz diyorum. Geçen sene burada sizlere sayın cumhurbaşkanımızla hitap ederken insana, mekana selam olsun diye başlamıştım.
Zamana, mekana ve insana selam oldun. Öyle bir mekanda yaşıyoruz ki rabbimizin bu millete lütfedeceği en güzel mekandır.
Bu mekanda yaşamanın gururunu yaşıyoruz.
Bu şarkı ömür boyu sürecek gençler ( Samanyolu şarkısını söyleyen gençlere karşılık)
Öyle bir mekanda yaşıyoruz ki tarihin en önemli kaynakları bu mekanda. Bu aziz mekanda bu coğrafyada yaşamanın büyük zaferlere zemin teşkil edilmesine hazırlık yapacak külfetleri de vardır.
Böyle bir sevdayı taşıyan gençlerle birlikte olmak ne güzel, delegelerle olmak ne güzel. Bu davayı omzunda taşıyan bacılarımızla, yiğitlerimiz olmak ne güzel. Ayağa kalkan Anadolu, Kafkas çocuklarıyla, Horasan çocuklarıyla olmak ne güzel.
Ne büyük şereftir, ne büyük aşktır sizinle yürümek, sizinle konuşmak. Nasıl bir aşktır ki bu diller susar, gönüller konuşur, tuzaklar susar. Allah sizden razı olsun. Bizi aşkla kucaklayan kardeşten daha yüce ne vardır.
Bugün 5. Kongremiz daha başlarken en gür sesle başlattınız. Hoş geldiniz dediniz hoş bulduk.
Bütün dünya mazlumları adına essalamünaleyküm. Selam olsun. Bu selam sesi emin olun mazlum diyarlarda yankılanıyor.
20012de sayın cumhurbaşkanımız liderliğinde AK Parti kadroları yürüdüğünde zorlu bir mekanda yürüdü kardeşlerim
Balkanlarda çatışma vardır, her bir coğrafyadan imdat sesleri yükseliyordu.
Bu aziz millet ekonomik krizden yeni çıkmıştı. 28 Şubat uygulaması milleti sık boğaz etmişti. Afyon’dan bir ses yükseldi. Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN’dan o ses yükseldi.
O ses ile yürüyenler bugüne kadar görev yapmış kardeşlerim bu sesi yüceltmek için hep beraber yürüdük.
Kongremizde bu kutlu yürüyüşe öncelik eden bütün milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, üyelerimize, teşkilatlarımıza
Kadın ve gençlik kollarımızın yiğit temsilcilerimiz ve AK Parti hareketini vicdanını temsil eden delegelerimize şükranlarımızı sunuyoruz.
Geçen sene burada olağanüstü kongremizi yaparken Sayın cumhurbaşkanımızın hitabından sonra söz aldığımda dedim ki;
Bu veda değil vefa kongresidir demiştim. AK Parti hareketine öncülük eden bütün arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum, vefat edenleri rahmetle anıyorum. Bir vefa hareketi olan AK Parti kadrosu bünyesinden 2 cumhurbaşkanı çıkarttı. Ne kutlu bir yürüyüş ki en büyük başarılara imza atıldı
Devletin en üst makamlarını kendi mensuplarıyla temsil etme şansı buldu. Hareketimizden çıkan ilk cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’e selam ediyoruz. Sayın Mehmet Ali Şahin’e, Sayın Arınç’a, Sayın Yılmaz’a selamlarımızı minnetlerimizi sunuyoruz.
AK Parti bir vicdan, yürek hareketidir. Ak Parti uyudu zannedilen bir devin adıdır. O dev ayağa kalktı artık diz çöktürülemez.
Artık herhangi bir şekilde durmak yok. Şerler defolsun.
Buraya gelmek kolay olmadı, bu yolu yürümek kolay olmadı.
Engelleri koydular önümüze, her türlü engeli karşımıza çıkardılar ama 3 Kasım’da iktidar olmamız engelleyemediler.
3 – 12 Ekim ve 2003… En büyük kongrelerimiz… Irak savaşı, Kıbrıs sorunları, ekonomik krizler… Birinci olağan kongresinde biz buradayız dedik.
2003’de ilk kongreyle birlikte ciddi zaferler birlikte geldi. MGK çok çetin sorunlarla boğuştu, önünde AB süreci bekliyordu.
İktidarda kalamaz denilen AK Parti iktidarını milletle pekiştirdi. Bu sefer baktılar ki AK Parti şuuru engellenemez sözde Cumhuriyet mitingleri yaptılar.
2006’da bu sefer yeni kadrolar yeni sınavlarla karşılaştık, her sınav bize bir zafer vesilesi oldu. 2007’de e muhtarıyla maruz kalındı, sizlerin AK Parti yolunda ayrılacağınızı zannettiler. AK Parti kadroları seçime gitti, sadece başbakanlık makamını değil cumhurbaşkanlığını makamını da aldı.
Milletimiz bu desteğini hep sürdürdü, AK Partinin bağrından cumhurbaşkanı çıkmasını engellemek isteyenler yine hüsrana uğradılar. Halkın ilk oylarıyla seçilen ilk cumhurbaşkanı da bu kadrodan çıktı.
İşte sınamalar zaferlerl birlikte gelir. Sınava, çileye hazır olmayan bizim aramıza gelmesin.
Biz zor günlerin hareketiyiz. Zor günler arka arkaya geldi, baktılar ki engelleyemiyorlar bu kez parti kapatma davası açtılar.
Şimdi soruyorum milletin bağrından çıkanları kapatmak, susturmak, durdurmak mümkün mü.
Gür bir sesle hep beraber milli irade dedik, özgürlük dedik, adalet dedik. İşte 2009 kongresiyle iş başına gelen kadrolar küresel krizle mücadele etmek zorunda kaldı. Yine 2009 kongresiyle birlikte hayırlar fethola, şerler defola demeye devam ettik.
Bütün yasakları kaldırdık.
Allah’ın lütfettiği bir mekanda Yeni Türkiye’yi inşa etmektir. Yeni bir zafer kazandık, zannettiler ki AK Parti düşüşte.
O zaman başkanımız kadrolara aynı mesajı verdi. Durmak yok yola devam ve 2011 zaferine yürüdük. En büyük oy oranını alıp büyük başarılara imza attık.
2012 kongresi… Çetin yollardan geçilip gelindi.. Yeni bir dönemin ışığını ortaya çıkardı. Yola çıkan kadrolar 2023’e yürüme kararı aldı.
Kocaeli de yerinde bütün Türkiye de yerinde Allah’ın izniyle… Gençler bu heyecanı 1 Kasım’a taşımaya var mısınız? Bu kongre heyecanıyla 1 Kasım’da yeni bir zafer yazmaya var mısınız? Toprağa sağlam basmaya hazır mısınız? Yolumuz açık olsun inşallah.
Gelin hep beraber muhasebemizi devam ettirelim.
Durdurulamayan AK Partinin önüne yeni engeller getirildi. Türkiye en köklü atılımlara başlamışken 2013’de yeni bir sınamayla karşı karşıya kaldık. IMF’ye son kuruş borcun bile ödendiği bir dönemde düğmeye basıldı.
Gezi provokasyonu başlatıldı. Ardından 17-25 Aralık geldi. Çok şer tuzakları kuruldu, bu şer tuzaklarını fethetmeye var mıyız.
İşte 17-25 Aralık’ta paralele çetelerin kurduğu ihanetler karşısında kadromuz dimdik durdu, aramızdan tek bir çivimizi sökemediler
Sonra 10 Ağustos’ta yeni bir zafere yürüdük.
Bu zaferin arkasında Kobani olayları çıkarıldı. 7 Haziran seçimlerine gittik. Bugünkü temel sloganımızla, ilk günkü aşkla birlik, dirlik, kardeşlik diyoruz. 7 Haziran seçimleriyle yeni sınamalar önümüze geldi kardeşlerim. 7 Haziran sonrasında yüzde 41’lik oyla en büyük parti olmamıza rağmen tek başımıza iktidar olmadık.
Bunu görenler Türkiye’de bir yönetim boşluğu olacağını düşünenler düğmeye baştılar. DEAŞ, PKK devreye girdi, Suruç’ta katliam yapıldı.
Askerlerimize, polisimize saldırmaya başladılar. Zannettiler ki bu ülke sahipsiz. Çakallar puslu havaları sever, bütün çakallar ortaya çıktı. Onların karşısına Anadolu yiğitleri, AK Parti ayağa kalktı. Bu ülkenin kaderini kimseye bırakmayız dedik.
Türkiye’de 2 zihniyet çarpışıyor. Milleti bölenler, kutuplaşmaların önüne açanlar, özgürlük alanlarını daraltanlar…
Bakınız 12 Eylül yapılan uygulamalarla ayrıştırıcı bir etki yapmışsa, terörün getirdiği ayrıştırıcı zihniyet aynıdır. Ne dikta yönetimine ne de teröre karşı taviz vermeyeceğiz.
Kendisi gibi düşünmeyenlere karşı AK Parti her zaman milli birliği temsil etti. Bir kez daha AK Parti kadrolarının olağan büyük kongresinde gür bir sesle söylüyoruz. Hem güvenlik hem özgürlük hem demokrasi diyoruz.
Ağır sorumluluğu net ve açık bir talimat verdik. Türkiye’nin he köşesinde sadece ve Sadece meşruiyet hakim olacak.
Kim huzur bozmak isterse onlara karşı en şiddetli ceza verilecek. Bunların odaklandıkları her merkezde Türkiye cumhuriyetinin operasyonlarıyla temizleniyor. Milletime sesleniyorum hiç tereddüt etmeyin Türkiye bu güce ve kudrete sahiptir.
Terör saldırıları karşısında fethetmek istediğimiz kardeşliktir. Kim ayrıştırıcı bir tutum, zulüm uygularsa onu.
Bu operasyonlarımız hiçbir şekilde 90’lı yılların anlayışıyla ilişkilendirilemez. O yıllarda bir çok baskı vardı, dilini konuşamayanlar vardı.
Diyorlar ki Kürtlerin devleti neresi. Kürtlerin de, Türklerin de , Alevilerin de devleti Türkiye Cumhuriyet Devletidir.
Sanıyorlar ki bu özgürlükçü anlayışı engelleyecekler.
Özgüven restorasyonumuz sabit kılınacak. Milli birliğimiz hakim kılınacak. Devletimiz, bürokrasimizi yeniden inşa edilecek.
Ahlaki restorasyonu hayata geçireceğiz. Yargı reformuyla yargıyı sağlam temellerde objektif bir çerçevede inşa edeceğiz.
Bu büyük hedefler karşısında piyonların saldırıları bunlar. Bu piyonlara söylüyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin her santimetrekaresinde sadece al bayrak olacak. Kamu düzenini sağlayacağız.
Hükümetiniz aldığı tedbirlere dil uzatıyorlar. Cizre’de aynen Keşan gibi, Bergama gibi, Of gibi ilçeler gibi Türkiye’nin aziz bir toprağıdır. Kardeşliğimiz pekiştirilecek, kamu dizeni sağlanacaktır. 11 Eylül’de Diyarbakır’da çorba dükkanına yapılan saldırıda şehit olan kardeşimizin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu hainlere karşı bütün vatandaşlarımız el ele geleceği inşa edeceğiz.
Terörü egemen kılmak isteyenlere karşı omuz omuza mücadele edeceğiz.Kamu düzeni sağlanırken ivil vatandaşlarımıza, kardeşlerimize en küçük bir şekilde zarar verilmeyecektir. Kardeşlerimiz korunacaktır.
Doğu ve Güneydoğu’daki kardeşlerime sesleniyorum sizlerin en az batıda hakkınız var.
Batıdaki vatandaşlarıma sesleniyorum sizlerin doğu da hakkınız var.