Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ABD'de Demokrat Parti'nin başkan adayı Joe Biden'ın Türkiye'ye ilişkin 8 ay önce dile getirdiği ifadelerine tepki göstererek, Biden’ın aptalca yorumlarını Türkiye’de bir Allah’ın kulu ciddiye almaz. İşte muhalefeti dünden beri duydunuz; herkes bu deli saçması yorumları kınadı. Amerikalılar kendi dertlerine düşsünler, ellerini sürdükleri her şeyi berbat etmekte mahirler. Biden da bu kafayla nasıl başkan olacağının derdine düşsün. Türkiye’den ekmek çıkmaz ona. Bu açıklamayı tam sekiz ay önce yapmış; bugüne kadar neredeydiniz, niye görmediniz, nasıl görmezden geldiniz? Bugün niye birden aklınıza geldi? Ayrıca bunu yeni bir dış mihrak hikayesi olarak lanse etmenin ötesinde ne yapmayı, nasıl bir tepki vermeyi düşünüyorsunuz? Bu meselenin bir de başka bir boyutu var. Bu boyut daha da önemli: İktidar bu türden açıklamaları çok seviyor. Neredeyse bayram ediyorlar. Nihayet bir dış mihrak tehdit savurdu diye, bıraksanız kutlama yapacaklar. Yahu adam Türkiye’yi tehdit ediyor Türkiye’yi. Trump ülkemize küfür ederken neredeydiniz? ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, Küçükçekmece'deki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen partisinin İstanbul 1. Olağan Kongresi'ne eşi Sare Davutoğlu ile birlikte katıldı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yaptığı konuşmada, Gelecek Partisi'nin milletin içinden, milletin dertlerine derman olmak üzere yola çıktığını, milletin yüzyıllardır davası olan insan onurunu korumak üzere yola devam ettiğini söyledi. Davutoğlu, Ülkemizde hukuk devleti yok edilmiş, sadece bir zümre için adalet işlemektedir. Ülkemizde halkımızın hak ettiği asgari refah seviyesi ortadan kaldırılmış, sadece iktidardan nasiplenenler ve onların yakınları refah içerisinde yaşıyorlar. Gelecek Partisi’ni bizlere kurduran sebepler de bunlardır diye konuştu.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Türkiye çok ciddi bir ekonomik krizin içerisine girmiştir. Bu kriz bir günde oluşmamıştır.
Son dört yıl boyunca bu iktidarın demokrasiden, hukuk devletinden, şeffaflıktan, denetimden ve liyakatten uzaklaşmasıyla bu kriz adeta ben geliyorum” diye bağırarak gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle birlikte ekonomik, siyasi ve hatta toplumsal bir kriz kaçınılmaz hale gelmiştir.
Ülkemiz ekonomik krizin pençesinde gün geçtikçe daha çok fakirleşiyor; Sayın Cumhurbaşkanının tek bir cevabı var: Ülkemiz uçuyor.
Ülkemizde siyaset tam anlamıyla tıkanmış, hiçbir ciddi sorunumuza dair bir tek çözüm önerisi veya yol haritası yok; Sayın Cumhurbaşkanının tek bir cevabı var: Ülkemiz çok daha güçlü.
Toplumumuzda huzursuzluk had safhada, milyonlarca insan işsiz, hukuksuzluk almış başını gitmiş; Sn. Cumhurbaşkanının tek bir cevabı var: Dış mihraklar saldırıyorlar.
Aklı başında, liyakat sahibi, ekonomi nedir bilen herkes bu iktidarı uyarıp durmuştur. Bu iktidar kendisini cahil bir grup komplocu, demokrasi düşmanı ve liyakatsiz bir akla teslim etmiştir.
Bir grup hangi başkent adına burada nöbet tuttuğu belli olmayan 28 Şubat artığı, eski Türkiye artığı bu iktidarın kılavuzu haline gelmiştir. Ülkemizde yaşanan her olayı dış mihrak oyunu olarak gören bir akılsızlıkla karşı karşıyayız.
İşte alın size dış mihrak, böyle düşman dostlar başına.
ABD eski Başkan yardımcısı, şimdi de başkanlık adayı Joe Biden’ın, sekiz ay önce söylediği, ne hikmetse dün birden keşfedilen sözlerini duydunuz değil mi?
Onca yıl en üst düzey görevler yaptı, yıllarca Türkiye’ye defalarca geldi gitti, Türkiye’ye dair analiz düzeyine bakar mısınız!
Biden’ın aptalca yorumlarını Türkiye’de bir Allah’ın kulu ciddiye almaz. İşte muhalefeti dünden beri duydunuz; herkes bu deli saçması yorumları kınadı. Amerikalılar kendi dertlerine düşsünler, ellerini sürdükleri her şeyi berbat etmekte mahirler. Biden da bu kafayla nasıl başkan olacağının derdine düşsün. Türkiye’den ekmek çıkmaz ona.
Bu meselenin bir de başka bir boyutu var. Bu boyut daha da önemli: İktidar bu türden açıklamaları çok seviyor. Neredeyse bayram ediyorlar.
Nihayet bir dış mihrak tehdit savurdu diye, bıraksanız kutlama yapacaklar. Yahu adam Türkiye’yi tehdit ediyor Türkiye’yi. Trump ülkemize küfür ederken neredeydiniz?
Sayın Cumhurbaşkanının nezdinde bütün milletimize ahmak” dedi Trump, sesiniz çıkmadı. Biden’a ne yapacaksınız açıkça söyleyin!
Bu açıklamayı tam sekiz ay önce yapmış; bugüne kadar neredeydiniz, niye görmediniz, nasıl görmezden geldiniz? Bugün niye birden aklınıza geldi? Ayrıca bunu yeni bir dış mihrak hikayesi olarak lanse etmenin ötesinde ne yapmayı, nasıl bir tepki vermeyi düşünüyorsunuz?
Fiili olarak, nasıl bir adım atacaksınız?
Çin, Türk kardeşlerimize zulüm üstüne zulüm yapıyor sesiniz çıkmıyor; Rusya askerlerimizi şehit ediyor, koşarak ayağına gidiyorsunuz; Trump’ın hakaret mektubunu kabul ediyorsunuz. Bu nasıl bir zillettir?
Trump’ın küstahlığına sessiz kalanların Biden’ın densizliğini kullanmaya çalışmaları açık bir istismardır. Bakın bizimle uğraşıyorlar” duygusunu güçlendirmenin dışında ne yapmayı düşünüyorsunuz? Yine sosyal medya kampanyası yapıp, durumu kurtaracak mısınız? Siz bırakın burada millete propaganda yapmayı da Biden münasebetsizine bir cevap verin.
Buradan çağrıda bulunuyorum, bu densizlik karşısında Cumhurbaşkanı, Trump’ın mektubunda olduğu gibi sessiz kalmamalı ve en sert tepkiyi açıkça vermelidir. Türkiye ve Türk demokrasisi hiç kimsenin güdümünde olmamıştır ve olmayacaktır. Her türlü antidemokratik açıklama karşısında ülkemizde adil ve özgür seçimlerle görev başına gelmiş olanlar kim olursa olsun biz meşru yönetimin yanındayız. Var olan iktidarı eleştirmemiz, ülkemize yönelik içeriden veya dışarıdan kaynaklanacak antidemokratik vesayet çabalarına sessiz kalacağımız anlamına gelmez.
Her zaman olduğu gibi, eleştirilerimiz yanında çözüm önerilerimizi de kamuoyu ile paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, Trump’ın küstahlığı karşısında sessiz kalan Sayın Cumhurbaşkanı Biden’ın densizliğine karşı en sert tepkiyi vermelidir. Bu onun şahsi bir meselesi değil, Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin onurunu koruma görevidir. Bu cevap kişisel bir mesaj niteliği taşımamalı, bütün bir milletin vicdanın sesi olmalıdır.
İkinci olarak, ilgili bütün partiler ortak bir açıklama yapmalı ve demokrasimize sahip çıkmalıdırlar. Bu açıklamada Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin Ankara’dan yönetildiği ve başka hiçbir başkentten doğrudan veya dolaylı telkin , talimat ya da tehdide asla müsamaha gösterilmeyeceği, bu tür çabalar karşısından bütün siyasi partilerin ortak bir tepki göstereceği vurgulanmalıdır.
Eğer iktidar dış mihraka karşı mücadelede samimi ise bu açıklamaya öncülük etmelidir.
İktidarın böyle bir açıklama yapmakta tereddüt etmesi durumunda dış mihrak konusundaki samimiyetsizliği ortaya çıkacaktır.
Böylesi bir durum karşısında ise muhalefet partilerine çağrıda bulunmak istiyorum. Türkiye’deki demokratik muhalefet ve eleştiri ortamını zan altında bırakan bu haddini bilmez açıklamaya karşı bütün muhalefet partileri en açık ve net tavrı ortak bir metinle göstermelidir.
Bu bağlamda, muhalefet liderleri ile doğrudan görüşerek atılması gereken adımları istişare etmeyi planlıyorum.
Her iki halde de, Gelecek Partisi olarak en açık ve net tavrı gösterme konusunda Türkiye’deki bütün siyasi partilerle iş birliği yapmaya ve milletimizi ve demokrasimizi koruyacak her türlü adımı atmaya hazırız.
Bu bizim için Amerikan mandacılığını reddeden İstiklal Savaşı kahramanlarına ödememiz gereken bir borçtur.
Bilinsin ki, Gelecek Partisi bir daha bir ABD Başkanı’nın Türkiye Cumhurbaşkanına ahmak diyemeyeceği veya bir ABD Cumhurbaşkanı adayının Türk demokrasisini kullanılabilecek bir araç gibi göremeyeceği demokratik bir gelecek inşaa etmek üzere yola çıkmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemin'e geçildiğinden beri döviz kurundaki artışın yüzde 60 olduğunu aktaran Davutoğlu, Herkesi faizcilikle suçluyorlar ama devletin faiz ödemeleri yüzde 85 artarak 120 milyar TL'ye çıktı. Kamu bütçesindeki açık 68 milyar TL'den 155 milyar TL'ye ulaştı. Kişi başına düşen milli gelirdeki kayıp yüzde 35'i aştı. İşgücüne katılma oranı yüzde 53,8'ten yüzde 47,2'ye geriledi. ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, konuşmasının ardından partiye yeni katılanlara rozetlerini taktı. Daha sonra üyeler, Divan Başkanlığını Muharrem Ödemiş'in yaptığı 1. Olağan Kongresi'nde oy kullandı.
Kongreye, partinin kurucular kurulu üyeleri, politika izleme kurulu üyeleri ve genel başkan yardımcılarının yanı sıra bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.